yldzlarna perde çekilmez. Gözünü kapayan yalnz
kendi görmez, baflkasna gece yapamaz.
DÖRDÜNCÜ NOKTA:
Evhaml birkaç sualin cevab-
dr:
B
RNCS
:
Ehl-i dünya bana der: Ne ile yaflyorsun?
Çalflmadan nasl geçiniyorsun? Memleketimizde tembel-
ce oturanlar ve baflkasnn sayi ile geçinenleri istemiyo-
ruz.
Elcevap:
Ben iktisat ve bereketle yaflyorum. Rezza-
kmdan baflka kimsenin minnetini almyorum ve alma-
maya da karar vermiflim. Evet, günde yüz para, belki
krk para ile yaflayan bir adam, baflkasnn minnetini al-
maz. fiu meselenin izahn hiç arzu etmiyordum. Belki
bir gururu ve bir enaniyeti ihsas eder fikriyle, beyan et-
mek bana pek nahofltur. Fakat, madem ehl-i dünya ev-
haml bir surette soruyorlar; ben de derim ki:
Küçüklü¤ümden beri halklarn maln kabul etmemek
(velev zekât dahi olsa), hem maafl kabul etmemek (Yal-
nz bir iki sene Dârülhikmetil-slâmiyede dostlarmn ic-
baryla kabul etmeye mecbur oldum), hem maiflet-i dün-
yeviye için minnet altna girmemek bütün ömrümde bir
düstur-i hayatmdr. Ehl-i memleketim ve baflka yerlerde
beni tanyanlar bunu biliyorlar. Bu befl seneki nefyimde,
çok dostlar bana hediyelerini kabul ettirmek için çok ça-
lfltlar; kabul etmedim.
TARHÇE- HAYATI
| 419
E
SKfiEHR
H
AYATI
memleket:
bir devletin topra¤,
ülke, yurt, vatan, diyar.
mesele:
konu.
minnet:
iyilik, lütuf, ba¤fl.
nahofl:
hofl olmayan, hofla gitme-
yen, iyi olmayan, be¤enilmeyen.
nefy:
sürme, sürgün etme, ceza-
landrarak baflka bir yerde ika-
met etmeye mecbur etme.
ömür:
ömür, yaflama, yaflayfl,
hayat.
Rezzak:
bütün yaratlmfllarn rz-
kn veren ve ihtiyaçlarn karflla-
yan Allah.
say:
çalflma, çabalama, gayret
etme, ifl görme, emek sarf etme.
sual:
soru.
suret:
biçim, flekil.
velev:
olsa da, bile, hatta, ister,
isterse, farz edelim ki.
zekât:
slâmn befl flartndan biri
olan, mal ve parann pakl¤n ve
helâlli¤ini sa¤lamak üzere, Allah
için maln belli bir ksmnn her yl
zekât verilebilecek kimselere da-
¤tlmas.
zira:
çünkü, ondan ki, flundan, flu
sebepten ki, onun için.
arzu:
bir fleye karfl duyulan
istek, heves.
belki:
hatta.
bereket:
Allah vergisi bolluk.
beyan:
anlatma, açk söyle-
me, bildirme, izah.
düstur-i hayat:
hayat kanu-
nu, hayat kaidesi.
ehl-i dünya:
dünyaya ba¤l,
dünya adam, ahireti düflün-
meyen.
ehl-i memleket:
ülke ahalisi,
bir ülkeye mensup olanlar.
enaniyet:
kendini be¤enme,
bencillik, egoistlik.
evham:
vehimler, zanlar, kufl-
kular, esassz fleyler, kuruntu-
lar.
fikir:
düflünme, düflünce.
gurur:
kibir, kurum, kurulma.
icbar:
zorlama, zorla ve iste¤i
dflnda bir ifl yaptrma, mec-
bur etme, bask.
ihsas:
hissettirme, sezdirme,
üstü kapal olarak dile getir-
me, açktan söylememe, du-
yurulma.
iktisâd:
tutum, biriktirme, ar-
trma, tasarruf.
izah:
açkça ortaya koyma,
açklama yapma, bir konuyu
ayrntlaryla ortaya koyma,
eksiksiz anlatma.
madem:
çünkü, için, de¤il mi
ki, ...den dolay, böyle ise, he-
le.
maiflet-i dünyeviye:
dünya-
da yaflamak için lüzumlu olan
fley.
mecbur:
icbar edilmifl, zorla
bir ifle giriflmifl, bir ifli yapmak
zorunda kalmfl.