birinci bu iki meseledir. Ben, hakikî, menfaatli medeni-
yete karfl de¤il, belki kusurlu ve zararl mimsiz tabir et-
ti¤im medeniyete karfl otuz-krk seneden beri icaz-
Kurân esas tutup, o medeniyetin muhalif noktalarn
afla¤ düflürüp, medeniyetin aczi ile icaz- Kurân ispat
etmek esas üzerine matbu ve gayr-i matbu, Arapça ve
Türkçe çok kitaplar yazdm. rsiyet hakkndaki Kanun-i
Medenînin, Kurânn bu iki ayetine muhalif maddelerini
vaktiyle muvazene etmiflim. Onlarn muannit feylesofla-
rn da ilzam edecek deliller göstermiflim. Hükûmet-i
Cumhuriyenin ilcaat- zamanna göre kabul etti¤i bir k-
sm kanun-i medenînin bir ksm maddelerini kabulden
evvel, bu meseleleri, medeniyete ve feylesoflara karfl
yazmflm ve müdafaa etmiflim. Kurun-i ulâ ve vustadaki
zayi olan kadnlk hukukunu, Kurân- Hakîm gayet
ehemmiyetle muhafaza etti¤ini beyan etmiflim. fiimdi,
bu iki meseledeki beyanatm, hükûmet-i Cumhuriyenin
kanununa muhaliftir diye, yüz altmfl üçüncü madde ile
muaheze edildim. Ben de adliyenin en yüksek mahke-
mesine derim ki:
Bin üç yüz elli senede ve her asrda üç yüz elli milyon
insanlarn hayat- içtimaiyesinde en kudsî ve hakikî ve
hakikatli bir düstur-i lâhînin üç yüz elli bin tefsirlerin tas-
dikine ve aynen hükümlerine istinaden ve bütün ecdad-
mzn ruhlarna hürmeten, icaz- Kurân Avrupa mül-
hitlerine karfl göstermek için, iki nass- ayeti on befl se-
ne evvel ve on sene evvel ve dokuz sene evvel üç kita-
bmda zikretmekli¤im, beni flimdiki flerait dahilinde ve
TARHÇE- HAYATI
| 399
E
SKfiEHR
H
AYATI
hürmeten:
hürmet olsun diye.
icaz- Kurân:
Kurânn mucizeli-
¤i.
ilcaat- zaman:
zamann zorla-
malar, ça¤n mecburîyetleri.
ilzam:
tartflmada kuvvetli deliller
ve belgeler öne sürerek karflnda-
kini cevap veremez hâle getirme,
münazarada karflsndakini sus-
turma.
irsiyet:
soydan gelen, soyaçekim,
veraset.
ispat:
delil ve flahit göstererek
do¤ruyu ortaya koyma, do¤ruyu
delillerle gösterme.
istinaden
:
istinat ederek, dayana-
rak, güvenerek, delil kabul ede-
rek.
kanun:
devletin yasama kuvveti
tarafndan herkesçe uyulmak
üzere konulan her türlü kaide,
yasa.
Kanun- Medenî:
medenî kanun.
kudsî:
mukaddes, kutlu, muaz-
zez, aziz.
Kurân- Hakîm:
her ayet ve su-
resinde saysz hikmet ve fayda-
lar bulunan Kurân.
kurun- ulâ ve vusta:
ilk ve orta
ça¤.
matbu:
tab edilmifl, baslmfl (der-
gi, kitap, gazete.
medeniyet:
medenîlik, flehirlilik,
uygarlk.
menfaat:
fayda, kâr, gelir, ihtiyaç
karfll¤ olan fley.
muaheze:
tenkit, itiraz, knama,
tariz.
muannit:
inatç, ayak direyen.
muhafaza:
koruma, saklama, hf-
zetme.
muhalif:
muhalefet eden, aykr-
lk gösteren, uymayan, bir fiil ve-
ya düflünceye karfl gelen.
muvazene:
ölçü, kyas, mukaye-
se.
müdafaa:
savunma.
mülhit:
slâm dininden ayrlan,
Allaha ve dine inanmayan, Allah
inkâr eden, dinsiz, imansz, mün-
kir.
nass- ayet:
ayetin kesin, flüphe-
ye ihtimal brakmayan hükmü;
ayetin delilli¤i.
flerait:
flartlar.
tabir:
yorum, yorumlama.
tasdik:
do¤rulu¤unu kabul etme,
do¤rulama, gerçekli¤ini kabul et-
me.
tefsîr:
Kurânn mana bakmn-
dan izah, Kurânn flerhi.
zayi:
elden çkan, kaybolan, yitik.
zikir:
bildirme, bildirilme.
acz:
zayflk, güçsüzlük.
adliye:
mahkeme, yarglama
iflleriyle u¤raflan daire.
asr:
yüzyl.
ayet:
Kurânn her bir cümle-
si, Kurânn surelerini olufltu-
ran lâhî söz.
aynen:
bir fleyin asl veya
kendisi olarak, tpk tpksna,
hiç de¤iflmeden, oldu¤u gibi.
beyan:
anlatma, açk söyle-
me, bildirme, izah.
beyanat:
açklamalar, izahlar.
dahil:
ayp, töhmet.
dâhil:
içeri, iç.
delil:
bir davay, meseleyi is-
pata yarayan fley, bürhan,
beyyine.
düstur-i lâhî:
lâhî prensip,
lâhî kaide.
ecdat:
dedeler, büyük baba-
lar, atalar.
ehemmiyet:
kymet, de¤er,
önem.
evvel:
önce, ilk, birinci, iptida,
bafllangç.
feylesof:
felsefe ile u¤raflan,
filozof.
gayet:
çok, fazla, son derece.
gayr- matbu:
matbu olma-
yan, baslmamfl.
hakikatli:
esasl.
hakikî:
gerçek, sahici.
hayat- içtimaiye:
sosyal ha-
yat, cemiyet hayat, toplum
hayat.
hukûk:
haklar , kanunun ver-
di¤i haklar.
hüküm:
karar.
Hükümet-i Cumhuriye:
cum-
huriyet hükümeti. cumhuri-
yet idaresi.