Tarihçe-i Hayat - page 402

otuz senedir Avrupa feylesoflar›na ve medeniyetin sefih
k›sm›na karfl› Türk-‹slâm hukukunu müdafaa eden ve t›l-
s›m-› kâinat›n muammas›n› açan ve manevî keflfiyat› ha-
vi risalelerim müsadere olunduktan baflka, ahval-i s›hhi-
yem noktas›nda tahammül edemeyece¤im cismanî ceza
ile mahkûm edilmifl oldu¤umdan, gerek yukar›da serd
edilen sebepler ve gerekse iddianameye karfl› verdi¤im
itiraznamem ve son celse-i muhakemede esasa dair befl
umdeyi havi tahriri takdim etti¤im ikinci itiraznamem ve
son müdafaat›mda tafsilen izahata ve ilmî ve kanunî se-
beplere ve indettetkik tesadüf buyurulacak nevak›s-› ka-
nuniyeye binaen, pek aç›k ve sarih bir surette mazuriye-
timi istilzam eden bu hükmünüzün nakz›yla, adaletin iz-
har›n› heyettinizden beklerim.
1
p
OÉn
Ñp
© r
dÉp
H l
Ò°/
ün
H %G s
¿
p
G $G n
‹p
G i/
ôr
en
G ¢o
Vu
ƒn
ao
Gn
h
der ve tevekkül
ile Cenâb-› Hakka iltica eylerim.
Sab›k yüz küsur sahifeden ibaret yedi safha müdafa-
at›m müteaddit defa mahkemede okunmakla beraber,
müteaddit mahkemenin defterlerinde zapta geçmifl bu
gelecek tashih lâyihas› ise, daha temyiz evrak›m›z gelme-
di¤inden okunmam›fl ve zapta geçmemifltir. Elbette ya-
k›nda o da zapta geçer.
@
adalet:
her hak sahibine hakk›n›n
tam ve eksiksiz verilmesi, hakka-
niyet, âdillik.
ahval-i s›hhiye:
sa¤l›kla ilgili hal-
ler.
binaen:
…den dolay›, -den ötürü.
celse-i muhakeme:
muhakeme
oturumu, mahkeme heyettinin
müzakere müddeti boyunca otu-
rumu.
cismanî:
bedene mensup, vücut-
la alâkal›.
elbette:
mutlaka, flüphesiz.
esbab-› mucibe:
gerektiren se-
bepler.
evrak:
ifllem gören k⤛tlar.
feylesof:
felsefe ile u¤raflan, filo-
zof.
havi:
içine alan, kaplayan, kufla-
tan, ihtiva eden.
heyet:
topluluk, grup, komite.
hukuk:
insan›n toplum hayat›nda
riayet etmesi gereken kaideler,
esaslar, kurallar bütünü.
hüküm:
bir dâvan›n veya bir me-
selenin tetkik edilmesinden son-
ra var›lan karar.
ibaret:
meydana gelen, oluflan,
müteflekkil.
iddianame:
iddia yaz›s›, savc›n›n
bir dava konusundaki iddialar›n›
toplam›fl oldu¤u, isnat etti¤i suç
ve delilleri de içine alan yaz›s›.
iltica:
s›¤›nma, bar›nma.
indettetkik:
inceleme sonucunda.
indî:
bir kimsenin kendi fikri, ken-
di görüflü, herkesin kendi fikir ve
inan›fl›na göre yapm›fl oldu¤u yo-
rumlar.
istilzam:
gerektirme.
itirazname:
itiraz dilekçesi.
izhar:
a盤a vurma, meydana ç›-
karma, aflikâr etme.
keflfiyat:
manevî s›rlar, keflifler.
lâyiha:
tasar›, müsvedde.
mahkûm:
bir mahkemece hü-
küm giymifl, hükümlü.
mazuriyet:
mazurluk, özürlülük.
medeniyet:
medenîlik, flehirlilik,
uygarl›k.
muamma:
Bilmece.
müdafaa:
savunma.
müdafaat:
savunmalar.
müsadere:
ifllenen bir suç karfl›l›-
¤› olarak, suçlunun mal›n›n bütü-
nü veya bir bölümü üstündeki
sahipli¤ine son verilmesi ve bu
sahipli¤in bir baflka kurulufla dev-
redilmesi.
mütalâa:
düflünce, rey, mülâha-
za.
müteaddit:
türlü türlü, çeflitli.
nakz:
bozma, çözme.
nevak›s-› kanuniye:
kanunun
noksanlar›, eksiklikleri, yetersiz-
likleri.
red:
geri verme, geri çevirme.
sab›k:
önceki, evvelki, geçmiflte-
ki.
sarih:
aç›k, meydanda, aflikâr,
bedihi, tart›fl›lmayacak kadar
aç›kl›k.
sefih:
süse, gösterifle, zevk ve
e¤lenceye afl›r› düflkün olan.
serd:
sözü düzgün ve güzel
söyleme, birbiri ard›nca düz-
gün ve iyi konuflma.
suret:
biçim, görünüfl, k›l›k,
k›yafet.
tafsilen:
tafsilli bir flekilde,
uzun uzad›ya, ayr›nt›l› olarak.
tahammül:
kötü, güç durum-
lara karfl› koyabilme gücü,
kald›rma.
tahrir:
yazma, yaz›.
takdim:
arz etme, sunma.
tashih:
düzeltme, daha iyi ve
daha do¤ru hale getirme,
yanl›fl›n› giderme.
temyiz:
bir davan›n karar›n›n
bir üst mahkeme taraf›ndan
tekrar incelenmesi.
tesadüf:
rastgelme, rastlant›.
tevekkül:
Allah’a dayanma
ve güvenme, gücünün yet-
medi¤i yerde Allah’tan bekle-
me.
t›ls›m-› kâinat:
kâinat›n t›ls›-
m›, evrenin gizli s›rr›.
umde:
esas, prensip, flart.
zapt:
kay›t.
1.
Ben iflimi Allah’a b›rak›yorum. fiüphesiz ki Allah kullar›n› hakk›yla görendir. (Mü’min Sure-
si: 44.)
402 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
SK‹fiEH‹R
H
AYATI
1...,392,393,394,395,396,397,398,399,400,401 403,404,405,406,407,408,409,410,411,412,...1390
Powered by FlippingBook