düsturu cidaldir. O ise, fle
ni tenazudur. Kitleler mabey-
nindeki rabtas, aheri yutmakla beslenen unsuriyet ve
menfi milliyettir. O ise, fle
ni böyle müthifl tesadümdür.
Cazibedar hizmeti, heva ve hevesi teflci ve arzularn tat-
min ve metalibini teshildir. O heva ise, fle
ni insaniyeti
derece-i melekiyeden, dereke-i kelbiyete indirmektir. n-
sann mesh-i manevîsine sebep olmaktr.
Bu medenîler-
den ço¤u, e¤er içi dflna çevrilse, kurt, ay, ylan, hnzr,
maymun postu görülecek gibi hayale gelir.
flte, onun için bu medeniyet-i hâzra, beflerin yüzde
seksenini meflakkate, flekavete atmfl; onunu mümevveh
(hayalî) saadete çkarmfl; di¤er onunu da, beyne beyne
(ikisi ortas) brakmfl. Saadet odur ki, külle, ya eksere sa-
adet ola. Bu ise, ekall-i kalilindir ki, nev-i beflere rahmet
olan Kur
ân, ancak umumun, lâakal ekseriyetin saadeti-
ni tazammun eden bir medeniyeti kabul eder.
Hem serbest hevann tahakkümüyle, havaic-i gayr-i
zaruriye havaic-i zaruriye hükmüne geçmifllerdir. Beda-
vette bir adam dört fleye muhtaç iken, medeniyet yüz fle-
ye muhtaç ve fakir etmifltir. Sa
y, masrafa kâfi gelmedi-
¤inden, hileye, harama sevk etmekle, ahlâkn esasn flu
noktadan ifsat etmifltir. Cemaate, nev
e verdi¤i servet,
haflmete bedel, ferdi, flahs fakir, ahlâksz etmifltir. Ku-
run-i Ulânn mecmu vahfletini, bu medeniyet bir defada
kustu!
Âlem-i slâmn flu medeniyete karfl istinkâf ve so¤uk
davranmas ve kabulde ztrab cây- dikkattir. Zira
isti¤na
aher:
baflka, di¤er.
ahlâk:
insann yaratlfltan gelen
hususiyetleri ile Kurân- Kerîm ve
sünnet-i flerifte snrlar çizilen ka-
idelerin hayata geçirilmesiyle ka-
zanlan iyi ve güzel davranfllarn
bütünü.
âlem-i slâm:
slâm âlemi, slâm
dünyas.
arzu:
bir fleye karfl duyulan istek,
heves.
bedavet:
bedevîlik, göçebelik.
bedel:
karfllk.
befler:
insan, insanlk.
cây- dikkat:
dikkat edilecek
nokta.
cazibedar:
çekici.
cemaat:
topluluk.
cidal:
kavga, çarpflma, savafl.
derece-i melekiye:
meleklik de-
recesi.
dereke-i kelbiyet:
köpeklik de-
recesi, alçaklk.
düstur:
prensip, esas.
ekall-i kalil:
azn az, pek az, en
az.
ekser:
ço¤unluk.
ekseriyet:
en büyük ksm, ço-
¤unluk.
esas:
temel.
fert:
flahs, kifli.
haram:
slâmiyetçe yasaklanan
ifller.
haflmet:
ihtiflam, gösterifllilik,
heybet, büyüklük.
havaic-i gayr-i zaruriye:
zorunlu
olmayan ihtiyaçlar.
havaic-i zaruriye:
zorunlu ihti-
yaçlar.
heva:
istek, arzu, nefse ait olan
fleylere düflkünlük.
heves:
nefisten gelen gelip geçici
istek.
hnzr:
domuz.
hükmüne:
yerine.
ztrap:
azap, ac, sknt.
ifsat etmek:
bozmak.
insaniyet:
insanlk.
isti¤na:
aza kanaat etme, olanla
yetinme, tok gözlülük.
istinkâf:
geri durma, çekinme,
saknma.
kâfi:
yeter, yeterli.
kitle:
insan toplulu¤u.
Kurun- Ulâ:
lk Ça¤.
küll:
hep, bütün, bir fleyin tama-
m, tümü.
lâakal:
en azndan, hiç olmazsa.
mabeyn:
ara.
masraf:
gider, harcama.
mecmu:
bütün, toplam.
medenî:
uygar, modern.
medeniyet:
medenîlik, uygarlk.
medeniyet-i hâzra:
flimdiki me-
deniyet.
menfi:
negatif, olumsuz.
mesh-i manevî:
bir kimsenin iç
dünyasnn kötü ve çirkin bir hale
208 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
LK
H
AYATI
gelmesi.
meflakkat:
zahmet, sknt,
güçlük, zorluk.
metalip:
talep olunan, iste-
nen fleyler, istekler, arzular.
milliyet:
millete has olma du-
rumu veya millî olma duru-
mu, ulusallk.
muhtaç:
ihtiyac olan, kendi-
sine bir fley lâzm olan, ihti-
yaç içinde bulunan, bir eksi¤i
olup onu tamamlamak iste-
yen.
mümevveh:
hayali.
müthifl:
dehfletli, korkunç.
nevi:
tür.
nev-i befler:
insan nevi, in-
sanlk.
rabta:
ba¤.
saadet:
mutluluk.
say:
çalflma.
servet:
zenginlik, varlk, mal,
mülk.
sevk etmek:
götürmek, sü-
rüklemek.
flahs:
insan, kifli.
flekavet:
mutsuzluk, sknt.
fleni:
gere¤i, neticesi ve ese-
ri.
tahakküm:
zorla hükmetme,
bask.
tatmin:
doyma, doyurma.
tazammun eden:
içine alan,
içeren.
tenazu:
kavga etme, çekifl-
me.
tesadüm:
çarpflma, vuruflma.
teshil:
kolaylafltrma.
teflci:
cesaretlendirme.
unsuriyet:
rkçlk.
vahflet:
yabanîlik, vahflilik.
zira:
çünkü.