alt sualine alt tükürük manasnda verdi¤i makul ve sert
cevaplar, onun derece-i cesaret ve kemalât ve flecaatini
fiilen göstermektedir.
Hutuvat- Sitte
yi neflretti¤i zaman, Çanakkalede mu-
harebe oluyordu. stanbulun iflgalini müteakip, ngiliz
baflkumandanna bu eser gösterilir ve Bediüzzamann
bütün kuvvetiyle aleyhte bulundu¤u kendisine ihbar edi-
lir. O cebbar kumandan, idam kararyla vücudunu orta-
dan kaldrmak istedi ise de; fakat, kendisine Bediüzza-
man idam edilirse bütün fiarkî Anadolu ngilize ebediyen
adavet edece¤i ve afliretler her ne pahasna olursa olsun
isyan edecekleri söylenmesi üzerine, bir fley yapamaz.
stanbulda, ngilizler, desiseleriyle fleyhülislâm ve di-
¤er baz ulemay lehlerine çevirmeye çalflmalarna mu-
kabil; Bediüzzaman,
Hutuvat- Sitte
adl eseri ve stan-
buldaki faaliyeti ile, ngilizin âlem-i slâm ve Türkler
aleyhindeki müstemlekecilik siyasetini ve entrikalarn,
tarihî düflmanl¤n etrafa neflrederek, Anadoludaki Mil-
lî Kurtulufl Hareketini desteklemifl, bu hususta en büyük
amillerden birisi olmufltu.
Bu hizmetine dair kendi ifadesinden bir parça:
Bir zaman ngiliz devleti stanbul Bo¤aznn toplarn
tahrip ve stanbul
u istilâ etti¤i hengâmda, o devletin en
büyük daire-i diniyesi olan Anglikan Kilisesinin Baflpapa-
z tarafndan Meflihat- slâmiyeden dinî alt sual
soruldu. Ben de o zaman Dârülhikmeti
l-slâmiyenin aza-
s idim.
TARHÇE- HAYATI
| 217
LK
H
AYATI
olgunluklar, mükemmellikler.
kumandan:
komutan.
leh:
onun tarafna, ondan yana.
makul:
akla uygun, mantkl.
mana:
anlam.
Meflihat- slâmiye:
slâmî ifllerin
ilmî meseleleri ile u¤raflan devlet
dairesi, fieyhülislâmlk makam.
muharebe:
savafl, harp.
mukabil:
karfl, karfllk.
müstemlekecilik:
sömürgecilik.
müteakip:
-den sonra, ard sra.
neflir:
herkese duyurma, tamim.
neflretmek:
yaynlamak; yay-
mak.
siyaset:
politika.
sual:
soru.
fiarkî Anadolu:
Do¤u Anadolu.
flecaat:
yi¤itlik, cesurluk, korku-
suzluk, kahramanlk.
fleyhülislâm:
Osmanl imparator-
lu¤unda, kabinede sadrazamdan
sonra yer alan ve din ifllerine
bakmakla görevli üye.
tahrip:
harap etme, ykma, krp
dökme.
tarihî:
tarihsel; geçmiflten gelen,
unutulmayan.
ulema:
âlimler, bilginler.
vücut:
varlk; beden.
adavet:
düflmanlk.
âlem-i slâm:
slâm âlemi, s-
lâm dünyas.
aleyh:
karfl, karflt.
amil:
etken, sebep.
afliret:
göçebe hâlinde yafla-
yan, ço¤unlukla bir soydan
gelen insanlar, kabile, oymak.
baflkumandan:
baflkomutan.
cebbar:
zorba, zor kullanan.
dair:
alâkal, ait, ilgili.
daire-i diniye:
dinî daire, din
ifllerinden sorumlu kurum.
derece-i cesaret:
cesaret de-
recesi.
desise:
hile, oyun, aldatmaca.
dinî:
dine ait, din ile ilgili.
ebediyen:
ebedî olarak, son-
suza kadar.
entrika:
bir çkar sa¤lamak
veya birine zarar vermek
maksadyla hazrlanan düzen,
hile, desise.
eser:
kitap.
faaliyet:
çalflma, hareket,
gayret.
fiilen:
yaparak, hal ve hare-
ketle.
hengâm:
zaman, sra, vakit.
hizmet:
bir u¤urda bir iflin ya-
plmas için çalflma, o ifl için
gayret gösterme, çabalama.
husus:
mevzu, konu.
idam:
öldürme.
ifade:
anlatm; açklama.
ihbar:
haber verme, bildirme.
istilâ:
ele geçirme, iflgal etme.
isyan:
baflkaldrma, ayaklan-
ma.
iflgal:
bir yeri ele geçirme, is-
tilâ etme.
kemalât:
faziletler, iyilikler,