Tarihçe-i Hayat - page 224

feraizin terkinde, doksan dokuz ihtimal-i zarar var.
Yaln›z, gaflete, dalâlete istinat eden tek bir ihtimal-i
necat olabilir.
Acaba dine ve dünyaya zarar olan ihmal ve fera-
izin terkine ne bahane bulunabilir? Hamiyet nas›l
müsaade eder? Bahusus, bu mücahidîn kumandan-
lar ve büyük meclis taklit edilir. Kusurlar›n› millet ya
taklit veya tenkit edecek; ikisi de zarard›r. Demek,
onlarda hukukullah, hukuk-i ibad› da tazammun
ediyor. S›rr-› tevatür ve icma› tazammun eden had-
siz ihbarat› ve delâili dinlemeyen ve safsata-i nefis
ve vesvese-i fleytandan gelen bir vehmi kabul eden
adamlarla hakikî ve ciddî ifl görülmez.
fiu ink›lâb-› azîmin temel tafllar› sa¤lam gerek.
fiu meclisin flahsiyet-i maneviyesi, sahip oldu¤u
kuvvet cihetiyle mana-i saltanat› deruhte etmifltir.
E¤er fleair-i ‹slâmiyeyi bizzat imtisal etmek ve ettir-
mekle mana-i hilâfeti dahi vekâleten deruhte et-
mezse, hayat için dört fleye muhtaç, fakat an'ane-i
müstemirre ile günde lâakal befl defa dine muhtaç
olan flu f›trat› bozulmayan ve lehviyat-› medeniye
ile ihtiyacat-› ruhiyesini unutmayan milletin hacat-›
diniyesini meclis tatmin etmezse, bilmecburiye,
mana-i hilâfeti tamamen kabul etti¤iniz isme ve
resme ve lâfza verecek ve o manay› idame etmek
için kuvveti dahi verecek. Hâlbuki, meclis elinde
an’ane-i müstemirre:
sürüp gi-
den, devam edegelen, yerleflmifl
gelenekler.
bahane:
as›l sebebi gizlemek için
ileri sürülen uydurma sebep.
bahusus:
hususiyetle, en çok, he-
le.
bilmecburiye:
mecburiyetle, zo-
runlu olarak.
bizzat:
kendisi, flahsen.
ciddî:
mühim, önemli.
cihet:
yön.
dalâlet:
flaflk›nl›k.
delâil:
deliller, bürhanlar, ispat
vas›talar›.
deruhte:
üstüne alma, yüklen-
me, kendini vazifeli bilme.
feraiz:
farzlar; Allah’›n emirleri.
f›trat:
yarat›l›fl, tabiat, mizaç, huy.
gaflet:
gafillik, bofl bulunma, ihti-
yats›zl›k, dikkatsizlik.
hacat-› diniye:
dini ihtiyaç.
hadsiz:
çok, pek çok.
hakikî:
gerçek.
hamiyet:
millî onur ve haysiyet.
hukuk-i ibad:
kul hakk›.
hukukullah:
Allah’›n hukuku.
icma:
müçtehit olan ‹slâm âlimle-
rinin dinî bir konuda ayn› sözü
söylemeleri, bir konuda görüfl
birli¤ine varmalar›.
idame:
devaml› ve daimî k›lma.
ihbarat:
ihbarlar, bildirmeler, ha-
ber vermeler.
ihmal:
bofllama, önemsememe.
ihtimal-i necat:
kurtulufl ihtimali,
kurtulma ihtimali.
ihtimal-i zarar:
zarar ihtimali.
ihtiyacat-› ruhiye:
ruhun ihtiyaç-
lar›.
imtisal:
özdeflleflme, bir fleyin su-
retine girme.
ink›lâb-› azîm:
büyük ink›lâp, bü-
yük ve köklü de¤ifliklik.
istinat:
dayanma, güvenme.
lâakal:
en az›ndan, hiç olmazsa.
lâfza:
söz.
lehviyat-› medeniye:
medeniye-
tin ortaya ç›kard›¤› gayri meflru,
224 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
‹
LK
H
AYATI
bofl oyun ve e¤lenceler.
mana-i hilâfet:
hilâfetin ma-
nas›, halifeli¤in mahiyeti, hali-
feli¤in özelli¤i.
mana-i saltanat:
saltanat›n
manas›, hükümdarl›¤›n anla-
m›, sultanl›¤›n mahiyeti.
mücahidin:
mücahitler, din
için mücadele edenler.
müsaade:
izin.
safsata-i nefis:
nefsin safsa-
tas›, nefsin yalan ve uydur-
malar›.
s›rr-› tevatür:
tevatür s›rr›, bir
sözün nesilden nesile, sözüne
inan›l›r büyük bir topluluk ta-
raf›ndan nakledilmesinin s›rr›.
flahsiyet-i maneviye:
mane-
vî flahsiyet, manevî kiflilik.
fleair-i ‹slâmiye:
‹slâma ait
iflaretler, ‹slâma sembol ol-
mufl ifl ve ibadetler.
taklit:
benzemeye veya ben-
zetmeye çal›flma.
taklit:
birinin davran›fl ve iflle-
rinin flekil ve biçim olarak ay-
n›n› yapma.
tatmin:
insan›n kalbinin ma-
nevî olarak doymas›, huzur
ve sükûnete ermesi.
tazammun:
ihtiva etme, içine
alma, içinde bulundurma.
tenkit:
elefltirme.
vehim:
yanl›fl ve esass›z dü-
flünce.
vekâleten:
vekâlet yoluyla,
birisine vekil olarak, baflkas›
ad›na.
vesvese-i fleytan:
fleytan›n
vesvesesi, fleytan›n verdi¤i
vesvese.
1...,214,215,216,217,218,219,220,221,222,223 225,226,227,228,229,230,231,232,233,234,...1390
Powered by FlippingBook