nüfuzundan istifade etmek ister. Ve Bediüzzamana me-
busluk, hem Dârülhikmetteki eski vazifesini, hem fiark-
ta fieyh Sünusinin yerine vaiz-i umumî, hem bir köflk
tahsisi gibi teklifler yapar.
Bediüzzaman, rivayetlerde gelen eflhas- ahir zamana
ait haberlerin mühim bir ksmn ve Hürriyetten evvel s-
tanbulda tevilini söyledi¤i hadislerin ihbar etti¤i ahir za-
mann dehfletli flahslarnn âlem-i slâm ve insaniyette
zuhur etti¤ini görür. Ve yine, gelen rivayetlerden, onla-
ra karfl çkacak ve mukabele edecek olan hizbül-Kurân
hakknda, O zamana yetiflti¤iniz zaman, siyaset cani-
biyle onlara galebe edilmez; ancak manevî klç hük-
münde icaz- Kurânn nurlaryla mukabele edilebilir
tavsiyesine müraatla, Ankarada teflrik-i mesai edeme-
yece¤i için, kendisine tevdi edilmek istenen mebusluk,
Dârülhikmetil-slâmiye gibi Diyanetteki azal¤, hem Vi-
lâyat- fiarkiye Vaiz-i Umumîli¤i tekliflerini kabul etmez.
Kendisini fikrinden vazgeçirmek için çalflan ve Anka-
radan ayrlmamasn rica için istasyona kadar gelen bir
ksm mebuslarn da arzularna uyamayaca¤n bildire-
rek, Ankaradan ayrlr, Vana gider. Ve orada hayat- iç-
timaiyeden uzaklaflarak Erek Da¤ ete¤inde, Zernâbad
Suyu baflnda bir ma¤arackta idame-i hayat etmeye
bafllar.
ìĠ
TARHÇE- HAYATI
| 233
LK
H
AYATI
eriflilmez ifadesi.
idame-i hayat:
hayatn devam
ettirme.
ihbar:
haber verme, bildirme.
insaniyet:
insanlk, bütün insan-
lar.
istifade:
faydalanma, yararlan-
ma.
itiraz:
kabul etmedi¤ini belirtip
karfl çkma.
köflk:
bahçe içinde yaplmfl,
daha çok yazlk olarak kullanlan
süslü bina, kasr.
manevî:
maddî olmayan, içe ait,
mana ile ilgili.
mebus:
milletvekili.
mukabele:
karfllk verme,
karfllama.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
müracaat:
baflvurma, danflma.
niyet:
maksat, meram.
nur:
aydnlk, parlt, parlaklk,
ziya, flk, flule.
nüfuz:
itibar, yetki.
rivayet:
Hz. Peygamberin hadis-
lerinin nakledilmesi.
flark:
do¤u yönünde yer alan yer-
ler, do¤u bölgeleri.
tahsis:
has klma, ayrma.
teflrik-i mesai:
mesaileri bir-
lefltirme, birlikte çalflma, iflbirli¤i
yapma, bir ifli beraber yapma.
tevdi:
havale, baflkasna brakma.
tevil:
yorumlama, yorum.
vaiz-i umumî:
umumî vaiz, genel
vaiz.
Vilâyat- fiarkiye:
flark vilâyetleri,
do¤u illeri.
zuhur:
görünme, belli olma,
ortaya çkma.
ahir zaman:
dünyann son
zaman ve son devresi, dünya
hayatnn kyamete yakn son
devresi.
âlem-i slâm:
slâm âlemi,
slâm dünyas.
aza:
üye.
canip:
yan, yön, cihet, taraf.
Dârülhikmetil-slâmiye:
1918-1922 yllar arasnda
büyük hizmetler yapmfl olan
slam akademisi veya Yüksek
slam fiuras manasndaki dinî
müessese.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
Diyanet:
Diyanet flleri
Baflkanl¤.
eflhas- ahir zaman:
ahir
zaman flahslar, ahir zaman
nesli, ahir zamanda yaflayan
kimseler.
galebe:
galip gelme, üstün-
lük.
hadis:
Hz. Muhammede
(a.s.m.) ait söz, emir, fiil veya
Hz. Peygamberin onaylad¤
baflkasna ait söz, ifl veya
davranfl.
hâlet-i ruhiye:
insann ruh
hâli, psikolojik durum, insann
manevî hâli, iç durumu.
hayat- içtimaiye:
sosyal
hayat, toplum hayat.
hizbül-Kurân:
Kurân
taraftar, Kurân grubu.
hükmünde:
de¤erinde,
yerinde.
icaz- Kurân:
Kurânn
mucizeli¤i,
yüksek
ve