Tarihçe-i Hayat - page 233

nüfuzundan istifade etmek ister. Ve Bediüzzaman’a me-
busluk, hem Dârülhikmetteki eski vazifesini, hem fiark-
ta fieyh Sünusi’nin yerine vaiz-i umumî, hem bir köflk
tahsisi gibi teklifler yapar.
Bediüzzaman, rivayetlerde gelen eflhas-› ahir zamana
ait haberlerin mühim bir k›sm›n› ve Hürriyetten evvel ‹s-
tanbul’da tevilini söyledi¤i hadislerin ihbar etti¤i ahir za-
man›n dehfletli flah›slar›n›n âlem-i ‹slâm ve insaniyette
zuhur etti¤ini görür. Ve yine, gelen rivayetlerden, onla-
ra karfl› ç›kacak ve mukabele edecek olan hizbü’l-Kur’ân
hakk›nda, “O zamana yetiflti¤iniz zaman, siyaset cani-
biyle onlara galebe edilmez; ancak manevî k›l›ç hük-
münde i’caz-› Kur’ân’›n nurlar›yla mukabele edilebilir”
tavsiyesine müra’atla, Ankara’da teflrik-i mesai edeme-
yece¤i için, kendisine tevdi edilmek istenen mebusluk,
Dârülhikmeti’l-‹slâmiye gibi Diyanetteki azal›¤›, hem Vi-
lâyat-› fiarkiye Vaiz-i Umumîli¤i tekliflerini kabul etmez.
Kendisini fikrinden vazgeçirmek için çal›flan ve Anka-
ra’dan ayr›lmamas›n› rica için istasyona kadar gelen bir
k›s›m mebuslar›n da arzular›na uyamayaca¤›n› bildire-
rek, Ankara’dan ayr›l›r, Van’a gider. Ve orada hayat-› iç-
timaiyeden uzaklaflarak Erek Da¤› ete¤inde, Zernâbad
Suyu bafl›nda bir ma¤arac›kta idame-i hayat etmeye
bafllar.
ìĠ
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 233
‹
LK
H
AYATI
eriflilmez ifadesi.
idame-i hayat:
hayat›n› devam
ettirme.
ihbar:
haber verme, bildirme.
insaniyet:
insanl›k, bütün insan-
lar.
istifade:
faydalanma, yararlan-
ma.
itiraz:
kabul etmedi¤ini belirtip
karfl› ç›kma.
köflk:
bahçe içinde yap›lm›fl,
daha çok yazl›k olarak kullan›lan
süslü bina, kasr.
manevî:
maddî olmayan, içe ait,
mana ile ilgili.
mebus:
milletvekili.
mukabele:
karfl›l›k verme,
karfl›lama.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
müracaat:
baflvurma, dan›flma.
niyet:
maksat, meram.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, parlakl›k,
ziya, ›fl›k, flule.
nüfuz:
itibar, yetki.
rivayet:
Hz. Peygamberin hadis-
lerinin nakledilmesi.
flark:
do¤u yönünde yer alan yer-
ler, do¤u bölgeleri.
tahsis:
has k›lma, ay›rma.
teflrik-i mesai:
mesaileri bir-
lefltirme, birlikte çal›flma, iflbirli¤i
yapma, bir ifli beraber yapma.
tevdi:
havale, baflkas›na b›rakma.
tevil:
yorumlama, yorum.
vaiz-i umumî:
umumî vaiz, genel
vaiz.
Vilâyat-› fiarkiye:
flark vilâyetleri,
do¤u illeri.
zuhur:
görünme, belli olma,
ortaya ç›kma.
ahir zaman:
dünyan›n son
zaman› ve son devresi, dünya
hayat›n›n k›yamete yak›n son
devresi.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi,
‹slâm dünyas›.
aza:
üye.
canip:
yan, yön, cihet, taraf.
Dârülhikmeti’l-‹slâmiye:
1918-1922 y›llar› aras›nda
büyük hizmetler yapm›fl olan
‹slam akademisi veya Yüksek
‹slam fiuras› manas›ndaki dinî
müessese.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
Diyanet:
Diyanet ‹flleri
Baflkanl›¤›.
eflhas-› ahir zaman:
ahir
zaman flah›slar›, ahir zaman
nesli, ahir zamanda yaflayan
kimseler.
galebe:
galip gelme, üstün-
lük.
hadis:
Hz. Muhammed’e
(a.s.m.) ait söz, emir, fiil veya
Hz. Peygamberin onaylad›¤›
baflkas›na ait söz, ifl veya
davran›fl.
hâlet-i ruhiye:
insan›n ruh
hâli, psikolojik durum, insan›n
manevî hâli, iç durumu.
hayat-› içtimaiye:
sosyal
hayat, toplum hayat›.
hizbü’l-Kur’ân:
Kur’ân
taraftar›, Kur’ân grubu.
hükmünde:
de¤erinde,
yerinde.
i’caz-› Kur’ân:
Kur’ân’›n
mucizeli¤i,
yüksek
ve
1...,223,224,225,226,227,228,229,230,231,232 234,235,236,237,238,239,240,241,242,243,...1390
Powered by FlippingBook