hakikatlerini ders veren
Risale-i Nur
eserlerini telif ede-
rek, perde altnda neflrini temin etti. Bu muvaffakyet ve
bu muzafferiyet ise, çok muazzam bir galibiyet idi. Zira,
o pek dehfletli dinsizlik devrinde, hakikî bir tek dinî eser
bile yazdrlmyordu. Din adamlar susturulup, yok edil-
meye çalfllyordu.
Dinsizler, Bediüzzaman yok edememifller, uyuflmufl
kalp ve akllar ihtizaza getiren slâmî ve imanî neflriyat-
na mâni olamamfllard. Bediüzzamann yapt¤ bu dinî
neflriyat, yirmi befl senelik efledd-i zulüm ve istibdad-
mutlak devrinde hiçbir zatn yapamad¤ bir ifl idi.
Bediüzzaman Barlaya 1926-1927 senelerinde nefye-
dilmifltir. Bu tarihler, Türkiyede yirmi befl sene devam
edecek bir istibdad- mutlakn icra-i faaliyetinin ilk sene-
leri idi. Gizli dinsiz komiteleri, slâmî fleairleri birer birer
kaldrarak slâm ruhunu yok etmek, Kurân toplatp im-
ha etmek plânlarn güdüyorlard. Buna muvaffak olu-
namayaca¤n iblisâne düflünerek, Otuz sene sonra ge-
lecek neslin kendi eliyle Kurân imha etmesini intaç
edecek bir plan yapalm demifller ve bu plân tatbike
koyulmufllard. slâmiyeti yok etmek için tarihte görülme-
mifl bir tahribat ve tecavüzat hüküm sürmüfltür.
Evet, alt yüz sene, belki Abbasiler zamanndan beri,
yani bin seneden beri Kurân- Hakîmin bir bayraktar
olarak bütün cihana karfl meydan okuyan Türk milleti-
ni, bu vatan evlâtlarn, slâmiyetten uzaklafltrmak ve
mahrum brakmak için, Müslümanl¤a ait her türlü
TARHÇE- HAYATI
| 241
B
ARLA
H
AYATI
hip olamayan, yoksun.
mâni:
engel, özür.
muazzam:
çok büyük, çok iri,
koskocaman.
muvaffak:
baflaran, baflarmfl,
baflarl.
muvaffakyet:
Allahn yardmy-
la baflarl olma, muvaffak olma,
baflarma.
muzafferiyet:
muzafferlik, üs-
tünlük, düflmana üstün gelme,
galibiyet.
nefy:
sürme, sürgün etme, ceza-
landrarak baflka bir yerde ika-
met etmeye mecbur etme; sür-
gün.
nesil:
kuflak, nesil.
neflr:
yaym, yayn.
neflriyat:
yaymlanmfl fleyler, ba-
slp da¤tlan yazlar, eserler, ma-
kaleler.
neflriyat:
yaynlar.
plân:
bir fleyi gerçeklefltirmek
için yaplan düzenleme.
plân:
bir fleyin, bir eserin düzeni,
tertibi, program.
ruh:
insan ve hayvanlardaki diri-
lik kayna¤, hayatn temeli ve se-
bebi olan gayr-i maddî cevher,
manevî varlk.
fleair:
Müslümanlara ait kurallar,
kaideler, bütün Müslümanlarla il-
gili meseleler ve alâmetler.
tahribat:
tahripler, ykp bozma-
lar.
tatbik:
yerine getirme, uygula-
ma.
temîn:
sa¤lama.
vatan:
bir kimsenin do¤up büyü-
dü¤ü yer, üzerinde yaflanlan ül-
ke, yurt.
zat:
kifli, flahs, fert.
zira:
çünkü, ondan ki, flundan, flu
sebepten ki, onun için.
bayraktar:
bayrak taflyan,
alemdar.
cihan:
dünya, kâinat, âlem.
dehflet:
büyük korku hâli,
korkma, ürkme.
eser:
baslma kitap.
efledd-i zulüm:
zulmün en
fliddetlisi.
evlât:
veletler, çocuklar.
galibiyet:
üstünlük, üstün
gelme, yenme, ma¤lûp etme.
hakikî:
hakikate mensup.
hüküm:
hakimiyet, hakim ol-
ma.
iblisâne:
iblisçesine, fleytana
yaraflr flekilde, fleytanca.
icra-y faaliyet:
faaliyetlerin
icras, bir ifli yapmak için ha-
rekete geçme, bir ifle baflla-
ma.
ihtizaz:
gönlü ferahlama,
hazzetme, ferah, sevinç.
imanî:
imana ait olan, imana
dair olan, imanla ilgili.
imha:
bozma, yok etme,
mahvetme, ortadan kaldrma,
ykma.
intaç:
netice verme, sonuç
do¤urma, sonuçlanma, sebep
olma.
slâmî:
slâm dinine mensup,
slâm ile alâkal, slâma ait.
istibdad- mutlak:
hiç bir hak
ve hürriyeti tanmayan tam
bask, tam diktatörlük.
komite:
encümen, heyet, alt
kurul, komisyon.
Kurân- Hakîm:
her ayet ve
suresinde saysz hikmet ve
faydalar bulunan Kurân.
mahrum:
istedi¤ini, diledi¤ini
elde edemeyen, bir fleye sa-