topra¤a düflmeyiniz. Yoksa, toprak gibi, sefahat ve fleh-
vet-i medeniye sizi emerek yutacaktr. Birleflen su dam-
lalar gibi, Kur
ân- Kerîm
in saadet ve selâmet mecrasn-
da ittihat ederek, sefahat ve rezalet-i medeniyeyi süpü-
rüp, bu vatana ab- hayat olan hakikat-i slâmiye sularn
aktnz.
O hakikat-i slâmiye sular ile bu topraklarda
iman ziyas altnda hakikî medeniyetin fen ve sanat çi-
çekleri açacak, bu vatan maddî ve manevî saadetler için-
de gül ve gülistana dönecektir, inflaallah.
Sadede dönüyoruz. Evet, Bediüzzaman Said Nursî,
Barlada ikamete memur edilip Risale-i Nuru telif etti¤i
seneler, yukarda bir nebze zikretti¤imiz gibi, zerreyi da¤
gibi kymetlendiren ehemmiyetli seneler idi. Nasl ki k-
fln dondurucu so¤u¤unda ve a¤r flerait altnda bir saat-
lik nöbet, bir sene ibadetten hayrldr; aynen öyle de, o
zaman- müthiflede, de¤il yüz otuz risaleyi, belki iman ve
slâmiyete dair hakikî bir tek risale yazabilmek dahi, bin-
ler risale kymet ve ehemmiyetinde idi.
Evet, dinsizli¤in hükümferma oldu¤u o dehfletli devir-
de, ehl-i din, terzil edilmeye çalfllyordu. Hatta Kurân
dahi tamamen kaldrmak ve Rusyadaki gibi dinî akidele-
ri tamamen imha etmek düflünülmüfl, fakat millet-i slâ-
miyece bir aksülameli netice verebilmesi ihtimali ileri sü-
rülünce, bundan vazgeçilmifl; yalnz flu karar alnmflt:
Mekteplerde yaptraca¤mz yeni ö¤retim usulleriyle ye-
tiflecek gençlik, Kurân ortadan kaldracak ve bu suretle
milletin slâmiyetle olan alâkas kesilecek. Bütün bu deh-
fletengiz plânlar çeviren o müthifl fitnenin menbalar,
TARHÇE- HAYATI
| 249
B
ARLA
H
AYATI
inflaallah:
Allah isterse, Allah di-
lerse, Allahn emri olursa, Allah
izin verirse manalarnda kullan-
lan bir dua.
ittihat:
birleflme, birlik olufltur-
ma, bir olma, birlik oluflturup iki-
li¤i ortadan kaldrma, birlik.
kymet:
de¤er, bir fley için tespit
edilen karfllk, paha, bedel, tutar.
maddî:
maddeye ait, madde ile
alâkal, cismanî.
manevî:
madde dfl olan, maddî
olmayan, manaya ait.
medeniyet:
medenîlik, flehirlilik,
uygarlk.
mektep:
e¤itim ve ö¤retim kuru-
luflu, ilim ve irfan ö¤renilen yer,
okul.
memur:
emir ile hareket eden,
emir altnda olan, bir amirin emri
ile hareket eden kimse.
menba:
kaynak, her hangi bir fle-
yin çkt¤ yer.
millet-i slâmiye:
slâm milleti.
müthifl:
dehflet veren, ürküten,
korkutan, dehfletli, korkunç.
nebze:
bir parça, az fley, az mik-
tar, azck.
netice:
sonuç.
periflan:
acnacak hâlde bulunan,
derbeder.
plân:
bir fleyin, bir eserin düzeni,
tertibi, program.
rezalet-i medeniye:
medeniye-
tin sebep oldu¤u rezillikler, me-
denî rezillikler.
saadet:
mutluluk, kutluluk, bahti-
yarlk, mesut olma.
sadet:
konuflulan madde, asl ko-
nu, esas mana.
sefahat:
yasak fleylere, zevk ve
e¤lenceye aflr derecede düflkün-
lük.
selâmet:
kurtulufl, halâs.
suret:
tarz, yol, gidifl; usul, metot,
uslûp.
flehvet-i medeniye:
medeniyetin
aflr istek ve arzular.
flerait:
flartlar.
tamamen:
büsbütün.
telif:
kitap yazma, eser ortaya
koyma.
terzil:
rezil etme, itibarn düflür-
me.
usûl:
ilmî çalflmann düzgün ve
yeterli flekilde yaplabilmesi için
gerekli olan bafllangç bilgisi, me-
tot bilgisi, metot, metodoloji.
vatan:
bir kimsenin do¤up büyü-
dü¤ü yer, üzerinde yaflanlan ül-
ke, yurt.
zerre:
pek ufak parça, en küçük
parça, çok küçük parça.
zikr:
bildirme, bildirilme.
ziya:
flk, aydnlk, nur, parlaklk.
âb- hayat:
hayat suyu; içene
ebedî hayat verdi¤ine inan-
lan efsanevî su, bengisu.
akide:
iman, inanlan ve itikat
edilen esas, inanç.
aksülamel:
tepki, reaksiyon.
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
dair:
belli bir fley hakknda
olan, alâkal, müteallik, ait, il-
gili.
dehflet:
büyük korku hâli,
korkma, ürkme.
dehfletengiz:
çok dehflet ve-
rici, çok korkutucu, ürkütücü,
korkunç.
ehemmiyet:
pek önemli ol-
ma, de¤erlilik.
ehl-i din:
dindar, dinine ba¤l,
dindar olanlar.
fen:
tecrübî, ispatla meydana
gelmifl ilimlere verilen genel
ad.
fitne:
dinsizlik, cânîlik.
gülistan:
gül bahçesi, gül tar-
las.
hakikat- slâmiye:
slâmiye-
te ait hakikat.
hakikî:
gerçek, sahici.
hükümferma:
hükümran,
hüküm süren. hâkimiyetle
idare eden.
ibadet:
Allahn emrettiklerini
yerine getirme, Allaha karfl
kulluk vazifesini yapma.
ihtimal:
olabilirlik, bir fleyin
olabilmesi mümkün olma,
gerçekleflebilirlik.
ikamet:
oturma, bir yerde
kalma.
imha:
bozma, yok etme,
mahvetme, ortadan kaldrma,
ykma.