Tarihçe-i Hayat - page 249

topra¤a düflmeyiniz. Yoksa, toprak gibi, sefahat ve fleh-
vet-i medeniye sizi emerek yutacakt›r. Birleflen su dam-
lalar› gibi, Kur
’
ân-› Kerîm
’
in saadet ve selâmet mecras›n-
da ittihat ederek, sefahat ve rezalet-i medeniyeyi süpü-
rüp, bu vatana ab-› hayat olan hakikat-i ‹slâmiye sular›n›
ak›t›n›z.
O hakikat-i ‹slâmiye sular› ile bu topraklarda
iman ziyas› alt›nda hakikî medeniyetin fen ve sanat çi-
çekleri açacak, bu vatan maddî ve manevî saadetler için-
de gül ve gülistana dönecektir, inflaallah.
Sadede dönüyoruz. Evet, Bediüzzaman Said Nursî,
Barla’da ikamete memur edilip Risale-i Nur’u telif etti¤i
seneler, yukar›da bir nebze zikretti¤imiz gibi, zerreyi da¤
gibi k›ymetlendiren ehemmiyetli seneler idi. Nas›l ki k›-
fl›n dondurucu so¤u¤unda ve a¤›r flerait alt›nda bir saat-
lik nöbet, bir sene ibadetten hay›rl›d›r; aynen öyle de, o
zaman-› müthiflede, de¤il yüz otuz risaleyi, belki iman ve
‹slâmiyete dair hakikî bir tek risale yazabilmek dahi, bin-
ler risale k›ymet ve ehemmiyetinde idi.
Evet, dinsizli¤in hükümferma oldu¤u o dehfletli devir-
de, ehl-i din, terzil edilmeye çal›fl›l›yordu. Hatta Kur’ân’›
dahi tamamen kald›rmak ve Rusya’daki gibi dinî akidele-
ri tamamen imha etmek düflünülmüfl, fakat millet-i ‹slâ-
miyece bir aksülameli netice verebilmesi ihtimali ileri sü-
rülünce, bundan vazgeçilmifl; yaln›z flu karar al›nm›flt›:
“Mekteplerde yapt›raca¤›m›z yeni ö¤retim usulleriyle ye-
tiflecek gençlik, Kur’ân’› ortadan kald›racak ve bu suretle
milletin ‹slâmiyetle olan alâkas› kesilecek.” Bütün bu deh-
fletengiz plânlar› çeviren o müthifl fitnenin menbalar›,
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 249
B
ARLA
H
AYATI
inflaallah:
Allah isterse, Allah di-
lerse, Allah’›n emri olursa, Allah
izin verirse manalar›nda kullan›-
lan bir dua.
ittihat:
birleflme, birlik olufltur-
ma, bir olma, birlik oluflturup iki-
li¤i ortadan kald›rma, birlik.
k›ymet:
de¤er, bir fley için tespit
edilen karfl›l›k, paha, bedel, tutar.
maddî:
maddeye ait, madde ile
alâkal›, cismanî.
manevî:
madde d›fl› olan, maddî
olmayan, manaya ait.
medeniyet:
medenîlik, flehirlilik,
uygarl›k.
mektep:
e¤itim ve ö¤retim kuru-
luflu, ilim ve irfan ö¤renilen yer,
okul.
memur:
emir ile hareket eden,
emir alt›nda olan, bir amirin emri
ile hareket eden kimse.
menba:
kaynak, her hangi bir fle-
yin ç›kt›¤› yer.
millet-i ‹slâmiye:
‹slâm milleti.
müthifl:
dehflet veren, ürküten,
korkutan, dehfletli, korkunç.
nebze:
bir parça, az fley, az mik-
tar, az›c›k.
netice:
sonuç.
periflan:
ac›nacak hâlde bulunan,
derbeder.
plân:
bir fleyin, bir eserin düzeni,
tertibi, program›.
rezalet-i medeniye:
medeniye-
tin sebep oldu¤u rezillikler, me-
denî rezillikler.
saadet:
mutluluk, kutluluk, bahti-
yarl›k, mes’ut olma.
sadet:
konuflulan madde, as›l ko-
nu, esas mana.
sefahat:
yasak fleylere, zevk ve
e¤lenceye afl›r› derecede düflkün-
lük.
selâmet:
kurtulufl, halâs.
suret:
tarz, yol, gidifl; usul, metot,
uslûp.
flehvet-i medeniye:
medeniyetin
afl›r› istek ve arzular›.
flerait:
flartlar.
tamamen:
büsbütün.
telif:
kitap yazma, eser ortaya
koyma.
terzil:
rezil etme, itibar›n› düflür-
me.
usûl:
ilmî çal›flman›n düzgün ve
yeterli flekilde yap›labilmesi için
gerekli olan bafllangݍ bilgisi, me-
tot bilgisi, metot, metodoloji.
vatan:
bir kimsenin do¤up büyü-
dü¤ü yer, üzerinde yaflan›lan ül-
ke, yurt.
zerre:
pek ufak parça, en küçük
parça, çok küçük parça.
zikr:
bildirme, bildirilme.
ziya:
›fl›k, ayd›nl›k, nur, parlakl›k.
âb-› hayat:
hayat suyu; içene
ebedî hayat verdi¤ine inan›-
lan efsanevî su, bengisu.
akide:
iman, inan›lan ve itikat
edilen esas, inanç.
aksülamel:
tepki, reaksiyon.
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
dair:
belli bir fley hakk›nda
olan, alâkal›, müteallik, ait, il-
gili.
dehflet:
büyük korku hâli,
korkma, ürkme.
dehfletengiz:
çok dehflet ve-
rici, çok korkutucu, ürkütücü,
korkunç.
ehemmiyet:
pek önemli ol-
ma, de¤erlilik.
ehl-i din:
dindar, dinine ba¤l›,
dindar olanlar.
fen:
tecrübî, ispatla meydana
gelmifl ilimlere verilen genel
ad.
fitne:
dinsizlik, cânîlik.
gülistan:
gül bahçesi, gül tar-
las›.
hakikat-› ‹slâmiye:
‹slâmiye-
te ait hakikat.
hakikî:
gerçek, sahici.
hükümferma:
hükümran,
hüküm süren. hâkimiyetle
idare eden.
ibadet:
Allah’›n emrettiklerini
yerine getirme, Allah’a karfl›
kulluk vazifesini yapma.
ihtimal:
olabilirlik, bir fleyin
olabilmesi mümkün olma,
gerçekleflebilirlik.
ikamet:
oturma, bir yerde
kalma.
imha:
bozma, yok etme,
mahvetme, ortadan kald›rma,
y›kma.
1...,239,240,241,242,243,244,245,246,247,248 250,251,252,253,254,255,256,257,258,259,...1390
Powered by FlippingBook