Tarihçe-i Hayat - page 258

bir hüsn-i misal olmufllard›r. Nur Talebelerinin bu iman
kuvvetleri ve dinsizli¤e karfl› kahramanca mücadeleleri,
halk›n üzerinde çok tesir yapm›fl ve bir intibah (uyan›k-
l›k) husule getirmifltir. Böylelikle, milletin içindeki korku
ve evhamlar› da
Risale-i Nur
’la izale etmifller, vatan ve
millette umumî bir cesaret, ümit ve ferahl›k husule geti-
rip Müslümanlar› yeisten kurtarm›fllard›r.
Risale-i Nur
’u gaye-i hayat edinen bir Nur Talebesi,
yüz adam kuvvetinde oldu¤u ve yüz nasih kadar iman ve
‹slâmiyete hizmet etti¤i, ehl-i hakikatçe müsellem ve mu-
saddakt›r. Nur Talebeleri, dinsizli¤in flaflaal› taarruzlar›na,
tantanal› yaygaralar›na, zulümlerine, hapislerine, Üstat-
lar› gibi, k›ymet vermeden, korkmadan, lüzumunda can-
lar›n›, mallar›n›, evlât ve ›yallerini dahi çekinmeden Risa-
le-i Nur’la iman ve ‹slâmiyete hizmet u¤runda feda et-
mifllerdir.
Nur Talebeleri, tek bir fleyi gaye edinmifltir
:
“‹manlar›-
n› kurtarmak niyetiyle
Risale-i Nur
’u okumak ve r›za-i
‹lâhî için iman ve ‹slâmiyete Risale-i Nur’la hizmet et-
mek.” Bu gayelerinde muvaffak olmak için, her fleyleri-
ni bu hizmete hizmetkâr yapm›fllard›r.
Evet, Nur Talebeleri, ümmet-i Muhammediyeyi sahil-i
selâmete ç›karan bir sefine-i Rabbaniyenin hademeleri
olduklar›na inanm›fllard›r. Hayatta en büyük gayeleri,
Kur’ân ve imana hizmet ederek, ümmet-i Muhammed’in
refah ve saadet içinde yaflamas›na vesile olmakt›r.
Risale-i Nur
’un el yaz›s›yla neflri senelerinde, evlerinden
aynen:
bir fleyin asl› veya kendisi
olarak, t›pk› t›pk›s›na, hiç de¤ifl-
meden, oldu¤u gibi.
cesaret:
cesurluk, yi¤itlik, yürek-
lilik.
ehl-i hakikat:
hakikati arzula-
yanlar, gerçe¤i bulup onun peflin-
den gidenler; Allah adam›.
evham:
vehimler, zanlar, kuflku-
lar, esass›z fleyler, kuruntular.
evlât:
veletler, çocuklar.
fedâ:
gözden ç›karma, u¤runa
verme.
gaye:
maksat, meram, hedef.
gaye-i hayat:
hayat›n gayesi, ha-
yat›n amac›.
hademe:
hizmetçiler, hizmet gö-
renler, hadimler.
hazm:
tahammül etme.
hazret:
sayg›, ululama, yüceltme,
övme maksad›yla kullan›lan ta-
bir.
hizmet:
bir u¤urda bir iflin yap›l-
mas› için çal›flma, o ifl için gayret
gösterme, çabalama.
hizmetkâr:
hizmet yapan kimse,
hizmetçi.
husûl:
has›l olma, meydana gel-
me, peydâ olma.
›yal:
bir kimsenin geçindirmekle
yükümlü, mükellef oldu¤u kim-
seler, kad›n, efl.
icraat:
ifller, yap›lan, tatbik edilen
ifller, uygulanan fleyler.
iman:
inanma, inanç, itikat, tas-
dik.
izale:
giderme, giderilme.
k›ymet:
de¤er, bir fley için tespit
edilen karfl›l›k, paha, bedel, tutar.
lüzum:
lâz›m olma hâli, ifle yara-
ma, gerekme.
musaddak:
tastik edilmifl, tastik
olunmufl, do¤rulanm›fl, gerçekli¤i
kabul edilmifl, tastikli.
muvaffak:
beceren, neticeye va-
ran, sonuç alan.
mücadele:
bir gayeye varmak
için gösterilen ferdî veya toplu
çaba; bir gaye u¤runda, bir fley
için veya bir fleye karfl› u¤raflma.
mümessil:
temsil eden, temsilci.
müsellem:
herkes taraf›ndan ka-
bul edilen, do¤rulu¤u, gerçekli¤i
herkesçe kabul edilmifl olan, bel-
li, aflikâr, söz götürmez, su götür-
mez.
nasih:
kitab›n kopyas›n› ç›karan.
neflr:
yay›m, yay›n.
niyet:
maksat, meram.
refah:
bolluk, rahatl›k.
r›za-y› ‹lâhî:
Allah’›n r›zas›, hofl-
nutlu¤u.
saadet:
mutluluk, kutluluk, bahti-
yarl›k, mes’ut olma.
sahil-i selâmet:
selâmet sahili,
korku ve endiflenin olmad›¤›, gü-
venilir, emin k›y›.
sefine-i Rabbaniye:
Allah’›n ya-
258 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
B
ARLA
H
AYATI
ratt›klar›n› tafl›yan gemi; dün-
ya.
flahs-› manevî:
manevî flah›s;
belli bir flah›s olmay›p, kendi-
sine bir flah›s gibi muamele
edilen flirket, cemaat, cemi-
yet gibi ortakl›klar.
flaflaa:
gösterifl, debdebe,
tantana.
taarruz:
düflman kuvvetlerini
geriletmek, kaç›rtmak için ya-
p›lan sald›r›, hücum.
talebe:
ö¤renciler, tahsil gö-
renler.
tantana:
çok ses ç›karma, gü-
rültü, pat›rt›.
umumî:
umuma ait, umumla
ilgili, herkesle alâkal›, herkese
ait.
ümit:
umut, umma, ümit; ba-
z› fleylerin istedi¤i yönde ol-
mas› konusunda beslenen
his.
ümmet-i Muhammediye:
Hz.
Muhammed’in ümmeti; Hz.
Muhammed’e (a.s.m.) ba¤l›
olan ve yolundan gidenler.
üstat:
ö¤retici; muallim, ö¤-
retmen, usta, sanatkâr.
vatan:
bir kimsenin do¤up
büyüdü¤ü yer, üzerinde ya-
flan›lan ülke, yurt.
vesile:
bir fleyle u¤raflmay›
mümkün k›lan, yol, vas›ta.
yaygara:
gereksiz olarak
yüksek sesle ba¤›r›p ça¤›rma,
gürültü ç›karma, gürültü, pa-
t›rt›.
yeis:
ümitsizlik.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, cefa,
iflkence.
1...,248,249,250,251,252,253,254,255,256,257 259,260,261,262,263,264,265,266,267,268,...1390
Powered by FlippingBook