bir hüsn-i misal olmufllardr. Nur Talebelerinin bu iman
kuvvetleri ve dinsizli¤e karfl kahramanca mücadeleleri,
halkn üzerinde çok tesir yapmfl ve bir intibah (uyank-
lk) husule getirmifltir. Böylelikle, milletin içindeki korku
ve evhamlar da
Risale-i Nur
la izale etmifller, vatan ve
millette umumî bir cesaret, ümit ve ferahlk husule geti-
rip Müslümanlar yeisten kurtarmfllardr.
Risale-i Nur
u gaye-i hayat edinen bir Nur Talebesi,
yüz adam kuvvetinde oldu¤u ve yüz nasih kadar iman ve
slâmiyete hizmet etti¤i, ehl-i hakikatçe müsellem ve mu-
saddaktr. Nur Talebeleri, dinsizli¤in flaflaal taarruzlarna,
tantanal yaygaralarna, zulümlerine, hapislerine, Üstat-
lar gibi, kymet vermeden, korkmadan, lüzumunda can-
larn, mallarn, evlât ve yallerini dahi çekinmeden Risa-
le-i Nurla iman ve slâmiyete hizmet u¤runda feda et-
mifllerdir.
Nur Talebeleri, tek bir fleyi gaye edinmifltir
:
manlar-
n kurtarmak niyetiyle
Risale-i Nur
u okumak ve rza-i
lâhî için iman ve slâmiyete Risale-i Nurla hizmet et-
mek. Bu gayelerinde muvaffak olmak için, her fleyleri-
ni bu hizmete hizmetkâr yapmfllardr.
Evet, Nur Talebeleri, ümmet-i Muhammediyeyi sahil-i
selâmete çkaran bir sefine-i Rabbaniyenin hademeleri
olduklarna inanmfllardr. Hayatta en büyük gayeleri,
Kurân ve imana hizmet ederek, ümmet-i Muhammedin
refah ve saadet içinde yaflamasna vesile olmaktr.
Risale-i Nur
un el yazsyla neflri senelerinde, evlerinden
aynen:
bir fleyin asl veya kendisi
olarak, tpk tpksna, hiç de¤ifl-
meden, oldu¤u gibi.
cesaret:
cesurluk, yi¤itlik, yürek-
lilik.
ehl-i hakikat:
hakikati arzula-
yanlar, gerçe¤i bulup onun peflin-
den gidenler; Allah adam.
evham:
vehimler, zanlar, kuflku-
lar, esassz fleyler, kuruntular.
evlât:
veletler, çocuklar.
fedâ:
gözden çkarma, u¤runa
verme.
gaye:
maksat, meram, hedef.
gaye-i hayat:
hayatn gayesi, ha-
yatn amac.
hademe:
hizmetçiler, hizmet gö-
renler, hadimler.
hazm:
tahammül etme.
hazret:
sayg, ululama, yüceltme,
övme maksadyla kullanlan ta-
bir.
hizmet:
bir u¤urda bir iflin yapl-
mas için çalflma, o ifl için gayret
gösterme, çabalama.
hizmetkâr:
hizmet yapan kimse,
hizmetçi.
husûl:
hasl olma, meydana gel-
me, peydâ olma.
yal:
bir kimsenin geçindirmekle
yükümlü, mükellef oldu¤u kim-
seler, kadn, efl.
icraat:
ifller, yaplan, tatbik edilen
ifller, uygulanan fleyler.
iman:
inanma, inanç, itikat, tas-
dik.
izale:
giderme, giderilme.
kymet:
de¤er, bir fley için tespit
edilen karfllk, paha, bedel, tutar.
lüzum:
lâzm olma hâli, ifle yara-
ma, gerekme.
musaddak:
tastik edilmifl, tastik
olunmufl, do¤rulanmfl, gerçekli¤i
kabul edilmifl, tastikli.
muvaffak:
beceren, neticeye va-
ran, sonuç alan.
mücadele:
bir gayeye varmak
için gösterilen ferdî veya toplu
çaba; bir gaye u¤runda, bir fley
için veya bir fleye karfl u¤raflma.
mümessil:
temsil eden, temsilci.
müsellem:
herkes tarafndan ka-
bul edilen, do¤rulu¤u, gerçekli¤i
herkesçe kabul edilmifl olan, bel-
li, aflikâr, söz götürmez, su götür-
mez.
nasih:
kitabn kopyasn çkaran.
neflr:
yaym, yayn.
niyet:
maksat, meram.
refah:
bolluk, rahatlk.
rza-y lâhî:
Allahn rzas, hofl-
nutlu¤u.
saadet:
mutluluk, kutluluk, bahti-
yarlk, mesut olma.
sahil-i selâmet:
selâmet sahili,
korku ve endiflenin olmad¤, gü-
venilir, emin ky.
sefine-i Rabbaniye:
Allahn ya-
258 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
B
ARLA
H
AYATI
rattklarn taflyan gemi; dün-
ya.
flahs- manevî:
manevî flahs;
belli bir flahs olmayp, kendi-
sine bir flahs gibi muamele
edilen flirket, cemaat, cemi-
yet gibi ortaklklar.
flaflaa:
gösterifl, debdebe,
tantana.
taarruz:
düflman kuvvetlerini
geriletmek, kaçrtmak için ya-
plan saldr, hücum.
talebe:
ö¤renciler, tahsil gö-
renler.
tantana:
çok ses çkarma, gü-
rültü, patrt.
umumî:
umuma ait, umumla
ilgili, herkesle alâkal, herkese
ait.
ümit:
umut, umma, ümit; ba-
z fleylerin istedi¤i yönde ol-
mas konusunda beslenen
his.
ümmet-i Muhammediye:
Hz.
Muhammedin ümmeti; Hz.
Muhammede (a.s.m.) ba¤l
olan ve yolundan gidenler.
üstat:
ö¤retici; muallim, ö¤-
retmen, usta, sanatkâr.
vatan:
bir kimsenin do¤up
büyüdü¤ü yer, üzerinde ya-
flanlan ülke, yurt.
vesile:
bir fleyle u¤raflmay
mümkün klan, yol, vasta.
yaygara:
gereksiz olarak
yüksek sesle ba¤rp ça¤rma,
gürültü çkarma, gürültü, pa-
trt.
yeis:
ümitsizlik.
zulüm:
hakszlk, eziyet, cefa,
iflkence.