yedi-sekiz sene çkmadan
Risale-i Nur
u yazp neflreden-
ler olmufltur. O zamanlar, Isparta havalisinde, erkek, ka-
dn, genç ve ihtiyarlardan binlerce Nur Talebesi, hatta
Nur dershanesi olan Sav Köyü bin kalemle, senelerce
Nur Risalelerini yazp ço¤altyorlard.
Risale-i Nur
, teli-
finden yirmi sene sonra teksir makinesiyle neflredilmifl
ve otuz befl sene sonra da matbaalarda baslmaya bafl-
lanmfltr. nflaallah, bir zaman gelecek, Risale-i Nur Kül-
liyat altnla yazlacak ve radyo diliyle muhtelif lisanlarda
okunacak ve zemin yüzünü genifl bir dershane-i Nuriye-
ye çevirecektir.
Risale-i Nur
un neflrinde, mübarek hanmlar da ehem-
miyetli fedakârlklara mazhar olmufllardr. Hatta, Haz-
ret-i Üstada gelip, Üstadm! Ben, efendimin görece¤i
dünyevî iflleri de yapmaya çalflaca¤m; o senindir,
Risa-
le-i Nur
undur diyen ve erkeklerinin
Risale-i Nur
hizme-
tinde çalflmalarna daha fazla imkânlar veren kahraman
hanmlar görülmüfltür.
Risale-i Nur
u yazan efendilerine
geceleri lâmba tutarak, onlarn din, iman hizmetlerine
canla baflla ifltirak etmifllerdir. Risale-i Nuru, hanmlar,
kzlar elleriyle yazmfllar, göz nurlar dökmüfller, mübarek
kâtibeler olarak imana hizmet etmifllerdir. Hatta öyle
Nur Talebesi hanmlar vardr ki, kendilerini son nefeste
iman nuruyla hüsn-i hatimeye nail edecek Nur risaleleri-
ni hararetle okumufllar ve di¤er din kardeflleri olan
hanmlara da okuyup tantmfllar; Nurlar hanmlar için-
de neflrederek, çok hanmlarn Kurân ve iman nurlary-
la nurlanmalarna vesile olup kahramanca hizmette
TARHÇE- HAYATI
| 259
B
ARLA
H
AYATI
ifltirak:
ortak olma, ortaklk et-
me.
kâtibe:
kadn kâtip, kadn sekre-
ter.
külliyat:
bir ilim dalnda veya bir
konuda yazlmfl bütün eserler.
lisan:
konuflma dili.
matbaa:
basm evi; kitap, dergi,
gazete v.b. fleylerin basld¤ yer.
mazhar:
nail olma, flereflenme,
kavuflma; nail olmufl, eriflmifl, ka-
vuflmufl.
muhtelif:
türlü türlü, çeflitli, çeflit
çeflit, farkl.
mübarek:
hayrl, mutlu, kutlu,
u¤urlu.
nail:
muradna ermifl, emelini
gerçeklefltirmifl, amacna ulaflmfl.
neflr:
da¤tma, yayma, herkese
duyurma, yaym, yayn.
nur:
aydnlk, parlt, parlaklk, zi-
ya, flk, flule.
talebe:
ö¤renciler, tahsil görenler.
telif:
kitap yazma, eser ortaya
koyma.
üstat:
ö¤retici; muallim, ö¤ret-
men, usta, sanatkâr.
vesile:
bir fleyle u¤raflmay müm-
kün klan, yol, vasta.
zemin:
yer.
dershane:
snf, ders verilen
yer, ders yeri.
dershane-i Nuriye:
Nur ders-
hanesi, nur medresesi, Risale-
i Nur okunan ve okutulan
yerler.
ehemmiyet:
pek önemli ol-
ma, de¤erlilik.
fedakâr:
kendini veya flahsî
menfaatlerini hiçe sayan, fe-
da eden.
hararet:
atefllilik, coflkunluk,
heyecanllk.
hatta:
manaya kuvvet ver-
mek için üstelik, fazla olarak,
bundan baflka, kadar, bile,
dahi, hem de... manalarnda,
cümle bafllarnda kullanlan
edattr.
hatta:
manaya kuvvet ver-
mek için üstelik, fazla olarak,
bundan baflka, kadar, bile,
dahi, hem de... manalarnda,
cümle bafllarnda kullanlan
edattr.
havali:
etraf, çevre, civar, yö-
re, dolay.
Hazret-i Üstat:
Üstat Hazret-
leri, Bediüzzaman Said Nursî.
hizmet:
bir u¤urda bir iflin ya-
plmas için çalflma, o ifl için
gayret gösterme, çabalama.
hüsn-i hatime:
iman ile ahi-
rete gitmek, kelime-i flehadet
söyleyerek ölmek.
iman:
inanma, inanç, itikat,
tasdik.
imkân:
iyi flart, elveriflli flart.
inflaallah:
Allah isterse, Allah
dilerse, Allahn emri olursa,
Allah izin verirse manalarnda
kullanlan bir dua.