Tarihçe-i Hayat - page 260

bulunmufllard›r.
Risale-i Nur
’u okuyup okutmakla iman
mertebelerinde terakki edip âdeta birer mürflit mertebe-
sine yükselmifllerdir. Han›mlar, s›rf Allah r›zas›n› tahsil
için, saffet ve ihlâsla, Risale-i Nur’daki parlak ve çok fe-
yizli Kur’ân nurlar›na ba¤lanm›fl ve kalplerinde sönmez
bir muhabbet ve sevgi besleyerek dünya ve ahirette bah-
tiyar olacak bir vaziyete kavuflmufllard›r. Risale-i Nur’un
k›ymet ve büyüklü¤ü, temiz kalplerine o kadar yerleflmifl
ki, onu beraberce okuyup dinledikçe, içleri nurlarla, fe-
yizlerle dolup taflm›fl, nuranî göz yafllar› dökerek cûfluhu-
rufla gelmifllerdir.
Ne bahtiyard›r o han›mlar ki, Risale-i Nur’un bu mu-
kaddes imanî hizmetinde çal›flt›klar› için, onlar daima ha-
y›rla yad edilecek, ahiretlerine nurlar gönderilecek, ka-
birleri Cennet-misal pürnur olacak ve ahirette de en yük-
sek mertebelere ulaflacaklard›r, inflaallah. En baflta Bedi-
üzzaman Hazretlerinin dualar›na dahil olmakla beraber,
Nur Talebeleri mabeynindeki flirket-i maneviye s›rr›yla
defter-i hasenatlar›na hay›rlar kaydedilmektedir. Risale-i
Nur’a samimi alâkalar›, o fedakâr han›mlar›, milyonlarca
Nur Talebelerinin dualar›na nail etmektedir. Risale-i
Nur’lar› okuyup okutmakla büyük manevî kazançlara,
yüksek derecelere eriflmektedirler. ‹nflaallah, ekserî ha-
n›mlar›n böyle olmas›n›, rahmet-i ‹lâhîden kuvvetle itikat
ve ümit ve niyaz ediyoruz.
Basiretli Nur naflirleri, otuz befl sene evvel Risale-i
Nur’daki yüksek hakikatleri görmüfl, o kudsî dersleri
alm›fl ve o zamandan beri ihlâs ve sadâkatle gizli din
âdeta:
sanki, düpedüz, baya¤›,
bas baya¤›.
ahiret:
öbür dünya, öteki dünya,
k›yametten sonra kurulacak olan
âlem.
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
bahtiyar:
bahtl›, talihli, mes’ut ,
mutlu.
basiret:
bilifl, kavray›fl, feraset.
cennetmisal:
Cennet gibi, Cennet
benzeri.
cûfluhurûfl:
coflup taflma, kayna-
y›p taflma, nefle ve ahenk.
dahil:
kar›flma, girme.
daima:
her vakit, sürekli, her za-
man.
defter-i hasenat:
iyilikler, güzel-
likler defteri, insanlar›n yapt›¤›
iyiliklerin yaz›ld›¤› manevî defter.
derece:
mertebe, kademe.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ekserî:
ço¤u zaman, çok defa, ek-
seriyetle.
evvel:
önce, ilk, birinci, iptida,
bafllangݍ.
fedakâr:
kendini veya flahsî men-
faatlerini hiçe sayan, feda eden.
feyiz:
bolluk, bereket, verimlilik.
hakikat:
gerçek, hayalî olmayan,
görülen, mevcut olan, bir fleyin
asl› ve esas›.
hayr:
iyilik, karfl›l›k gözetilmeden
yap›lan iyilik.
hazret:
sayg›, ululama, yüceltme,
övme maksad›yla kullan›lan ta-
bir.
hizmet:
bu flekilde yap›lan ifl, va-
zife, memuriyet.
ihlâs:
bir ifli, bir ameli, baflka bir
karfl›l›k beklemeksizin, s›rf Allah
r›zas› için yapma.
imanî:
imana ait olan, imana dair
olan, imanla ilgili.
inflaallah:
Allah isterse, Allah di-
lerse, Allah’›n emri olursa, Allah
izin verirse manalar›nda kullan›-
lan bir dua.
itikat:
bir inanca, bir fikre ba¤lan-
ma, inanma.
kabir:
ölüleri defnetmek için ka-
z›lan çukur, mezar, sin, merkad.
büyük, ulu.
kayd:
yaz›ya geçirme, deftere
yazma.
k›ymet:
de¤er, bir fley için tespit
edilen karfl›l›k, paha, bedel, tutar.
kudsî:
mukaddes, kutlu, muaz-
zez, aziz.
mabeyn:
ara, aral›k, iki fleyin ara-
s›.
manevî:
madde d›fl› olan, maddî
olmayan, manaya ait.
mertebe:
derece, basamak.
muhabbet:
ülfet, sevgi, sevme,
dostluk.
mukaddes:
takdis edilmifl, müba-
rek, ay›p ve noksanlardan kurtul-
mufl, kutsal, aziz, temiz.
260 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
B
ARLA
H
AYATI
mürflit:
bir tarikat›n bafl›nda
bulunan, tarikat ba¤l›lar›n›
uyaran, onlar› manevî bir ter-
biyeyle yetifltiren, marifet ve
irfan nuruyla ayd›nlatan kim-
se, fleyh.
nail:
yetiflen, ulaflan, ele geçi-
ren.
naflir:
da¤›tan, yayan, neflre-
den, saçan, açan.
niyaz:
rica, dua.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, parlakl›k,
ziya, ›fl›k, flule.
nuranî:
nurlu, ›fl›kl›, parlak,
münevver.
pürnur:
nur dolu, nur içinde,
nurlu, ayd›nl›k.
rahmet-i ‹lâhîye:
Allah’›n
sonsuz rahmeti, ‹lâhî rahmet.
r›za:
raz›l›k, raz› olma, hofl-
nutluk, memnunluk.
saffet:
safîlik, halislik, ar›l›k,
berrakl›k.
samimî:
içten, candan, gönül-
den, kalbî, menfaatsiz, riyas›z.
s›rf:
ancak, yaln›z.
flirket-i maneviye:
manevî
flirket, manevî ortal›k.
tahsil:
hâs›l etme, ele geçir-
me, elde etme, kazanma.
talebe:
ö¤renciler, tahsil gö-
renler.
terakki:
ilerleme, geliflme.
ümit:
umut, umma, ümit; ba-
z› fleylerin istedi¤i yönde ol-
mas› konusunda beslenen
his.
vaziyet:
bir kimse veya fleyin
durumu, hâli.
yâd:
hat›rlama, anma, hat›ra
getirme.
1...,250,251,252,253,254,255,256,257,258,259 261,262,263,264,265,266,267,268,269,270,...1390
Powered by FlippingBook