Risale-i Nur
, Kurân- Hakîmin hakikî bir tefsiridir.
Ayetler, srasyla de¤il, devrin ihtiyacna cevap veren
imanî hakikatleri mübeyyin ayetler tefsir edilmifltir.
Tefsir iki ksmdr
:
Biri ayetin ibaresini ve lâfzn tefsir
eder, biri de ayetin mana ve hakikatlerini izah ile ispat
eder.
Risale-i Nur
, bu ikinci ksm tefsirlerin en kuvvetlisi
ve en kymettar ve en parla¤ ve en mükemmeli oldu¤u,
ehl-i tahkik ve tetkikten binlercesinin flahadetiyle ve tas-
dikiyle sabittir.
Risale-i Nur
un telifi ve neflriyat, flimdiye kadar misli
görülmemifl bir tarzdadr. Bediüzzaman Said Nursî, ken-
di eliyle risaleleri yazp teksir edecek derecede bir yazya
malik de¤ildir; yarm ümmîdir. Bunun için kâtiplere
süratle söyler ve süratle yazlr. Günde bir iki saat teli-
fatla meflgul olarak on, on iki ve bir iki saatte yazlan ha-
rika eserler vardr.
Üstat Bediüzzamann telif etti¤i risaleleri, talebeler, el-
den ele ulafltrmak suretiyle müteaddit nüshalar yazarlar,
yazlan nüshalar müellifine getirirler. Müellif, müstensih-
lerin yanlfllarn düzeltir. Bu tashihat yaparken, eserin
asl ile karfllafltrmadan kontrol eder. fiimdi de yirmi befl
otuz sene evvel telif etti¤i bir eseri tashih ederken aslna
bakmaz.
Yazlan risaleleri, etraf köylerden ve kazalardan gelen-
ler, büyük bir merak ve ifltiyakla alp gidiyorlar ve el ya-
zsyla neflrediyorlard.
TARHÇE- HAYATI
| 255
B
ARLA
H
AYATI
mana:
anlam; bir kelime, söz, ha-
reket veya iflaretin ifade etti¤i
anlam.
merak:
bir fleyi ö¤renmek iste-
mek, çok fliddetli arzu, heves,
düflkünlük.
meflgul:
ilgilenen, u¤raflan.
misl:
benzer, efl, nazr, tpks.
mübeyyin:
beyan eden, açkça
bildiren, açklayan, meydana ko-
yan, bildiren.
mükemmel:
güzel, âlâ, harika.
müstensih:
istinsah eden, bir ya-
znn suretini, kopyasn çkaran,
yazl bir metnin suretini çkara-
rak ço¤altan, kopya eden.
müteaddit:
ço¤alan, çok, birçok,
türlü türlü, çeflitli, birden fazla.
neflr:
da¤tma, yayma, saçma,
serpme.
neflriyat:
yaynlar.
nüsha:
bir kitaptan veya yazl bir
fleyden çkarlan suret.
sabit:
ispat edilmifl, ispatlanmfl.
suret:
tarz, yol, gidifl; usul, metot,
uslûp.
sürat:
çabukluk, hz, acele.
talebe:
ö¤renciler, tahsil görenler.
tarz:
biçim, flekil, suret.
tasdik:
onaylama.
tashih:
düzeltme, daha iyi ve da-
ha do¤ru hale getirme, yanlfln
giderme.
tashihat:
düzeltmeler, tashihler.
tefsîr:
Kurânn mana bakmn-
dan izah, Kurânn flerhi.
telif:
kitap yazma, eser ortaya
koyma.
telifât:
telifler.
ümmî:
okuma yazmas olmayan,
okumamfl.
asl:
bir fleyin örne¤i de¤il
kendisi olan.
ayet:
Kurânn her bir cümle-
si, Kurânn surelerini olufltu-
ran lâhî söz.
ayet:
Kurânn her bir cümle-
si, Kurânn surelerini olufltu-
ran lâhî söz.
eser:
baslma kitap.
evvel:
önce, ilk, birinci, iptida,
bafllangç.
hakikat:
asl, esas.
hakikî:
gerçek, sahici.
hârika:
her zaman rastlan-
mayan, ola¤anüstü vasflar
taflyan ve hayranlk hissi
uyandran, âdet ve tabiat d-
flnda olan fley.
ibare:
cümle.
imanî:
imana ait olan, imana
dair olan, imanla ilgili.
ispat:
delil ve flahit göstere-
rek do¤ruyu ortaya koyma,
do¤ruyu delillerle gösterme.
ifltiyak:
aflr isteme, çok fazla
arzu etme.
izah:
açkça ortaya koyma,
açklama yapma, bir konuyu
ayrntlaryla ortaya koyma,
eksiksiz anlatma.
kâtip:
yazan, yazc.
kaza:
ilçe.
kymettar:
kymetli, de¤erli,
pahal.
kontrol:
gözden geçirme.
Kurân- Hakîm:
her ayet ve
suresinde saysz hikmet ve
faydalar bulunan Kurân.
lâfz:
söz, kelime, a¤zdan ç-
kan, manal veya manasz
söz.
malik:
sahip.