ve slâm âleminde zuhur edip her tarafta hüsn-i kabule
ve tesire mazhariyetle gittikçe inkiflaf ve intiflar eden bu
eser, Kurânn maldr, âlem-i slâmn ve ehl-i imann
maldr ve bu vatan ahalisinin slâmî bir medar- iftihar-
dr. Bu memlekette hükmeden bir hükûmetin nokta-i is-
tinad, hem ayn zamanda bütün dünyaya duyuraca¤
muazzam hakikatler manzumesidir ki, inflaallah bir za-
man gelip radyo ile bütün âlemlere ders verilecek ve ilân
edilecektir.
Evet, dünya ilim ve irfan sahasna Türkiyeden bir gü-
nefl do¤mufltur. Bu yeni do¤an günefl, bin üç yüz yl ev-
vel âlem-i befleriyete do¤mufl olan güneflin bir inikâsdr
ve o manevî güneflin her asrda parlayan lemalarndan
birisidir ve beklenilen son mucize-i manevîsidir. Yalnz
maneviyat sahasnda de¤il, zahiren ve maddeten dahi te-
sirini göstermifltir.
Evet, Risale-i Nur bütün dünya milletlerinin hayatlar-
n muhafaza ve müdafaa için sarldklar ve güvendikleri
atom ve emsali bomba ve silâhlarnn fevkinde muazzam
bir tesire sahiptir. Bunun böyle oldu¤unu, bir parça ilim
ve basiret nazaryla Nur Risalelerine bakanlar ve Risale-i
Nur müellifi Bediüzzaman Said Nursînin otuz seneden
beri Anadoludaki hizmet-i imaniyelerine dikkat edenler
görür, anlar ve tasdik ederler. Hakikate nüfuz eden zat-
lar için Risale-i Nurun tulûundan bu güne kadar geçen
zaman içerisindeki yaplan hizmetin neticeleri, nihayet
derecede muhteflem ve muazzamdr, milyarlar takdir ve
tebrike lâyktr.
TARHÇE- HAYATI
| 245
B
ARLA
H
AYATI
inkiflaf:
açlma, ortaya çkma, gö-
rülme, aç¤a çkma, meydana çk-
ma.
inflaallah:
Allah isterse, Allah di-
lerse, Allahn emri olursa, Allah
izin verirse manalarnda kullan-
lan bir dua.
intiflar:
yaylma, da¤lma, neflro-
lunma.
irfan:
kültür.
slâmî:
slâm dinine mensup, s-
lâm ile alâkal, slâma ait.
lâyk:
yakflan, yaraflr, yakflr.
lema:
parlt, parlayfl, parlama.
maddeten:
maddî olarak.
manevî:
madde dfl olan, maddî
olmayan, manaya ait.
maneviyat:
maddî olmayanlar,
manevî olan hususlar, ruha, hisse,
inanca ait fleyler.
mazhariyet:
elde etme, nail ol-
ma, kavuflma, flereflenme.
memleket:
bir devletin topra¤,
ülke, yurt, vatan, diyar.
muazzam:
çok büyük, çok iri,
koskocaman.
mucize-i manevî:
manevî muci-
ze.
muhafaza:
koruma, saklama, hf-
zetme.
muhteflem:
ihtiflaml, haflmetli,
görkemli, debdebeli, flanl, ulu,
yüce, büyük.
müdafaa:
koruma, korunma, sa-
vunma.
netice:
sonuç.
nihayet:
son derece.
nokta-i istinat:
dayanak noktas,
güvenme ve itimat noktas.
takdir:
kymet verme, ölçme, öl-
çüye vurma, de¤er biçme.
tasdik:
do¤rulu¤unu kabul etme,
do¤rulama, gerçekli¤ini kabul et-
me.
tebrik:
kutlama. u¤urlu, hayrl,
mübarek olmasn dileme.
tulû:
do¤ma, do¤ufl.
tulû:
görünme, meydana çkma.
zahiren:
görünüflte, görünüfle gö-
re, meydanda olarak.
zat:
kifli, flahs, fert.
zuhur:
görünme, meydana çk-
ma.
âlem:
insanlar, halk.
âlem-i befleriyet:
insanlk
âlemi.
atom:
atom çekirdeklerinin
parçalanmasndan meydana
gelen bomba.
basiret:
kalp gözüyle görme,
do¤ru ve ölçülü görüfl.
ehl-i iman:
inananlar, iman
sahipleri, slâm dinini kabul
edenler.
emsal:
efl, benzer.
eser:
baslma kitap.
evvel:
önce, ilk, birinci, iptida,
bafllangç.
fevk:
üst, üst taraf, yukar,
üzeri.
hakikat:
asl, esas.
hakikat:
gerçek, hayalî olma-
yan, görülen, mevcut olan, bir
fleyin asl ve esas.
hizmet:
bir u¤urda bir iflin ya-
plmas için çalflma, o ifl için
gayret gösterme, çabalama.
hizmet-i imaniye:
imana ait
hizmet, iman ve Kurân haki-
katlerinin ikna edici ve ilmî
delillerle anlafllmasna hiz-
met etme.
hüküm:
hakimiyet, hakim ol-
ma.
hükümet:
yönetim.
hüsn-i kabul:
iyi karfllamak,
güzellikle kabul etmek, be-
nimsemek.
ilân:
bir durumu basn, radyo,
televizyon, afifl vs. yoluyla
halka bildirme, herkese du-
yurma.
ilim:
bilme, bilifl, bilgi; bir fle-
yin do¤rusunu bilme.
inikâs:
yanklanma.