slâmiyete zt bir duruma getirilmek plânlar vard ve bu
plânlar maalesef tatbik sahasna konmufltu.
flte, Bediüzzaman Said Nursînin,
Risale-i Nur
la Ana-
doludaki hizmet-i imaniye ve Kurâniyesine cansiperâne
çalflan bir fedai-yi slâm olarak bafllad¤ seneler ki; ze-
min yüzünün görmedi¤i pek dehfletli bir dinsizlik devri-
nin bafllangc ve teessüs zaman idi. Bunun için, Bediüz-
zamann
Risale-i Nur
la hizmetine nazar edildi¤i vakit,
böyle dehfletli bir zaman göz önünde bulundurmak icap
eder. Zira, tarihte emsali görülmemifl bu kadar a¤r flerait
tahtnda yaplan zerre kadar hizmet, da¤ gibi bir kymet
kazanabilir; ufack bir hizmet, büyük bir de¤eri ve netice-
yi haiz olabilir. flte,
Risale-i Nur
, böyle dehfletli ve ehem-
miyetli bir zamann mahsulü ve neticesidir.
Risale-i Nur
un müellifi, yirmi befl senelik din ykcl¤-
nn hükmetti¤i dehfletli bir devrin cihad- diniye meyda-
nnn en büyük kahraman ve tâ kyamete kadar üm-
met-i Muhammediyeyi (a.s.m.) Dârüsselâma davet eden
ve befleriyete yol gösteren rehber-i ekmelidir. Ve hem,
Risale-i Nur, Kur
ân
n elmas bir klcdr ki, zaman ve ze-
min ve fiiliyat bunu kat
iyetle ispat etmifl ve gözlere gös-
termifltir.
flte öyle elîm ve feci ve dehfletli bir devri ihdas eden
dinsizlerin icraat olan pek a¤r flartlar dahilinde Bediüz-
zamann inayet-i Hakla telife muvaffak oldu¤u
Risale-i
Nur
eserleri, dinsizli¤in istilâsna karfl, yklmas gayrika-
bil olan muazzam ve muhteflem bir set teflkil etmifltir.
TARHÇE- HAYATI
| 243
B
ARLA
H
AYATI
do¤ruyu delillerle gösterme.
istilâ:
üste çkma, üstün gelme,
bir fleyin bir fley üzerine çkmas.
katiyet:
katîlik, kesinlik.
kyamet:
dünyann sonu, bütün
ölülerin dirilerek mahflerde top-
lanmas, varl¤n bozulup da¤l-
mas, kâinatn ölümünden sonra,
bütün ölülerin dirilip aya¤a kalk-
malar, mahflerde toplanmalar.
kymet:
de¤er, bir fley için tespit
edilen karfllk, paha, bedel, tutar.
mahsul:
husul bulan, hasl olan,
meydana gelen fley.
muazzam:
çok büyük, çok iri,
koskocaman,
ehemmiyetli,
önemli.
muhteflem:
ihtiflaml, haflmetli,
görkemli, debdebeli, flanl, ulu,
yüce, büyük.
muvaffak:
baflaran, baflarmfl,
baflarl.
nazar:
göz atma, bakma, bakfl.
netice:
sonuç.
plân:
bir fleyin, bir eserin düzeni,
tertibi, program.
rehber-i ekmel:
en mükemmel
rehber.
set:
mâni, perde, engel, hail.
flart:
vaziyet, hâl, durum.
flerait:
flartlar.
taht:
afla¤, alt.
tatbik:
yerine getirme, uygula-
ma.
teessüs:
kurulma, teflekkül etme,
oluflma.
telif:
kitap yazma, eser ortaya
koyma.
teflkil:
vücut verme, meydana
getirme, yapma.
ümmet-i Muhammediye:
Hz.
Muhammedin ümmeti; Hz. Mu-
hammede (a.s.m.) ba¤l olan ve
yolundan gidenler.
zemin:
yer.
zerre:
pek ufak parça, en küçük
parça, çok küçük parça.
zt:
karflt.
zira:
çünkü, ondan ki, flundan, flu
sebepten ki, onun için.
befleriyet:
beflerîlik, insanlk.
cansiperâne:
cann feda
edercesine, cann siper ede-
rek.
Dârüsselâm:
Cennet.
davet:
ça¤rma, ça¤r.
dehflet:
büyük korku hâli,
korkma, ürkme.
ehemmiyet:
pek önemli ol-
ma, de¤erlilik.
elîm:
çok dert ve keder ve-
ren, çok ac verici, ackl.
elmas:
çok de¤erli.
emsal:
efl, benzer.
eser:
baslma kitap.
fecî:
dehfletli, korkunç.
fedai-yi slâm:
slâm fedaisi,
slâm için cann esirgeme-
yen, cann vermeye hazr bu-
lunan.
fiiliyat:
fiil olarak gerçekleflti-
rilen fleyler, yaplanlar, lâfta
kalmayanlar.
gayr- kabil:
mümkün olma-
yan, imkânsz, gerçekleflmesi
mümkün olmayan.
haiz:
bir fleye sahip olma, sa-
hip, mâlik.
hizmet:
bir u¤urda bir iflin ya-
plmas için çalflma, o ifl için
gayret gösterme, çabalama.
hüküm:
hakimiyet, hakim ol-
ma.
icap:
gerekme hâli, lâzm, ge-
rekli, lüzum.
icraat:
ifller, yaplan, tatbik
edilen ifller, uygulanan fleyler.
ihdas:
yeniden bir fley yap-
ma, yeni bir fley meydana ge-
tirme, ortaya koyma.
ispat:
delil ve flahit göstere-
rek do¤ruyu ortaya koyma,