Tarihçe-i Hayat - page 238

“Türk milleti as›rlardan beri ‹slâmiyete hizmet etmifl ve
çok velîler yetifltirmifltir. Bunlar›n torunlar›na k›l›ç çekil-
mez; siz de çekmeyiniz, teflebbüsünüzden vazgeçiniz.
Millet, irflat ve tenvir edilmelidir” diye cevap gönderiyor.
Fakat, yine, hükûmet Bediüzzaman’› Garbî Anado-
lu’ya nefyediyor. Van’da ma¤aradan ç›kar›l›p Anado-
lu’ya hareket etmek üzere jandarmalarla sevk edilirken,
yollara dökülüp, “Aman Efendi Hazretleri, bizi b›rak›p
gitme. Müsaade buyur, sizi göndermeyelim. Arzu eder-
seniz Arabistan’a götürelim” diye yalvaran silâhl› grupla-
ra, ahaliye ve ileri gelen zatlara, “Ben Anadolu’ya gide-
ce¤im, onlar› istiyorum” diyerek, hepsini teskin ediyor.
Evvelâ Burdur vilâyetine askerî muhaf›zlarla nefyedili-
yor. Burdur’da zulüm ve tarassutlar alt›nda iflkenceli bir
esaret hayat› geçiriyor. Fakat, asla bofl durmuyor; on üç
ders olan
Nurun ‹lk Kap›s›
kitab›ndaki hakikatleri bir k›-
s›m ehl-i imana ders verip, gizli olarak kitap hâline geti-
riyor. Bu hikmet cevherlerinin k›ymetini takdir eden
müfltak ehl-i iman, el yaz›lar›yla bu kitab› ço¤alt›yorlar.
Nihayet, “Burada Said Nursî bofl durmuyor, dinî mu-
sahabelerde bulunuyor” diye, gizli din düflmanlar›
taraf›ndan rapor tanzim ettiriliyor. Ve burada da, “Ücra
bir köflede, mahrumiyetler, kimsesizlik ve gurbet hayat›
içinde kendi kendine ölür gider” düflüncesiyle, da¤lar
aras›nda tenha bir yer olan Isparta vilâyetine ba¤l› Barla
nahiyesine gönderilmeye karar veriliyor.
ahali:
bir memleketin yerlileri, o
memlekette oturanlar, yaflayan-
lar.
Arabistan:
Arap ülkesi, Araplar›n
yaflad›¤› yer, memleket.
askerî:
askere veya askerli¤e ait,
askere mahsus, askerle ilgili.
asla:
hiç bir vakit, olmas› imkân-
s›z.
cevher:
esas, maya, öz.
ehl-i iman:
inananlar, iman sa-
hipleri, ‹slâm dinini kabul edenler.
esaret:
esirlik, harp esirli¤i, tut-
sakl›k.
evvelâ:
birinci olarak, her fleyden
önce, ilk önce.
gurbet:
yabanc› memleket, ya-
banc› yer, vatan d›fl›, do¤up bü-
yünülen ülke, flehir, köy d›fl›nda
kalan yerler, yâd el.
hikmet:
kâinattaki ve yarat›l›flta-
ki ‹lâhî gaye.
hizmet:
bir u¤urda bir iflin yap›l-
mas› için çal›flma, o ifl için gayret
gösterme, çabalama.
hükümet:
yönetim.
irflat:
do¤ru yolu gösterme, do¤ru
yola yöneltme, gafletten uyand›r-
ma, uyarma.
iflkence:
eziyet, azap, bir kimse-
ye verilen maddî-manevî s›k›nt›,
zulüm.
jandarma:
yurt içinde iç güvenli-
¤i ve asayifli sa¤lamak gayesiyle
meydana getirilen askerî teflkilât.
k›ymet:
de¤er, bir fley için tespit
edilen karfl›l›k, paha, bedel, tutar.
238 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
B
ARLA
H
AYATI
mahrumiyet:
mahrumluk, di-
ledi¤ini, istedi¤ini elde ede-
meme, nasipsizlik, hissesizlik.
muhâf›z:
her hangi bir fleyi
korumakla vazifeli asker.
musâhabe:
sohbet etme,
sohbet, söyleflme, konuflma,
görüflme.
müsaade:
izin, icazet, ruhsat.
nahiye:
bölge, küçük yer.
nihayet:
en sonunda.
rapor:
her hangi bir iflte, bir
konuda yap›lan inceleme ve
araflt›rma sonucu, düflüncele-
ri veya gözlemleri bildiren ya-
z›.
sevk:
önüne kat›p sürme,
öne, ileri sürme, gönderme.
takdir:
bir fleyin de¤erini, k›y-
metini, lüzumunu anlama.
tanzim:
düzenleme, tertiple-
me, ›slah etme, düzeltme, iyi-
lefltirme.
tenhâ:
sessiz, bofl, ›ss›z.
tenvir:
bir fley hakk›nda bilgi
verme, bir konu hakk›nda
baflkalar›n› ayd›nlatma.
teskin:
sakin k›lma, sakinlefl-
tirme, yat›flt›rma, durdurma.
teflebbüs:
bir ifli yapmak için
harete geçme, bafllama, girifl-
me.
ücra:
çok uçta, uç yer, kenar-
da olan, sapa, tenha, sakin ve
uzak yer.
velî:
Allah’›n sevgisine, hima-
yesine kavuflmufl, ermifl kim-
seler, Allah dostu, evliya.
vilayet:
il.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, cefa,
iflkence.
1...,228,229,230,231,232,233,234,235,236,237 239,240,241,242,243,244,245,246,247,248,...1390
Powered by FlippingBook