Tarihçe-i Hayat - page 239

Bediüzzaman Said Nursî Burdur’da iken, bir gün o za-
man›n Erkân-› Harbiye-i Umumiye Reisi Mareflal Fevzi
Çakmak Burdur’a geliyor. Vali, Mareflale, “Said Nursî
hükûmete itaat etmiyor; gelenlere dinî dersler veriyor”
diye, flekvada bulunuyor. Mareflal Fevzi Çakmak, Bedi-
üzzaman’›n ne kadar dâhî ve ne kadar manevî büyük ve
müstakim bir zat oldu¤unu bildi¤i için, diyor ki
:
“Bediüzzaman’dan zarar gelmez; iliflmeyiniz, hürmet
ediniz.”
Sürgün edildi¤i bütün yerlerde Bediüzzaman aleyhin-
de cebirle, resmî kimseler vas›tas›yla, dehfletli propagan-
dalar yapt›r›larak, ehl-i iman›n Üstad Bediüzzaman’a
yaklaflmamalar› ve dinî derslerinden istifade etmemeleri
için çok menfi gayretler sarf ediliyor. Fakat, Üstad›n
imanî derslerinin nüfuz ve k›ymeti, ahali aras›nda kalp-
ten kalbe sirayet ediyor ve eserlerine olan aflk ve muhab-
bet kalpleri istilâ ediyor.
* * *
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 239
B
ARLA
H
AYATI
r›na tan›tmak, benimsetmek
amac›n› güden ve çeflitli vas›ta-
larla yap›lan faaliyet.
reis:
bir hey’et veya meclisteki
üyelerin bafl›.
resmî:
devletin olan, devlete ait,
devletle ilgili.
sarf:
harcama, masraf etme, gi-
der.
sirayet:
birinden di¤erine geçme,
bulaflma.
sürgün:
ceza olarak belli bir yerin
d›fl›nda veya belli bir yerde otur-
tulan kimse.
flekva:
flikâyet, yak›nma, hoflnut-
suzluk, memnuniyetsizlik.
üstat:
ö¤retici; muallim, ö¤ret-
men, usta, sanatkâr.
vali:
bir vilâyeti idare eden en
büyük memur.
vas›ta:
arac›l›k.
zat:
kifli, flah›s, fert.
ahali:
bir memleketin yerlile-
ri, o memlekette oturanlar,
yaflayanlar.
aleyh:
karfl›, karfl›t.
cebr:
zor, zorlama, bask› yap-
ma.
dâhî:
son derece zeki, anla-
y›fll›, uyan›k, deha sahibi.
dehflet:
büyük korku hâli,
korkma, ürkme.
ehl-i iman:
inananlar, iman
sahipleri, ‹slâm dinini kabul
edenler.
eser:
bas›lma kitap.
gayret:
çal›flma, çabalama.
hükümet:
yönetim.
hürmet:
sayg›.
imanî:
imana ait olan, imana
dair olan, imanla ilgili.
istifade:
faydalanma, yarar-
lanma, yarar sa¤lama.
istilâ:
üste ç›kma, üstün gel-
me, bir fleyin bir fley üzerine
ç›kmas›.
itaat:
boyun e¤me, uyma,
dinleme, al›nan emre göre
hareket etme.
k›ymet:
de¤er, bir fley için
tespit edilen karfl›l›k, paha,
bedel, tutar.
manevî:
madde d›fl› olan,
maddî olmayan, manaya ait.
mareflal:
en yüksek askerî
derece, mareflal.
muhabbet:
ülfet, sevgi, sev-
me, dostluk.
müstakim:
temiz, namuslu,
do¤ru, ahlâkl›, istikamet sahi-
bi.
nüfuz:
içe geçme, iflleme.
propaganda:
bir inanç, dü-
flünce, doktrin v.b. ni baflkala-
1...,229,230,231,232,233,234,235,236,237,238 240,241,242,243,244,245,246,247,248,249,...1390
Powered by FlippingBook