Tarihçe-i Hayat - page 248

etvar ve ahlâk›n da onun manas›n› neflretsin, lisan-› hâ-
lin ile de Kur
’
ân
’
› oku. O zaman, sen dünyan›n efendisi,
âlemin reisi ve insaniyetin vas›ta-i saadeti olursun.
Ey as›rlardan beri Kur
’
ân
’
›n bayraktarl›¤› vazifesiyle ci-
handa en mukaddes ve muhterem bir mevki-i muallây›
ihraz etmifl olan ecdad›n evlât ve torunlar›! Uyan›n›z!
Âlem-i ‹slâm›n fecr-i sad›k›nda gaflette bulunmak,
kat
’
iyen ak›l kar› de¤il. Yine âlem-i ‹slâm›n intibah›nda
rehber olmak, arkadafl, kardefl olmak için Kur
’
ân
’
›n ve
iman›n nuruyla münevver olarak ‹slâmiyetin terbiyesiyle
tekemmül edip, hakikî medeniyet-i insaniye ve terakki
olan medeniyet-i ‹slâmiyeye sar›lmak ve onu hâl ve ha-
rekât›nda kendine rehber eylemek lâz›md›r.
Avrupa ve Amerika
’
dan getirilen ve hakikatte yine ‹s-
lâm›n mal› olan fen ve sanat›, nur-i tevhid içinde yo¤ura-
rak, Kur
’
ân
’
›n bahfletti¤i tefekkür ve mana-i harfî naza-
r›yla, yani onun sanatkâr› ve ustas› nam›yla onlara bak-
mal› ve
“
Saadet-i ebediye ve sermediyeyi gösteren haka-
ik-› imaniye ve Kur
’
âniye mecmuas› olan Nurlara do¤ru
ileri, arfl!
”
demeli ve dedirmeliyiz.
Ey eski ça¤lar›n cihangir Asya ordular›n›n kahraman
askerlerinin torunlar› olan muhterem din kardefllerim!
Befl yüz senedir yatt›¤›n›z yeter; art›k Kur
’
ân
’
›n sabah›n-
da uyan›n›z. Yoksa, Kur
’
ân-› Kerîm
’
in güneflinden gözle-
rinizi kapatarak gaflet sahras›nda yatmakla, vahflet ve
gaflet sizi ya¤ma edip periflan edecektir. Kur
’
ân
’
›n
mecras›ndan ayr›larak, birleflmeyen su damlalar› gibi,
ahlâk:
seciye, tabiat, huy.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi, ‹slâm
dünyas›.
bahfl:
ba¤›fl, ihsan, verme. ba¤›fl-
layan, veren, affeden.
bayraktar:
bayrak tafl›yan, alem-
dar.
cihan:
dünya, kâinat, âlem.
cihangir:
dünyay›, cihan› zapt
eden.
ecdat:
dedeler, büyük babalar,
atalar.
etvar:
hâl ve hareketler, ifller,
tarzlar, tav›rlar.
evlât:
veletler, çocuklar.
fecr-i sad›k:
gerçek ayd›nl›k, sa-
baha karfl› do¤u ufkunda yay›l-
maya bafllayan beyaz ayd›nl›k.
fen:
tecrübî, ispatla meydana gel-
mifl ilimlere verilen genel ad.
gaflet:
Allah’tan uzaklafl›p nefsi-
nin arzular›na dalmak.
hakikat:
gerçek, hayalî olmayan,
görülen, mevcut olan, bir fleyin
asl› ve esas›.
hakikî:
gerçek, sahici.
harekât:
hareketler.
ihraz:
bir fley kazanma, kesp et-
me, elde etme.
iman:
inanma, inanç, itikat, tas-
dik.
insaniyet:
insanl›k, bütün insan-
lar.
kat’iyen:
hiç bir zaman, asla.
Kur’ân-› Kerîm:
Kur’ân; Hz. Mu-
hammed’e vahiyle indirilen en
son ‹lâhî kitap.
lâz›m:
gerek, gerekli, lüzumlu.
lisan-› hâl:
hâl dili, bir fleyin duru-
flu ve görünüflü ile bir mana ifade
etmesi.
mana:
anlam; bir kelime, söz, ha-
reket veya iflaretin ifade etti¤i
anlam.
mana-y› harfî:
bir fleyin kendisini
de¤il de sanatkâr›n›, ustas›n›, sa-
hibini bilip tan›tan mana.
mecmua:
dergi.
mecmua:
toplan›p biriktirilmifl,
tertip ve tanzim edilmifl fleylerin
hepsi, koleksiyon.
medeniyet-i insaniye:
insana ait
medeniyet, insanl›k medeniyeti.
medeniyet-i ‹slâmiye:
‹slâm me-
deniyeti.
mevki-i muallâ:
en yüce mevki,
yüce makam.
muhterem:
sayg› de¤er, hürmete
lây›k, aziz, sayg›n.
mukaddes:
takdis edilmifl, müba-
248 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
B
ARLA
H
AYATI
rek, ay›p ve noksanlardan
kurtulmufl, kutsal, aziz, temiz.
münevver:
nurlanm›fl, nur-
land›r›lm›fl, parlat›lm›fl, ayd›n-
lat›lm›fl.
nam:
ad, isim.
nam:
yerine, vekillik.
nazar:
düflünme, fikir, mülâ-
haza, niyet.
neflr:
da¤›tma, yayma, saç-
ma, serpme.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, parlakl›k,
ziya, ›fl›k, flule.
nur-u tevhit:
tevhit nuru, bir-
lik nuru; Allah’›n birli¤indeki
ayd›nl›k, Allah’›n birli¤ini gü-
nefl gibi gösteren nur.
rehber:
yol gösteren, k›lavuz,
delil.
reis:
bafl, baflkan, âmir, bir
toplulu¤un en üst idarecisi.
saadet-i ebediye:
zevalsiz,
sonu olmayan mutluluk, son-
suz mutluluk.
sahra:
genifl ve susuz arazi,
çöl.
tefekkür:
derin düflünme,
maksad› kavramak için zihni-
ni eflyan›n manas›n› anlama
haline yöneltme, eflyaya ait
bilgileri kalbe getirme.
tekemmül:
olgunlaflma, ke-
mâle do¤ru gitme, kemale er-
me, mükemmelleflme.
terakki:
ilerleme, geliflme.
terbiye:
iyi ahlâk, nezaket,
görgü.
vahflet:
yabanîlik, vahflilik.
vas›ta-i saadet:
saadet vas›-
tas›, mutluluk vas›tas›.
vazife:
ahlâk veya ifl icab› ya-
p›lmas› gereken ifl, görev.
1...,238,239,240,241,242,243,244,245,246,247 249,250,251,252,253,254,255,256,257,258,...1390
Powered by FlippingBook