Tarihçe-i Hayat - page 256

Üstat Bediüzzaman, Kur’ân’dan baflka hiçbir kitaba
müracaat etmeden ve telifat zaman›nda yan›nda hiçbir
kitap bulunmadan Nur Risalelerini telif etmifltir.
Merhum Mehmed Akif’in,
Do¤rudan do¤ruya Kur’ân’dan al›p ilham›,
Asr›n idrakine söyletmeliyiz ‹slâm›.
beytiyle ifade etti¤i idealini tahakkuk ettirmek, Bediüzza-
man’a müyesser olmufltur.
Risale-i Nur
’un neflir keyfiyeti de tarihte hiçbir eserde
görülmemifltir. fiöyle ki
:
Kur’ân hatt›n› muhafaza etmek hizmetiyle de muvaz-
zaf olan
Risale-i Nur
’un, muhakkak Kur’ân yaz›s›yla nefl-
redilmesi lâz›md›. Eski yaz› yasak edilmifl ve matbaalar›
kald›r›lm›flt›. Bediüzzaman’›n paras›, serveti yoktu; fakir-
di, dünya meta›yla alâkas› yoktu. Risaleleri elle yazarak
ço¤altanlar da, ancak zarurî ihtiyaçlar›n› temin ediyorlar-
d›.
Risale-i Nur
’u yazanlar karakollara götürülüyor, ifl-
kence ve eziyetler yap›l›yor, hapislere at›l›yordu. Bediüz-
zaman aleyhinde hükûmet eliyle yapt›r›lan propaganda
ve tazyiklerle her tarafa dehfletler saç›l›yor; ahali, Haz-
ret-i Üstada yaklaflmaya, ondan din, iman dersi almaya
cesareti kalmayacak derecede evhamland›r›l›yordu.
Vaktiyle de, din adamlar›n›n, hakikatperestlerin, s›rf din-
dar olduklar› için dara¤açlar›nda can vermeleri, bir kor-
ku ve y›lg›nl›k havas› meydana getirmiflti. Hüküm sür-
mekte olan efledd-i zulüm ve istibdad-› mutlak içinde,
ahali:
bir memleketin yerlileri, o
memlekette oturanlar, yaflayan-
lar.
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
aleyh:
karfl›, karfl›t.
beyit:
iki m›sradan oluflan fliir.
cesaret:
cesurluk, yi¤itlik, yürek-
lilik.
dara¤ac›:
idama mahkûm olanla-
r›n as›ld›klar› sehpa, dâr.
dehflet:
büyük korku hâli, kork-
ma, ürkme.
dindar:
dinî kaidelere hakk›yla ri-
ayet eden, dininin emirlerini yeri-
ne getiren, mütedeyyin.
eser:
bas›lma kitap.
efledd-i zulüm:
zulmün en flid-
detlisi.
eziyet:
büyük s›k›nt›, zahmet,
meflakkat.
eziyet:
incitme, s›k›nt› verme.
fakir:
muhtaç, düflkün, yoksul.
hakikatperest:
hakk› ve hakikati
seven, hakikate inanan, gerçek
taraf›n› tutan, hakikat taraftar›,
hakikat âfl›¤›; dürüst, do¤ru.
hatt:
yaz›, el yaz›s›.
Hazret-i Üstat:
Üstat Hazretleri,
Bediüzzaman Said Nursî.
hizmet:
bu flekilde yap›lan ifl, va-
zife, memuriyet.
hüküm:
hakimiyet, hakim olma.
hükümet:
devlet.
idrak:
anlay›fl, ak›l erdirme, anla-
ma, kavrama kabiliyeti.
ifade:
anlatma, anlat›m, anlat›fl.
iman:
inanma, inanç, itikat, tas-
dik.
istibdat-› mutlak:
hiç bir hak ve
hürriyeti tan›mayan tam bask›,
tam diktatörlük.
iflkence:
eziyet, azap, bir kimse-
256 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
B
ARLA
H
AYATI
ye verilen maddî-manevî s›-
k›nt›, zulüm.
keyfiyet:
bir fleyin nas›l oldu-
¤u, hâl, durum, vaziyet, hu-
sus, vas›f, nitelik, kalite, iç
yüz.
lâz›m:
gerek, gerekli, lüzum-
lu.
matbaa:
bas›m evi; kitap,
dergi, gazete v.b. fleylerin ba-
s›ld›¤› yer.
merhum:
rahmete kavufl-
mufl, ölmüfl, ölü.
meta:
mal, servet; ticarî de-
¤eri olan mal.
muhafaza:
terk etmeme, de-
¤ifltirmeme, b›rakmama.
muhakkak:
her hâlde, ne
olursa olsun.
muvazzaf:
vazifelendirilmifl,
kendisine görev verilmifl, va-
zifeli.
müracaat:
her hangi bir eser-
den yararlanma.
müyesser:
nasip olan.
neflir:
yay›m, yay›n.
neflr:
yay›m, yay›n.
propaganda:
bir inanç, dü-
flünce, doktrin v.b. ni baflkala-
r›na tan›tmak, benimsetmek
amac›n› güden ve çeflitli vas›-
talarla yap›lan faaliyet.
servet:
zenginlik, varl›k, mal,
mülk.
s›rf:
ancak, sadece, yaln›z,
salt.
tahakkuk:
gerçekleflme,
meydana gelme, olma.
tazyik:
zorlama, bask›.
temîn:
sa¤lama.
zarurî:
mecburî, zorunlu, ister
istemez, naçar.
1...,246,247,248,249,250,251,252,253,254,255 257,258,259,260,261,262,263,264,265,266,...1390
Powered by FlippingBook