flimdiki dinî inkiflafn muarz ve düflmanlar olan haricî
dinsiz cereyanlarn reisleri ve adamlar idi. Evet, Türk
milleti içerisinde meydana getirilen o dehfletli hâdisatn
iç yüzünü, tafsilâtn, istikbalin hakikatperest tarihçilerine
ve bunlar, flimdi demokrat idaredeki serbestiyetle bir de-
rece neflretmekte olan slâm-Türk muharrirlerine havale
ediyoruz. Bizim vazifemiz, yalnz ve yalnz hakaik- ima-
niye ve Kurâniye ile meflgul olmaktr. Biz, yalnz ve yal-
nz iman ve slâmiyet cereyanndayz.
Evet, o dalâlet ve zndkann en azgn devirlerinde, Be-
diüzzaman Said Nursî, daimî nezaret ve tarassut altnda
ve böyle müthifl ve pek çok a¤r flerait içerisinde idi.
Nemrutlarn, Firavunlarn, fieddatlarn ve Yezitlerin
yapamad¤ zulümlerin enva Bediüzzamana yapl-
yordu. Ve yirmi befl sene böyle devam etti. O zaman
âlem-i slâm, maddeten fakirdi ve müstevlilerin esaretin-
de bulunuyordu. Bütün gizli fesat ve dinsizlik komiteleri,
hem Türkiyede, hem âlem-i slâmda müthifl faaliyetler
yapyor ve taraftarlar onlar destekliyor ve hepsi de slâ-
miyet aleyhinde ittifak ediyorlard.
flte,
Risale-i Nur
, Asr- Saadette slâmn cihan fetih
anahtarlar hükmünde olan Bedir, Uhud muharebeleri-
nin ehemmiyeti nevinden bir kymeti ihtiva eden bir za-
mann mahsulüdür ki, vesile oldu¤u hizmet-i imaniye ve
ifasnda bulundu¤u manevî cihad- diniye, tarihte Asr-
Saadetten maada hiçbir zamanda görülmemifl bir aza-
mettedir. Eli kolu ba¤l hükmünde olan Bediüzzaman Sa-
id Nursî, öyle dehfletli bir esarette, nefiy ve inzivada telif
âlem-i slâm:
slâm âlemi, slâm
dünyas.
aleyh:
karfl, karflt.
Asr- Saadet:
Peygamberimiz Hz.
Muhammedin (a.s.m.) peygam-
ber olarak dünyada bulundu¤u
devir.
azamet:
büyüklük, ululuk, yüce-
lik.
cereyan:
fikir, sanat, siyaset ha-
reketi.
cihan:
dünya, kâinat, âlem.
daimî:
sürekli, devaml.
dalâlet:
iman ve slâmiyetten ay-
rlmak, azmak, do¤ru yoldan ay-
rlma, azma, batla yönelme.
dehflet:
büyük korku hâli, kork-
ma, ürkme.
demokrat:
demokrasi taraftar,
demokrasiden yana olan.
ehemmiyet:
pek önemli olma,
de¤erlilik.
enva:
çeflitler, türler, neviler.
esaret:
esirlik, harp esirli¤i, tut-
saklk.
faaliyet:
durmadan çok çalflma,
hareket, gayret.
fakir:
muhtaç, düflkün, yoksul.
fesat:
karflklk, nifak.
hâdisat:
yeni olan fleyler, hadise-
ler, olaylar.
hakaik- imaniye:
imana ait ha-
kikatler, imanî gerçekler.
hakikatperest:
hakk ve hakikati
seven, hakikate inanan, gerçek
tarafn tutan, hakikat taraftar,
hakikat âfl¤; dürüst, do¤ru.
hâricî:
ecnebî, yabanc.
havale:
bir ifli veya bir fleyi baflka
birine brakma, üstüne brakma,
smarlama.
hizmet-i imaniye:
imana ait hiz-
met, iman ve Kurân hakikatleri-
nin ikna edici ve ilmî delillerle an-
lafllmasna hizmet etme.
ifa:
bir ifli yapma, bir ifli gerçek-
lefltirme.
ihtiva:
içine alma, içinde bulun-
durma.
inkiflaf:
geliflme.
inziva:
bir köfleye çekilme, tek
baflna yaflama, dünya ifllerinden
vaz geçme, dünyadan el-etek
çekme.
slâmiyet:
Müslümanlk, semavî
dinlerin sonuncusu.
istikbal:
gelecek, gelecek zaman,
ati.
ittifak:
birleflme, birlik.
kymet:
de¤er, bir fley için tespit
edilen karfllk, paha, bedel, tutar.
komite:
encümen, heyet, alt ku-
rul, komisyon.
maada:
baflka, gayri, ayrca, ka-
lan, geçen, fazla, müstesna.
250 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
B
ARLA
H
AYATI
maddeten:
maddî olarak.
mahsul:
topraktan yetiflen,
ürün.
manevî:
madde dfl olan,
maddî olmayan, manaya ait.
meflgul:
ilgilenen, u¤raflan.
muarz:
muhalefet eden, kar-
fl çkan, muhalif.
muharebe:
savaflma, savafl,
cenk, harp.
muharrir:
yazan, yazar.
müstevli:
istilâ eden, ele ge-
çiren, zapteden, hükmü altna
alan.
nefiy:
sürme, sürgün etme,
cezalandrarak baflka bir yer-
de ikamet etmeye mecbur
etme; sürgün.
neflr:
yaym, yayn.
nezaret:
gözalt.
reis:
bafl, baflkan, âmir, bir
toplulu¤un en üst idarecisi.
serbestiyet:
serbestlik, rahat
ve serbest olma hâli.
flerait:
flartlar.
tafsilât:
tafsiller, açklamalar,
izahlar, etrafl olarak bildir-
meler.
taraftar:
tarafl, birinin veya
bir grubun tarafn tutan, bir
taraf destekleyen.
tarassut:
gözetme, gözleme,
gözle takip etme, dikkatle
bakma.
vazife:
dinî mükellefiyet, yü-
kümlülük.
vesile:
bir fleyle u¤raflmay
mümkün klan, yol, vasta.
zndka:
dinsizlik, inançszlk.
zulüm:
hakszlk, eziyet, cefa,
iflkence.