Risale-i Nur
, yüz otuz risalelerinde do¤rudan do¤ruya
hakikatin berrak vechesini bütün vuzuh ve çplakl¤yla
göstermifltir. Din-i hak olan slâmiyeti ve âlem-i insaniye-
tin hidayet günefli olan Kurânn mucizeli¤ini bütün
dünya efkâr muvacehesinde ve bütün fikir ve felsefe sa-
hasnda cerh edilmez katî deliller ile göstermifltir. Ve
mantkî hüccetlerle ispat etmifltir ki, yeryüzündeki bilu-
mum kemalât ve medeniyet ve terakki umdeleri, semavî
dinler ve peygamberler eliyle gelmifl; ve bilhassa slâmi-
yetin zuhuruyla, âlem-i insaniyet, slâm âleminin taht-
riyasetinde cehalet gayyasndan kurtulmufl ve kurtula-
caktr. Felsefe ve hikmetin içerisinde görünen fazilet,
menfaat-i umumiye vesaire gibi insanî esaslar ise, güne-
flin do¤masyla ondan yaylan ve aydnlanan gece âlemi-
nin nurlar gibi, Nübüvvet güneflinin tulûu befleriyetin fi-
kir ve kalplerinde akisler ve lemalar husule getirmifl ol-
masndandr. Hakikatli felsefe ve hikmetin, fen ve sana-
tn üzerinde görünen bu flklar, Kurân güneflinin ve Nü-
büvvet kandilinin âlem-i befleriyete akislerinden ve cilve-
lerinden mütevellittir.
Ey âlem-i slâm! Uyan, Kur
ân
a sarl, slâmiyete mad-
dî ve manevî bütün varl¤nla müteveccih ol.
Ve ey Kur
ân
a bin yllk tarihinin flahadetiyle hadim
olan ve slâmiyet nurunun zemin yüzünde nafliri bulunan
yüksek ecdadn evlâd! Kur
ân
a yönel ve onu anlamaya,
okumaya ve onu anlatacak onun bu zamanda bir mu
ci-
ze-i manevîsi olan Nur risalelerini mütalâa etmeye çalfl.
Lisann Kur
ân
n ayetlerini âleme duyururken, hâl ve
TARHÇE- HAYATI
| 247
B
ARLA
H
AYATI
veya dere.
hâdim:
hademe, hizmetçi, hizmet
eden, ifle yarayan.
hakikat:
gerçek, hayalî olmayan,
görülen, mevcut olan, bir fleyin
asl ve esas.
hikmet:
yüksek bilgi.
husûl:
hasl olma, meydana gel-
me, peydâ olma.
hüccet:
delil, ispat, burhan; bir id-
diânn do¤rulu¤unu ispat için
gösterilen vesika, senet.
insanî:
insana ait, insanla alâkal.
ispat:
delil ve flahit göstererek
do¤ruyu ortaya koyma, do¤ruyu
delillerle gösterme.
katî:
kesip atan, flüpheye ve te-
reddüde mahal brakmayan, ke-
sin, flüphesiz.
kemalât:
faziletler, iyilikler, ke-
maller, olgunluklar, mükemmel-
likler.
lema:
parlt, parlayfl, parlama.
lisan:
dil, anlaflma amacyla kulla-
nlan sesli iflaretler sistemi.
maddî:
maddeye ait, madde ile
alâkal, cismanî.
manevî:
ruha ve içe ait olan, ruhî.
mantkî:
akla uygun, mantk ka-
idelerine uygun, mantkl.
medeniyet:
medenîlik, flehirlilik,
uygarlk.
mucize-i manevî:
manevî muci-
ze.
muvâcehe:
ön, karfl.
mütalâa:
okuma, dikkatli okuma.
müteveccih:
teveccüh eden, bir
tarafa, bir cihete dönen, yönelen.
mütevellid:
meydana gelmifl, ile-
ri gelmifl, hasl olmufl.
naflir:
da¤tan, yayan, neflreden,
saçan, açan.
nur:
aydnlk, parlt, parlaklk, zi-
ya, flk, flule.
Nübüvvet:
nebilik, peygamber-
lik, Allahn elçili¤i, peygamberlik
hâl ve flân.
peygamber:
Allahn elçisi, Allah
tarafndan haber getirerek lâhî
emir ve yasaklar insanlara tebli¤
eden elçi, haberci, nebi, resul.
semavî:
Allah tarafndan olan, lâ-
hî.
taht- riyaset:
riyaset altnda; bir
reisin önderli¤inde, bir reisin yö-
netimi altnda.
terakki:
ilerleme, geliflme.
tulû:
do¤ma, do¤ufl.
umde:
esas alnacak fley; ilke,
prensip, rükün.
veche:
yüz, çehre, surat.
vesaire:
ve baflkalar, bunun gibi-
leri ve benzerleri, di¤erleri.
vuzuh:
vazh olma hali, açklk.
zemin:
yer.
zuhur:
görünme, meydana çk-
ma.
akis:
çarparak geri dönme,
yank.
âlem:
dünya, cihan.
âlem-i befleriyet (insaniyet):
insanlk âlemi.
âlem-i slâm:
slâm âlemi, s-
lâm dünyas.
ayet:
Kurânn her bir cümle-
si, Kurânn surelerini olufltu-
ran lâhî söz.
berrak:
nurlu, pek parlak, du-
ru, açk.
befleriyet:
beflerîlik, insanlk.
bilhassa:
her fleyden önce,
baflta, hele, en çok, hususen,
hususî olarak, özellikle, mah-
sus.
bilumum:
bütün, tamam,
hep, genel olarak.
cehalet:
bilmezlik, cahillik,
ilimden yoksun olma.
cerh:
bir iddiay, bir fikri çü-
rütme.
cilve:
tecelli, iyi flekilde orta-
ya çkma.
delil:
flahit, belge, tank.
din-i hak:
hak din, slâmiyet.
ecdat:
dedeler, büyük baba-
lar, atalar.
efkâr:
düflünceler, fikirler, gö-
rüfller.
esas:
temel.
evlât:
veletler, çocuklar.
fazilet:
kifliyi ahlakl, iyi hare-
ket etmeye yönelten manevi
kuvvet, erdem.
felsefe:
hikmet bilgisi.
fen:
tecrübî, ispatla meydana
gelmifl ilimlere verilen genel
ad.
fikir:
düflünme, düflünce.
gayya:
Cehennemde bir kuyu