Tarihçe-i Hayat - page 226

Bu mebusana hitap, namaz k›lanlara altm›fl mebus da-
ha ilâve eder. Namazgâh olan küçücük oday›, büyük bir
odaya tebdil ettirir.
Bu parça, mebuslara ve umum kumandanlara ve ule-
malara okutturulmakla, reisle fliddetli bir münakaflaya se-
bebiyet verir.
Bir gün Divan-› Riyasette, elli altm›fl mebus içinde,
karfl›l›kl› fikir teatisinde, M. Kemal Pafla, “Sizin gibi kah-
raman bir hoca bize lâz›md›r. Sizi, yüksek fikirlerinizden
istifade etmek için buraya ça¤›rd›k. Geldiniz, en evvel
namaza dair fleyleri yazd›n›z, aram›za ihtilâf verdiniz”
der.
Bu söz üzerine, Bediüzzaman, birkaç makul cevab›
verdikten sonra, fliddetle ve hiddetle iki parma¤›n› ileri
uzatarak, “Pafla, Pafla! ‹slâmiyette, imandan sonra en
yüksek hakikat namazd›r. Namaz k›lmayan haindir; ha-
inin hükmü merduttur” der. Fakat Pafla tarziye verir, ili-
flemez.
Bediüzzaman, Ankara’da bulundu¤u müddetçe, en bi-
rinci maksad› olan, fiark dârülfünununun tesisi için u¤-
raflmaktan kat’iyen geri durmad›. Bir gün mebuslar
hey’etine der:
“Bütün hayat›mda bu dârülfünunu takip ediyorum.
Sultan Reflad ve ‹ttihatç›lar, yirmi bin alt›n lira verdiler.
Siz de o kadar ilâve ediniz.”
O zaman, yüz elli bin banknot vermeye karar verdiler.
Bunun üzerine, “Bunu mebuslar imza etmelidirler” der.
banknot:
k⤛t bir lira.
Bediüzzaman:
zaman›n, ça¤›n
eflsiz güzelli¤i.
dair:
alâkal›, ilgili.
dârülfünun:
üniversite.
divan-› riyaset:
reislik, baflkanl›k
makam›.
evvel:
önce, ilk.
hain:
h›yanet eden, arkadan vu-
ran.
hain:
h›yanet eden, arkadan vu-
ran.
226 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
‹
LK
H
AYATI
hakikat:
gerçek.
heyet:
kurul, komite.
hiddet:
öfke, k›zg›nl›k.
hitap:
söz söyleme, toplulu¤a
veya birisine karfl› konuflma.
hüküm:
emir, buyruk.
ihtilâf:
ayr›l›k, bir konuda
farkl› görüfl ve düflünüfl, fikir
ayr›l›¤›.
istifade:
faydalanma, yarar-
lanma.
ittihatç›:
‹ttihat ve Terakki
Partisi mensubu.
kat’iyen:
hiç bir zaman, asla.
maksat:
gaye.
makul:
akla yak›n, akla uy-
gun, akl›n kabul edece¤i.
mebus:
milletvekili.
mebusan:
mebuslar, millet-
vekilleri.
merdut:
reddedilmifl, geri
çevrilmifl.
müddet:
süre, zaman.
münakafla:
tart›flma.
namazgâh:
namaz k›l›nan
yer.
reis:
baflkan.
sebebiyet:
sebep olma.
fiark:
do¤u yönünde yer alan
yerler, do¤u bölgeleri.
tarziye:
hatal› bir hareketten
dolay› aff›n› isteme, özür dile-
me.
teati:
karfl›l›kl› olarak al›p ver-
me, veriflme, mübadele.
tebdil:
de¤ifltirme, baflka bir
hale getirme.
tesis:
kurma, meydana getir-
me.
ulema:
âlimler, bilginler, ilim
sahipleri.
umum:
bütün.
1...,216,217,218,219,220,221,222,223,224,225 227,228,229,230,231,232,233,234,235,236,...1390
Powered by FlippingBook