8. Zaaf- dine sebep olan Avrupa medeniyeti se-
fihânesi yrtlmaya yüz tuttu¤u bir zamanda ve me-
deniyet-i Kurânn zaman- zuhuru geldi¤i bir an-
da, lâkaydâne ve ihmalkârâne müspet bir ifl görül-
mez. Menfice, tahripkârâne ifl ise; bu kadar rahne-
lere maruz kalan slâm, zaten muhtaç de¤ildir.
9. Sizin muzafferiyetinizi ve hizmetinizi takdir
eden ve sizi seven, cumhur-i müminîndir ve bilhas-
sa tabaka-i avamdr ki, sa¤lam Müslümanlardr; si-
zi ciddî sever ve tutar ve size minnettardr ve feda-
kârl¤nz takdir ederler. Ve intibaha gelmifl en ce-
sim ve müthifl bir kuvveti size takdim ederler. Siz
dahi, evamir-i Kurâniyeyi imtisal ile onlara ittisal
ve istinat etmeniz, maslahat- slâm namna za-
rurîdir. Yoksa, slâmiyetten tecerrüt eden bedbaht,
milliyetsiz, Avrupa meftunu Frenk mukallitlerini
avam- Müslimîne tercih etmek maslahat slâma
münafi oldu¤undan, âlem-i slâm nazarn baflka ta-
rafa çevirecek ve baflkasndan istimdat edecektir.
10. Bir yolda dokuz ihtimal-i helâket, tek bir ih-
timal-i necat varsa, hayatndan vaz geçmifl mecnun
bir cesur lâzm ki; o yola sülûk etsin. fiimdi, yirmi
dört saatten bir saati iflgal eden namaz gibi zaruri-
yat diniyenin imtisalinde yüzde doksan dokuz ih-
timal-i necat var; yalnz gaflet, tembellik haysi-
yetiyle, bir ihtimal zarar- dünyevî olabilir: Hâlbuki,
TARHÇE- HAYATI
| 223
LK
H
AYATI
istinat:
dayanma, güvenme.
iflgal:
meflgul etme, iflten alkoy-
ma, u¤rafltrma.
ittisal:
ulaflma, bitiflme, birleflme.
lâkaydâne:
lâkayt bir flekilde, ka-
ytszca, ilgisizlikle.
maruz:
bir fleyin etkisi ve tesiri
altnda bulunma.
maslahat:
ifl, emir, husus, madde,
keyfiyet.
maslahat- slâm:
slâmiyetin ge-
tirdi¤i barfl ve düzen.
mecnun:
çlgn, deli.
medeniyet-i sefihâne:
sefih hâl-
deki medeniyet, sefahate düflkün
medeniyet.
meftun:
tutkun, müptela, aflr
ba¤lanmfl.
menfi:
olumsuz, müspet olma-
yan.
milliyet:
din, mezhep, millet.
minnettar:
bir iyili¤e karfl min-
net duyan.
mukallit:
taklitçi, taklid eden,
baflkasna özenerek onun gibi ol-
maya çalflan.
muzafferiyet:
muzafferlik, üs-
tünlük, düflmana üstün gelme,
galibiyet.
münafi:
zt, aykr.
müspet:
olumlu.
müthifl:
flaflknlk uyandran, hay-
ret edilecek, flafllacak kadar de¤i-
flik.
nam:
ad, isim, yerine.
nazar:
bakfl, fikir.
rahne:
zarar, ziyan; gedik, yara.
sülûk:
bir yola girme, bir yol tut-
ma.
tabaka-i avam:
avam tabakas,
halktan ilmi irfan kt olanlarn ta-
bakas, halk.
tahripkârâne:
ykc flekilde.
takdim:
bir fleyi karfllksz olarak
birine verme, sunma.
takdir:
be¤enme.
tecerrüt:
soyunma, soyutlanma,
uzak olma.
zaaf- din:
din zayfl¤.
zaman- zuhur:
görünme, ortaya
çkma zaman.
zarurî:
mecburî, zorunlu, ister is-
temez.
zaruriyat- diniye:
dince yapl-
mas mecburî olan ifller.
âlem-i slâm:
slâm âlemi, s-
lâm dünyas.
avam- Müslimîn:
Müslü-
manlarn avam tabakas,
Müslümanlarn avam olanlar.
bedbaht:
bahtsz, tâlisiz, za-
vall.
bilhassa:
özellikle.
cesim:
önemli, büyük.
ciddî:
gerçek olarak, hakika-
ten.
cumhur-u müminîn:
mü-
minlerin umumu, Allaha
iman edenler.
dünyevî:
dünyaya ait.
evamir-i Kurâniye:
Kurânn
emirleri.
fedakâr:
kendini veya flahsî
menfaatlerini hiçe sayan, fe-
da eden.
feraiz:
farzlar.
Frenk:
Avrupal, Fransz.
gaflet:
dikkatsizlik, endiflesiz-
lik, Allahtan uzaklaflp nefsin
arzularna dalmak.
haysiyet:
özellik, sebep.
ihmalkârâne:
ihmal ederek,
dikkatsizce, önemsemeye-
rek.
ihtimal:
olabilirlik.
ihtimal-i helâket:
yok olma
ihtimali, yklma, zarar görme
ihtimali.
ihtimal-i necat:
kurtulufl ihti-
mali, kurtulma ihtimali.
imtisal:
emre tamamen uy-
ma, gerekeni yapma, alnan
emre boyun e¤me.
intibah:
duygularn harekete
geçmesi.
istimdat:
aman dileme, mer-
hamet ve yardmna s¤nma.