Tarihçe-i Hayat - page 223

8. Zaaf-› dine sebep olan Avrupa medeniyeti se-
fihânesi y›rt›lmaya yüz tuttu¤u bir zamanda ve me-
deniyet-i Kur’ân’›n zaman-› zuhuru geldi¤i bir an-
da, lâkaydâne ve ihmalkârâne müspet bir ifl görül-
mez. Menfice, tahripkârâne ifl ise; bu kadar rahne-
lere maruz kalan ‹slâm, zaten muhtaç de¤ildir.
9. Sizin muzafferiyetinizi ve hizmetinizi takdir
eden ve sizi seven, cumhur-i mü’minîndir ve bilhas-
sa tabaka-i avamd›r ki, sa¤lam Müslümanlard›r; si-
zi ciddî sever ve tutar ve size minnettard›r ve feda-
kârl›¤›n›z› takdir ederler. Ve intibaha gelmifl en ce-
sim ve müthifl bir kuvveti size takdim ederler. Siz
dahi, evamir-i Kur’âniyeyi imtisal ile onlara ittisal
ve istinat etmeniz, maslahat-› ‹slâm nam›na za-
rurîdir. Yoksa, ‹slâmiyetten tecerrüt eden bedbaht,
milliyetsiz, Avrupa meftunu Frenk mukallitlerini
avam-› Müslimîne tercih etmek maslahat› ‹slâma
münafi oldu¤undan, âlem-i ‹slâm nazar›n› baflka ta-
rafa çevirecek ve baflkas›ndan istimdat edecektir.
10. Bir yolda dokuz ihtimal-i helâket, tek bir ih-
timal-i necat varsa, hayat›ndan vaz geçmifl mecnun
bir cesur lâz›m ki; o yola sülûk etsin. fiimdi, yirmi
dört saatten bir saati iflgal eden namaz gibi zaruri-
yat› diniyenin imtisalinde yüzde doksan dokuz ih-
timal-i necat var; yaln›z gaflet, tembellik haysi-
yetiyle, bir ihtimal zarar-› dünyevî olabilir: Hâlbuki,
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 223
‹
LK
H
AYATI
istinat:
dayanma, güvenme.
iflgal:
meflgul etme, iflten al›koy-
ma, u¤raflt›rma.
ittisal:
ulaflma, bitiflme, birleflme.
lâkaydâne:
lâkayt bir flekilde, ka-
y›ts›zca, ilgisizlikle.
maruz:
bir fleyin etkisi ve tesiri
alt›nda bulunma.
maslahat:
ifl, emir, husus, madde,
keyfiyet.
maslahat-› ‹slâm:
‹slâmiyetin ge-
tirdi¤i bar›fl ve düzen.
mecnun:
ç›lg›n, deli.
medeniyet-i sefihâne:
sefih hâl-
deki medeniyet, sefahate düflkün
medeniyet.
meftun:
tutkun, müptela, afl›r›
ba¤lanm›fl.
menfi:
olumsuz, müspet olma-
yan.
milliyet:
din, mezhep, millet.
minnettar:
bir iyili¤e karfl› min-
net duyan.
mukallit:
taklitçi, taklid eden,
baflkas›na özenerek onun gibi ol-
maya çal›flan.
muzafferiyet:
muzafferlik, üs-
tünlük, düflmana üstün gelme,
galibiyet.
münafi:
z›t, ayk›r›.
müspet:
olumlu.
müthifl:
flaflk›nl›k uyand›ran, hay-
ret edilecek, flafl›lacak kadar de¤i-
flik.
nam:
ad, isim, yerine.
nazar:
bak›fl, fikir.
rahne:
zarar, ziyan; gedik, yara.
sülûk:
bir yola girme, bir yol tut-
ma.
tabaka-i avam:
avam tabakas›,
halktan ilmi irfan› k›t olanlar›n ta-
bakas›, halk.
tahripkârâne:
y›k›c› flekilde.
takdim:
bir fleyi karfl›l›ks›z olarak
birine verme, sunma.
takdir:
be¤enme.
tecerrüt:
soyunma, soyutlanma,
uzak olma.
zaaf-› din:
din zay›fl›¤›.
zaman-› zuhur:
görünme, ortaya
ç›kma zaman›.
zarurî:
mecburî, zorunlu, ister is-
temez.
zaruriyat-› diniye:
dince yap›l-
mas› mecburî olan ifller.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi, ‹s-
lâm dünyas›.
avam-› Müslimîn:
Müslü-
manlar›n avam tabakas›,
Müslümanlar›n avam olanlar›.
bedbaht:
bahts›z, tâli’siz, za-
vall›.
bilhassa:
özellikle.
cesim:
önemli, büyük.
ciddî:
gerçek olarak, hakika-
ten.
cumhur-u mü’minîn:
mü’-
minlerin umumu, Allah’a
iman edenler.
dünyevî:
dünyaya ait.
evamir-i Kur’âniye:
Kur’ân’›n
emirleri.
fedakâr:
kendini veya flahsî
menfaatlerini hiçe sayan, fe-
da eden.
feraiz:
farzlar.
Frenk:
Avrupal›, Frans›z.
gaflet:
dikkatsizlik, endiflesiz-
lik, Allah’tan uzaklafl›p nefsin
arzular›na dalmak.
haysiyet:
özellik, sebep.
ihmalkârâne:
ihmal ederek,
dikkatsizce, önemsemeye-
rek.
ihtimal:
olabilirlik.
ihtimal-i helâket:
yok olma
ihtimali, y›k›lma, zarar görme
ihtimali.
ihtimal-i necat:
kurtulufl ihti-
mali, kurtulma ihtimali.
imtisal:
emre tamamen uy-
ma, gerekeni yapma, al›nan
emre boyun e¤me.
intibah:
duygular›n harekete
geçmesi.
istimdat:
aman dileme, mer-
hamet ve yard›m›na s›¤›nma.
1...,213,214,215,216,217,218,219,220,221,222 224,225,226,227,228,229,230,231,232,233,...1390
Powered by FlippingBook