Tarihçe-i Hayat - page 222

6. Hasm›n›z ve ‹slâmiyet düflman› ‹ngiliz, dinde-
ki kay›ts›zl›¤›n›zdan pek fazla istifade ettiler ve edi-
yorlar. Hatta diyebilirim ki, Yunan kadar ‹slâma za-
rar veren, dinde ihmalinizden istifade eden insan-
lard›r. Maslahat-› ‹slâmiye ve selâmet-i millet nam›-
na, bu ihmali a’male tebdil etmeniz gerektir. Görü-
lüyor ki, ‹ttihatç›lar›n o kadar azim ve sebat ve fe-
dakârl›klar›yla, hatta ‹slâm›n flu intibah›na da sebep
olduklar› hâlde, bir k›sm› dinde lâubalîlik tavr›n›
gösterdikleri için, dahildeki milletten nefret ve tez-
yif gördüler. Hariçteki ‹slâmlar, dindeki ihmallerini
görmedikleri için, onlara takdir ve hürmet verdiler
ve veriyorlar.
7. Âlem-i küfür, bütün vesaitiyle ve medeniyetiy-
le, felsefesiyle, fünunuyla, misyonerleriyle âlem-i
‹slâma hücum ve maddeten uzun zamandan beri
galebe ettikleri hâlde, âlem-i ‹slâma dinen galebe
edemedi. Ve dahilî bütün firak-› dâlle-i ‹slâmiye, bi-
rer kemmiye-i kalile-i muz›rra suretinde mahkûm
kald›¤› ve ‹slâmiyet, metanetini ve salâbetini sünnet
ve cemaatle muhafaza eyledi¤i bir zamanda, lâuba-
liyâne Avrupa medeniyet-i habisesinden süzülen
bir cereyan-› bid’akârâne, sinesinde yer tutamaz.
Demek, âlem-i ‹slâm içinde mühim ve ink›lâpvari
bir ifl görmek, ‹slâmiyetin desatirine ink›yat ile ola-
bilir, baflka olamaz, hem olmam›fl; olmufl ise, ça-
buk ölüp, sönmüfl.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi, ‹slâm
dünyas›.
âlem-i küfür:
küfür dünyas›.
a’mal:
yap›lan, uygulanan fleyler.
azim:
niyetli, kesin kararl›.
cemaat:
topluluk, aralar›nda çe-
flitli ba¤lar bulunan insanlar top-
lulu¤u.
cereyan-› bid’akârâne:
dinin as-
l›nda olmayan, sonradan ihdas
edilen âdetleri dine sokuflturma-
ya çal›flarak, dine zarar verme ha-
reketi.
dâhil:
içerisi, içinde bulunulan ül-
ke.
dâhilî:
içe ait; yurt içi.
desatir:
düsturlar, kaideler.
dinen:
din bak›m›ndan, diyanet
noktas›ndan, dince.
fedakâr:
kendini veya flahsî men-
faatlerini hiçe sayan, feda eden.
felsefe:
hayat tarz›, yaflama flekli
ile ilgili düflünce.
firak-› dâlle-i ‹slâmiyet:
‹slâm
içinde ç›kan dalâlet f›rkalar›, ‹slâ-
miyetten ayr›lan gruplar.
fünun:
fenler.
galebe:
galip gelme, üstünlük.
hariç:
d›flar›.
has›m:
muhalif, karfl› taraf, düfl-
man.
hürmet:
fleref; sayg›.
ihmal:
ehemmiyet vermeme,
mühimsememe, önemsememe,
gereken ilgi ve önemi gerekti¤i
flekilde göstermeme.
ink›lâpvari:
ink›lâba benzer de¤i-
flim, ink›lâp gibi.
ink›yat:
boyun e¤me, ba¤lanma,
teslim olma.
intibah:
uyan›fl.
istifade:
faydalanma, yararlan-
ma, yarar sa¤lama.
kay›t:
endifle, telâfl, tasa, kayg›,
gaile.
kemmiye-i kalile-i muz›rra:
az
miktarda zarar veren.
222 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
‹
LK
H
AYATI
lâubalîlik:
kay›ts›zl›k, önem-
sememe, sayg›s›zca.
lâubaliyâne:
laubali bir flekil-
de; alâkas›z, sayg›s›z ve dik-
katsiz bir flekilde.
maddeten:
maddî olarak.
mahkûm:
mecbur.
maslahat-› ‹slâmiye:
‹slâmi-
yetin getirdi¤i bar›fl, düzenlik.
medeniyet:
medenîlik, flehir-
lilik, uygarl›k.
medeniyet-i habise:
pis, çir-
kin, kötü medeniyet.
metanet:
metin olma, daya-
n›kl›l›k, sa¤laml›k.
misyoner:
Hristiyanl›¤› neflre
ve tan›tmaya çal›flan kimse.
muhafaza:
koruma.
mühim:
önemli, ehemmiyet-
li.
nam:
yerine, vekillik.
salâbet:
Metanet, manevî
kuvvet, dayanma, sebat.
sebat:
kararl› olma, karar›n-
dan vazgeçmeme, azimlilik.
selâmet-i millet:
milletin se-
lâmeti, milletin kurtuluflu,
esenli¤i.
sine:
kalp, gö¤üs, bünye,
benlik.
suret:
biçim, flekil, tarz.
sünnet:
Hz. Muhammed’in
(a.s.m.) Kur’ân d›fl›nda, Müslü-
manlara örnek olan mübarek
söz, fiil ve emirleri, kabulleri
veya takrirleri.
takdir:
be¤enme, be¤endi¤ini
belirtme.
tebdil:
de¤ifltirme, dönüfltür-
me.
tezyif:
küçük düflürme.
vesait:
vas›talar, sebepler.
1...,212,213,214,215,216,217,218,219,220,221 223,224,225,226,227,228,229,230,231,232,...1390
Powered by FlippingBook