Tarihçe-i Hayat - page 225

bulunmayan ve meclis tarik›yla olmayan öyle bir
kuvvet, inflikak-› asâya sebebiyet verecektir. ‹nfli-
kak-› asâ ise,
1
Ék
©«/
ªn
L $G p
?r
Ñn
ëp
H Gƒo
ª°p
ün
à`r
YGn
h
ayetine z›t-
t›r. Zaman cemaat zaman›d›r. Cemaatin ruhu olan
flahs-› manevî daha metindir ve tenfiz-i ahkâm-›
fler’iyeye daha ziyade muktedirdir. Halife-i flahsî,
ancak ona istinat ile vezaifini deruhte edebilir. Ce-
maatin ruhu olan flahs-› manevî, e¤er müstakim ol-
sa, ziyade parlak ve kâmil olur. E¤er fena olsa, pek
çok fena olur. Ferdin iyili¤i de, fenal›¤› da mahdut-
tur; cemaatin gayr-i mahduttur. Harice karfl› kazan-
d›¤›n›z iyili¤i, dahildeki fenal›kla bozmay›n›z. Bilir-
siniz ki, ebedî düflmanlar›n›z ve z›tlar›n›z ve has›m-
lar›n›z ‹slâm›n fleairini tahrip ediyorlar. Öyle ise, za-
rurî vazifeniz, fleairi ihya ve muhafaza etmektir.
Yoksa, fluursuz olarak fluurlu düflmana yard›md›r.
fieairde tehavün, zaaf-› milliyeti gösterir. Zaaf ise,
düflman› tevkif etmez, teflci eder.
3
o
Ò°/
üs
ædG n
ºr
©p
fn
h '
‹r
ƒn
ªr
dG n
ºr
©p
f
2
@ o
?«/
cn
ƒr
dG n
ºr
©p
f n
h *G Én
æ`o
Ñ°r
ùn
M
Õì
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 225
LK
H
AYATI
muhafaza:
koruma.
muktedir:
iktidarl›, gücü yeten.
müstakim:
temiz, namuslu, do¤-
ru, ahlâkl›, istikamet sahibi.
ruh:
hayat ve canl›l›k veren fley.
sebebiyet:
sebep olma.
flahs-› manevî:
manevî flah›s,
belli bir kifli olmay›p bir cemaat-
teb meydana gelen manevî flah›s.
fleair:
Müslümanlara ait kurallar,
kaideler, bütün Müslümanlarla il-
gili meseleler ve alâmetler.
fluur:
bilinç.
fluursuz:
idraksiz, bilgisiz.
tahrip:
harap etme, y›kma, boz-
ma.
tarik:
yol.
tehavün:
mühimsememe, önem
vermeme, ehemmiyet gösterme-
me.
tenfiz-i ahkâm-› fler’iye:
dinî hü-
kümlerin yerine getirilmesi.
teflci:
cesaret verme, cesaretlen-
dirme.
tevkif:
durdurma, durdurulma.
vazife:
görev.
vezaif:
vazifeler, ifller.
Zaaf:
zay›fl›k, kuvvetsizlik.
zaaf-› milliyet:
milliyet zay›fl›¤›.
zarurî:
zorunlu.
ziyade:
çok, fazla.
1.
Allah'›n dinine ve Kur'ân'a hep birlikte s›ms›k› sar›l›n. (ÂI-i ‹mran Suresi: 103.)
2.
Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. (ÂI-i ‹mran Suresi: 173.)
3.
O ne güzel dost ve O ne güzel yard›mc›d›r. (Enfal Suresi: 40.)
cemaat:
topluluk, aralar›nda
çeflitli ba¤lar bulunan insanlar
toplulu¤u.
dâhil:
içerisi, içinde bulunulan
ülke.
deruhte:
üstüne alma, yük-
lenme, kendini vazifeli bilme.
ebedî:
sonu olmayan, daimî,
sürekli.
fena:
çirkin, kötü.
gayr-i mahdut:
hudutsuz, s›-
n›rs›z, sonsuz.
halife-i flahsî:
flah›s olarak
halife.
hariç:
d›fl memleket, yaflan›-
lan ülkenin d›fl›ndaki ülke.
has›m:
düflman, rakip.
ihya:
uyand›rma, canland›r-
ma.
inflikak-› asâ:
ihtilâf, ikilik;
birli¤in bozulmas›.
istinat:
dayanma, güvenme.
kâmil:
tam, olgun, eksiksiz,
noksans›z, mükemmel.
mahdut:
s›n›rl›, belirli.
metin:
sa¤lam ve dayan›kl›,
kavi, berk.
1...,215,216,217,218,219,220,221,222,223,224 226,227,228,229,230,231,232,233,234,235,...1390
Powered by FlippingBook