Tarihçe-i Hayat - page 203

zerrat dahi muntazam bir ordusu hükmüne geçer. Ma-
dem o kudret-i ezeliyeye istinaden hareket ediyorlar ve o
ilm-i ezelînin düsturuyla çal›fl›yorlar; elbette o eserler, o
kudrete göre vücuda gelir. Yoksa, o küçük, ehemmiyet-
siz flahsiyetlerine bakmakla, o eserler küçülmez. O kud-
rete intisap kuvvetiyle bir sinek, bir Nemrut’u gebertir;
kar›nca, Firavun’un saray›n› harap eder. Zerre gibi küçük
çam tohumu, da¤ gibi koca bir çam a¤ac›n›n yükünü
omuzunda tafl›yor. Bu hakikati çok risalelerde ispat etti-
¤imiz gibi, nas›l ki bir nefer, askerlik vesikas›yla padifla-
ha intisap noktas›nda, yüz bin defa kendi kuvvetinden
fazla, bir flah› esir etmek gibi eserlere mazhar olur; öyle
de, her fley, o kudret-i ezeliyeye intisab›yla, yüz bin defa
esbab-› tabiiyenin fevkinde mu’cizat-› sanata mazhar ola-
bilir.
Elhâs›l, her fleyin nihayet derecede hem sanatl›, hem
sühuletli vücudu gösteriyor ki, muhit bir ilim sahibi olan
bir Kadîr-i Ezelî’nin eseridir. Yoksa, yüz bin muhal için-
de, de¤il vücuda gelmek, belki imkân dairesinden ç›k›p
imtina dairesine girecek ve mümkün suretinden ç›k›p
mümteni mahiyetine girecek ve hiçbir fley vücuda gelme-
yecek, belki de vücuda gelmesi muhal olacakt›r.
‹flte bu gayet ince ve gayet kuvvetli ve gayet derin ve
gayet zahir bir bürhan ile fleytan›n muvakkat bir flakirdi
ve ehl-i dalâletin ve ehl-i felsefenin bir vekili olan nefsim
sustu. Ve, lillâhilhamd, tam imana geldi. Ve dedi ki:
Evet, bana öyle bir Hâl›k ve Rab lâz›m ki, en küçük
hat›rat-› kalbimi ve en hafî niyaz›m› bilecek; ve en gizli
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 203
‹
LK
H
AYATI
Kudret-i Ezeliye:
varl›¤›n›n evve-
li olmayan sonsuz kudret ve kuv-
vet sahibi Allah.
lillâhilhamd:
Allah’a hamd olsun
ki.
mahiyet:
bir fleyin asl›, esas›, ha-
kikati, iç yüzü, nitelik, vas›f.
mazhar olmak:
nail olmak, erifl-
mek, kavuflmak, bir fleyin ortaya
ç›kt›¤›, göründü¤ü yer.
mu’cizat-› sanat:
sanat mu’cize-
leri.
muhal:
imkâns›z, olmas› müm-
kün olmayan.
muhit:
kuflatan, saran.
muntazam:
intizaml›, düzgün,
düzenli, tertipli.
mutî:
itaat eden, boyun e¤en,
emre uyan.
muvakkat:
belirli bir zamana
mahsus, vakitli, süresiz, geçici.
mümkün:
olabilir, imkân dahilin-
de.
mümteni:
olamaz, mümkün ol-
mayan, imkâns›z.
nefer:
rütbesiz asker, er.
nefis:
kötü vas›flar›, nitelikleri
kendisinde toplayan, kötülü¤e
sevk eden, flehevî istekleri kam-
ç›lay›p hay›rl› ifllerden al›koyan
güç.
nihayet:
son.
padiflah:
büyük flah, hükümdar-
lar hükümdar›, sultan.
Rab:
besleyen, yetifltiren, verdi¤i
nimetlerle mahlûkat› ›slah ve ter-
biye eden Allah.
sanat:
bir fleyi yapmada gösteri-
len ustal›k, hüner, mârifet.
seyyarat:
gezegenler.
suret:
biçim, görünüfl, k›l›k, k›ya-
fet.
sühulet:
kolayl›k.
flah:
hükümdar.
flahsiyet:
kiflilik, belirgin özellik.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
vekil:
baflkas›n›n yerine ve ad›na
hareket eden, konuflan.
vesika:
belge.
vücut:
varl›k, beden.
zahir:
görünen, aç›k.
zerrat:
zerreler, çok küçük parça-
lar, moleküller, atomlar.
zerre:
çok küçük parça.
bürhan:
delil.
düstur:
kanun, kural.
ehemmiyet:
k›ymet, de¤er,
önem.
ehl-i dalâlet:
iman ve ‹slâmi-
yetten, do¤ru yoldan ayr›lan-
lar.
ehl-i felsefe:
felsefe ile u¤ra-
flanlar.
elhâs›l:
sonuç olarak, özetle,
k›sacas›.
esbab-› tabiiye:
tabiî sebep-
ler.
fevkinde:
üstünde.
gayet:
çok, son derece.
hakikat:
gerçek.
Hâl›k:
yoktan yaratan, her
fleyi yoktan var eden, yarat›-
c›.
icat:
vücuda getirme, yoktan
var etme.
‹lm-i Ezelî:
varl›¤›n›n evveli
olmayan sonsuz ilim sahibi
Allah.
iman:
inanma, inanç, itikat,
tasdik.
imkân:
olabilecek hâlde bu-
lunma, mümkün olma, olabi-
lirlik.
imtina:
imkâns›zl›k, olamay›fl.
intisap:
ba¤lanma, emrine
girme.
ispat:
delil ve flahit göstere-
rek do¤ruyu ortaya koyma,
do¤ruyu delillerle gösterme.
istinaden:
dayanarak, güve-
nerek.
Kadîr-i Ezelî:
her fleye gücü
yeten, varl›¤›n›n evveli olma-
yan, Allah.
kudret:
güç, kuvvet, takat, ik-
tidar.
1...,193,194,195,196,197,198,199,200,201,202 204,205,206,207,208,209,210,211,212,213,...1390
Powered by FlippingBook