Esaretten Avdetinden Sonraki stanbul Hayatna Dair
Kaleme Ald¤ Bir Parçadr
Yirmi Altnc Lemadan Onuncu Rica
Bir zaman, esaretten geldikten sonra, stanbulda, bir-
iki sene yine gaflet galebe etti. Siyaset havas, nazarm
nefsimden kaldrp afaka da¤tmfl iken, bir gün stan-
bulun Eyüp Sultan Kabristannn dereye bakan yüksek
bir yerinde oturuyordum. stanbul etrafndaki afaka bak-
tm. Birden, bakyorum, benim hususî dünyam vefat edi-
yor. Baz cihette ruh çekiliyor gibi bir hâlet-i hayaliye ba-
na geldi. Dedim: Acaba bu kabristann mezar tafllarn-
daki yazlar mdr ki, bana böyle hayal veriyor? diye na-
zarm çektim. Uza¤a de¤il, o kabristana baktm. Kalbi-
me ihtar edildi ki: Bu senin etrafndaki kabristann, yüz
stanbul, içinde vardr. Çünkü yüz defa stanbul buraya
boflalmfl. Bütün stanbul halkn buraya boflaltan bir Ha-
kîm-i Kadîrin hükmünden kurtulup müstesna kalamaz-
sn, sen de gideceksin.
Ben kabristandan çkp, bu dehfletli hayal ile Sultan
Eyüp Camiinin mahfelindeki küçük bir odaya, çok defa
girdi¤im gibi, bu defa da girdim. Düflündüm ki, ben üç
cihette misafirim. Bu menzilcikte misafir oldu¤um gibi,
stanbulda da misafirim, dünyada da misafirim. Misafir,
yolunu düflünmeli. Nasl ki bu odadan çkaca¤m, bir gün
de stanbuldan çkaca¤m, di¤er bir gün de dünyadan ç-
kaca¤m.
TARHÇE- HAYATI
| 193
LK
H
AYATI
afak:
bütün dünya, gözle gö-
rülen âlem.
avdet:
geri gelme, dönme,
dönüfl.
cihet:
yan, yön, taraf.
dair:
alâkal, ait, ilgili.
dehfletli:
korku veren, ürkü-
ten.
esaret:
esirlik, tutsaklk.
gaflet:
ihmal, dikkatsizlik.
galebe:
galip gelme, yenme.
Hakîm-i Kadîr:
sonsuz kuv-
vet ve kudret sahibi olan ve
her fleyi hikmetle yaratan, Al-
lah.
hâlet-i hayaliye:
hayalî hâl,
hayal olan durum.
hususî:
kifliye has olan, özel.
hüküm:
karar, emir.
ihtar:
hatrlatma.
kabristan:
mezarlk.
mahfel:
kapal bölme, oda.
menzil:
yer.
müstesna:
hariç, ayr.
nazar:
bakfl.
nefis:
kiflinin kendisi, flahs;
kötülü¤e sevk eden, hayrl
ifllerden alkoyan güç.
ruh:
insan ve hayvanlardaki
dirilik kayna¤, hayatn teme-
li ve sebebi olan gayr-i maddî
cevher, manevî varlk.
siyaset:
politika.
vefat:
ölüm.