stanbulu tekrar flereflendirmesi, ehl-i ilmi ve halk
çok fazla memnun ve mesrur etti. Kendisine haber veril-
meden, Meflihat dairesindeki Dârülhikmetil-slâmiye
azal¤na tayin olundu. Dârülhikmet, o zaman, Mehmed
Akif, zmirli smail Hakk, Elmall Hamdi gibi slâm âlim-
lerinden mürekkep bir slâm akademisi mahiyetinde idi.
Çok zeki, kahraman ve gayyur bir âlim olan veled-i
manevîsi ve biraderzadesi Abdurrahman (rahmetullâhi
aleyh) flöyle anlatyor:
1334 senesinde esaretten geldikten sonra, amcam, r-
zas olmadan Dârülhikmetil-slâmiyeye aza tayin edildi.
Fakat esarette çok sarslmfl oldu¤undan, bir müddet me-
zunen vazifeye gidemedi. Çok defa istifa etmek teflebbü-
sünde bulundu, fakat dostlar brakmadlar. Bunun üzeri-
ne Dârülhikmete devama bafllad. Hâline dikkat ediyor-
dum ki; zaruretten fazla kendine masraf yapmyordu.
Maifletçe neden bu kadar muktesit yaflyorsun diyenlere
cevaben, Ben sevad- azama tâbi olmak isterim. Sevad-
azam ise, bu kadar tedarik edebilir. Ben, ekalliyet-i
müsrifeye tâbi olmak istemem demifllerdir.
Dârülhikmetten ald¤ maafltan miktar- zarureti ayr-
dktan sonra, mütebakisini bana vererek, Hfz et! der-
di. Ben de, bir sene zarfndaki fazla kalmfl paralar am-
camn bana olan flefkatine, hem mal istihkâr etmesine
itimaden, haberi olmadan tamamen sarf ettim. Sonra
bana dedi ki:
TARHÇE- HAYATI
| 191
LK
H
AYATI
muktesid:
iktisatl, tutumlu, lü-
zumsuz harcamalarda bulunma-
yan.
müddet:
vakit, zaman, süre.
mürekkep:
-den oluflmufl, -den
olma.
mütebaki:
geriye kalan, artan.
rahmetullâhi aleyh:
Allahn rah-
meti onun üzerine olsun.
rza:
kendi iste¤i ile davranma, is-
tek.
sarf:
harcama, masraf etme.
sevad- azam:
ümmetin ço¤unlu-
¤u.
flefkat:
ana babann evlâdna
sevgisi gibi yürekten muhabbet
besleme.
tâbi olmak:
uymak, ba¤l olmak.
tayin:
bir ifle yerlefltirme, atama.
tedarik etmek:
elde etmek, bul-
mak, sa¤lamak.
teflebbüs:
bir ifli yapmak için ha-
rete geçme, bafllama, giriflme.
vazife:
ifl, memuriyet, görev.
veled-i manevî:
manevî evlât.
zarfndaki:
belli bir süre içindeki.
zaruret:
mecburiyet, zorunda ol-
mak, zorunluluk, gereklilik.
akademi:
bütün ilim dallarn
içine alan arafltrma kuruluflu.
âlim:
ilim ile u¤raflan, ilim
adam.
aza:
üye.
biraderzade:
kardefl çocu¤u,
ye¤en.
cevaben:
cevap olarak.
daire:
devlet ifllerini gören
kurulufllardan her biri.
defa:
kere, kez.
ehl-i ilim:
ilim ile u¤raflanlar,
âlimler.
ekalliyet-i müsrife:
israfç
aznlk, bolluk içinde yaflayan
küçük bir topluluk.
esaret:
esirlik, tutsaklk.
gayyur:
çok gayretli, çok ça-
lflkan.
hfz:
saklama, koruma.
istifa:
görevi brakma.
istihkâr:
hor görme, kymet
vermeme.
itimaden:
dayanarak, güve-
nerek.
mahiyet:
bir fleyin asl, esas,
nitelik, vasf.
maiflet:
yaflayfl, geçim.
masraf:
harcama.
mesrur:
sevinçli, flen.
meflihat:
fleyhülislâmlk, di-
yanet iflleri dairesi, dinî ilimler
dairesi.
mezunen:
izinli olarak.
miktar- zaruret:
lâzm olan
miktar.