“Bu para bize helâl de¤ildi, millet mal› idi; niçin sarf
ettin? Madem ki öyledir, ben de seni vekilharçl›ktan azil
ile kendimi nasbettim.”
Bir müddet aradan geçti... Hakaikten on iki telifat›n›
tab ettirmek kalbine geldi. Maafltan toplanan paralar›, o
telifatlar›n tab’›na verdi. Yaln›z bir-iki küçü¤ü müstesna
olmak üzere, di¤erlerini etrafa meccanen da¤›tt›. Niçin
satt›rmad›¤›n› sual ettim. Dedi ki:
“Maafltan bana kut-i lâyemut caizdir; fazlas› millet ma-
l›d›r. Bu suretle millete iade ediyorum”
Dârülhikmetteki hizmeti, hep böyle flahsî teflebbüsü
ile idi. Çünkü, orada müfltereken ifl görmek için baz›
mâniler görüyordu. Onu tan›yanlar biliyorlar ki, Bediüz-
zaman kefenini boynuna takm›fl ve ölümünü göze alm›fl-
t›r. Onun içindir ki, Dârülhikmeti’l-‹slâmiyede demir gibi
dayand›. Ecnebi tesirat›, Dârülhikmeti kendine alet ede-
medi. Yanl›fl fetvalara karfl›, pervas›zca mücadele etti. ‹s-
lâmiyete muz›r bir cereyan ortaya at›ld›¤› vakit, o cere-
yan› k›rmak için eser neflrederdi.
ì®Õ
alet etmek:
hofl olmayan bir ifle
yard›mc› veya arac› etmek.
azil:
birisini iflinden veya maka-
m›ndan ay›rma, iflinden ç›karma.
caiz:
yap›lmas›nda sak›nca olma-
yan, yap›lmas› veya yap›lmamas›
konusunda emir bulunmay›p ki-
flinin kendi iste¤ine b›rak›lan.
cereyan:
fikir, sanat, siyaset ha-
reketi.
ecnebi:
yabanc›, Müslüman ol-
mayan.
eser:
kitap.
fetva:
‹slâmda, bir mesele hak-
k›nda fleyhülislâm, müftü gibi
yetkili kimseler veya dinî mesele-
lere tam vak›f kimseler taraf›n-
dan verilen fler’î hüküm veya ka-
rar.
helâl:
Allah’›n müsaade etti¤i, din
bak›m›ndan günah olmayan fley.
hizmet:
bir u¤urda bir iflin yap›l-
mas› için çal›flma, o ifl için gayret
gösterme, çabalama.
iade:
geri gönderme, verme, geri
çevirme, geri verme, geri döndür-
me.
192 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
‹
LK
H
AYATI
kefen:
gömülmeden önce
ölünün sar›ld›¤› beyaz bez,
kefen.
kut-i lâyemut:
ölmeyecek
kadar al›nan g›da.
mâni:
engel.
meccanen:
bedava, paras›z,
ücretsiz olarak.
muz›r:
zararl›, zarar veren, za-
rara sebep olan, zarar› doku-
nan.
mücadele etmek:
çal›flmak,
çaba ve gayret göstermek.
müddet:
zaman, süre.
müstesna:
ayr›, hariç.
müfltereken:
ortaklafla, ortak
olarak.
nasp:
bir ifle, memuriyete
yerlefltirme, tayin etme.
neflir:
yay›m, yay›n.
perva:
korku.
sarf:
harcama.
sual:
sorma.
suret:
tarz, yol, gidifl.
flahsî:
flahsa ait, kifliye, kendi-
ne ait, kiflisel.
tab:
kitap basma, kitap bask›-
s›.
telifat:
telif edilen kitaplar.
tesirat:
etkiler, tesirler.
teflebbüs:
bir ifli yapmak için
harekete geçme, bafllama, gi-
riflme.
vekilharç:
mal sahibi ad›na
harcama yapmaya yetkili
olan kimse.