sırrıyla, hem namaz vaktinde âlem-i İslâm mescidinde mil-
yonlarla efradı bulunan bir cemaatin rabıta-i vahdet itiba-
rıyla ve manevî radyolar vasıtasıyla Fatiha’daki “âmin”
külliyet kesb eder, milyonlarla “âmin”ler hükmüne geçe-
bilir.
(HaşİYe)
(1)
n
Ú/
`n
ŸÉn
©r
dG u
Ün
Q ! o
ór
ªn
ër
dn
G
(2)
o
º«/
µ n
?r
G o
º«/
?n
©r
dG n
âr
fn
G n
?s
fp
G Én
æn
àr
ªs
?`n
Y Én
e s
’p
G BÉ n
æn
d n
ºr
?p
Y n
’ n
?n
fÉn
ërÑ
°o
S
@
HaşİYe:
İşte, dereceta göre bir âmî, bir çekirdek kadar bu kudsî haki-
katten hisse alsa, ruhen terakki etmiş bir kâmil insan, bir hurma ağacı
kadar hisse alır. Fakat daha terakki etmeyen bir adam, Fatiha okurken,
bu manaları kasten hatıra
(HaşİYeCİK)
getirmemeli; tâ huzura zarar olma-
sın. eğer o makama terakki etse, zaten o manalar kendilerini gösterir-
ler.
HaşİYeCİK:
Bu haşiyedeki “kasten” kelimesinin izahını üstadımızdan
sorduk. Aldığımız cevabı aynen yazıyoruz:
Üçüncü Medrese-i Yusufiyedeki
Risale-i Nur Talebeleri namına
Ceylân
“teşehhüt ve Fatiha kelimelerinin geniş ve yüksek manaları kastî de-
ğil, belki dolayısıyla meşguliyet ve huzura bir nevi gaflet veren tafsilâtı
değil, belki mücmel ve kısa manaları gafleti dağıtır, ubudiyeti ve müna-
catı parlatır görüyorum; namazın ve Fatiha ve teşehhüdün pek yüksek
kıymetlerini tam gösterir. İkinci kısmın ahirinde ‘kasten meşgul olma-
mak’tan murat ise: o manaların tafsilâtıyla bizzat iştigal, bazen namazı
unutturur, huzura belki dokunur. Yoksa, dolayısıyla ve muhtasar bir tarz-
da, büyük faydalarını hissediyorum.”
âlem-i İslâm:
İslâm âlemi, İslâm
dünyası.
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun, ka-
bul eyle!” anlamında duanın so-
nunda söylenir.
cemaat:
bütün Müslümanların
oluşturduğu topluluk.
efrat:
fertler.
hükmüne:
yerine, değerine.
itibar:
değer.
kesb:
kazanma.
külliyet:
bütünlük, umumîlik.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
mescit:
namaz kılınacak yer,
cami, ibadet edilecek yer.
rabıta-i vahdet:
birlik bağı,
birlik, beraberlik bağı.
sır:
gizli hakikat.
vasıta:
aracılık.
1.
Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a
mahsustur. (Fatiha Suresi: 2.)
2.
Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgi-
miz yoktur. Sen her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. (Bakara Suresi: 32.)
o
n
B
eŞinci
Ş
ua
| 976 | Şualar