[Zübeyir’inmahkemedeokuduğumüdafaasıgi-
bi,parlakmethiyesiinşaallahonlarıtakdirvetah-
sinesevketmişki,taaccüplekararnamedeyaz-
mışlar.]
zübeyir gündüzalp’in daktiloyla yazdığı “gençliğimiz,
hak ve hakikati öğreten malûmat ve en yüksek ahlâk is-
tiyor” adlı bir formasında, onuncu sayfada: “risale-i nur
yirminci asrın Müslümanlarını ve bütün insanları koyu fi-
kir karanlığından kurtarmak için, müellifinin kendi ihtiyâ-
rıyla değil, büyük Yaratıcımızın ihtarıyla yazılmış bir şa-
heserdir.”
on ikinci sayfada: “risale-i nur’a hizmet eden birisine
denilse: ‘risale-i nur yerine şu kitapları kopya et de,
Ford’un servetini sana vereyim.’ o, risale-i nur satırla-
rından kaleminin ucunu bile kaldırmadan şöyle cevap ve-
rir: ‘dünya servet ve saltanatının hepsini verseniz kabul
etmem.’ “
on beşinci sayfada: “dürüst fikirli yazarlara bağlılığı-
mızın derecesi yüz ise, Bediüzzaman gibi dünya ve ahire-
timize rehberlik eden büyük bir şahsiyete bir kentrilyon-
dur, sonsuzdur.”
on ikinci sayfada: “risale-i nurun şahs-ı manevîsi, as-
rın içtimaî ve ruhî ve dinî hastalıklarını teşhis etmiş ve
müzminleşmiş içtimaî illetleri tedavi edecek şekilde
kur’ân-ı Hakîm’in hakikatlerini, İlâhî bir emirle, bu za-
manda yaşayan bütün insanlara arz etmiştir.”
Şualar | 703 |
o
n
d
ördÜncÜ
Ş
ua
zan.
müzmin:
eskiyerek yerleşmiş has-
talık, süreklileşmiş, kronik.
ruhî:
ruha ait, ruhla ilgili.
sevk:
yöneltme, gönderme.
şaheser:
üstün eser, çok üstün
değerde ve güzellikteki eser.
şahs-ı manevî:
manevî şahıs, belli
bir kişi olmayıp bir cemaatte mey-
dana gelen manevî şahıs.
şahsiyet:
kişilik.
taaccüp:
şaşma, hayret etme, şa-
şakalma.
tahsin:
beğenme, güzel bulma.
takdir:
kıymet verme, beğenme.
teşhis:
tanıma, fark etme, ne ol-
duğunu anlama.
ahiret:
dünya hayatından son-
ra başlayıp ebediyen devam
edecek olan ikinci hayat.
arz:
sunma.
asır:
yüzyıl.
hakikat:
gerçek, doğru.
içtimaî:
topluluğa ait, toplumla
ilgili, toplumsal.
ihtar:
dikkat çekme, hatırlatma,
uyarı.
ihtiyar:
irade, tercih; kendi
istek ve arzularına göre hareket
etme.
İlâhî:
Allah’la ilgili, Cenab-ı Hak-
ka dair.
illet:
hastalık.
inşaallah:
“Allah izin verirse”
manasında kullanılan bir dua.
kararname:
sorgu hâkiminin
hazırladığı, suçlamaya veya
aklamaya dair resmî yazı.
Kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve
suresinde sayısız hikmet ve
faydalar bulunan Kur’ân.
malûmat:
bilgiler, bilinen şey-
ler.
methiye:
birini övmek mak-
sadıyla yazılmış yazı.
müdafaa:
savunma.
müellif:
eser telif eden, ya-