•
Dördüncü Esas
: eskişehir Mahkemesi, yüzer risa-
leleri ve mektupları dört ay tetkikten sonra, yalnız yüz yir-
mi adamdan on beş adama altışar ay ceza ve bana da yüz
risaleden yalnız bir-iki risalede on beş kelime ile bir sene
ceza verebildi. tarikatçilik ve cemiyetçilik ve şapka me-
selelerinde beraat ettirdiler. Biz dahi o cezayı çektik. on-
dan sonra kastamonu’da çok defa taharrilerde hiçbir ili-
şiğimi bulmadılar. Ve kaç sene evvel Isparta’da mahrem
ve gayr-i mahrem risale-i nur’un bütün eczaları bilâistis-
na hükûmetin eline geçti. üç ay tetkikten sonra umumu
sahiplerine iade edildi. Birkaç sene sonra, denizli ve An-
kara Mahkemelerinde bütün risaleler iki sene kaldı; tama-
men bize iade edildi.
Madem hakikat budur; beni ve risale-i nur’un şakirt-
lerini ittiham eden ve o gibi kanun namına kanunsuz ve
garazla ve hissiyatla bizi muaheze edenler, elbette bizden
evvel, hem eskişehir Mahkemesini, hem kastamonu hü-
kûmetini ve zabıtasını, hem Isparta Adliyesini, hem de-
nizli Mahkemesini, hem Ankara’nın Ağır Ceza Mahke-
mesini ittiham edip, onları varsa suçumuza tam teşrik edi-
yorlar. Çünkü, bir suçumuz olsa idi, bu üç-dört hükûmet
yakınında çok zaman tecessüsüyle görmedi veya aldırma-
dı ve iki mahkeme iki sene inceden inceye bakıp bilmedi
veya aldırmadı. Bizden ziyade onlar suçlu olurlar. Hâlbu-
ki, bizde dünyaya karışmak arzusu bulunsaydı, böyle si-
nek vızıltısı gibi değil, top güllesi gibi ses ve patlak vere-
cekti.
Şualar | 577 |
o
n
d
ördÜncÜ
Ş
ua
merakı, araştırıcılık.
teşrik:
ortak etme.
tetkik:
dikkatle araştırma, incele-
me.
umum:
bütün, hepsi.
ziyade:
çok, fazla
arzu:
bir şeye karşı duyulan
istek, heves.
beraat:
temize çıkma; bir da-
vanın neticesinde suçsuz ol-
duğu anlaşılma.
bilâistisna:
istisnasız, ayırt et-
meksizin.
cemiyetçilik:
cemiyet taraf-
tarlığı, particilik, grupçuluk.
ceza:
kanunların ihlâlinde uy-
gulanan müeyyide.
ecza:
cüz’ler, parçalar, kısım-
lar.
evvel:
önce.
garaz:
kötü kasıt, düşmanca
niyet, kin.
gayr-i mahrem:
mahrem ol-
mayan, gizli ve özel olmayan.
gülletop mermisi
hakikat:
gerçek, esas.
hissiyat:
hisler, duygular.
iade:
geri verme.
ittiham:
suç altında bulunma,
töhmetli olma, töhmet altında
olma.
kanun:
yasa.
madem:
… -den dolayı, böyle
ise.
mahkeme:
hüküm yeri. Da-
vaların görülüp hükme bağ-
landığı yer
mahrem:
herkesçe bilinme-
mesi gereken, gizli.
mesele:
ehemmiyetli, önemli
iş.
muaheze:
tenkit, itiraz, kınama,
tariz.
nam:
ad, isim.
şakirt:
talebe, öğrenci.
taharri:
arama, araştırma, in-
celeme, tahkik etme.
tarikatçilik:
tarikat taraftarlı-
ğı.
tecessüs:
iç yüzünü araştırma,
ayrıntısını öğrenme, araştırma