on İkincisi
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
916
deccalin birinci günü bir sene, ikinci günü bir ay,
üçüncü günü bir hafta, dördüncü günü bir gündür,
denilmiş. Bu, deccalin, altı ayı gündüz, altı ayı ge-
ce olan, yani bir günü bir sene olan kutb-i şimalîden
çıkacağına, hem bir senede yapılacak icraatı bir
günde yapacağına işaret edilmiş.
on Üçüncüsü
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
917
İsa’nın (
As
) deccali öldüreceği haber verilmiş.
on Dördüncüsü
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
918
deccalin mühim bir kuvveti Yahudîlerdir, decca-
le seve seve tâbi olurlar. Bu rivayetin bir parça tevi-
li rusya’da çıkmış.
on Beşincisi
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
918
rivayet-i hadiste bir kısım tafsilâtı bulunan ve
kur’ân’da icmalen bahsi geçen Ye’cüc ve Me’cüc
hakkında olup, bu hadis müteşabih olan hadisler-
den sayılmasıyla manası hem tevil, hem tabir ile bi-
lindiği ve onlar acaib-i seb’a-i âlemden olan sedd-i
Çin’e yakın, mukaddesatı, tanımayan anarşist Man-
çur ve Moğol ve bir kısım kırgız ve tatar kabileleri
olduğu bildirilmiş.
on altıncısı
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
919
İsa Aleyhisselâm, fevkalâde büyük bir minareden
daha yüksek bir azamet ve heykelde bulunan dec-
cali öldürdüğü vakit, kendisi deccale nispeten çok
acaib-i seb’a-i âlem:
dünyanın
yedi harikası.
anarşist:
hiçbir düzen ve otorite
tanımayan, karışıklık ve bozgun-
culuktan yana olan, ondan fayda
uman kimse.
azamet:
büyüklük, ululuk, yüce-
lik.
bahis:
konu.
fevkalâde:
alışılmıştan farklı, ola-
ğanüstü, normalin üstünde.
hadis:
Hz. Muhammed’e (a.s.m.)
ait söz, emir, fiil veya Hz. Pey-
gamberin onayladığı başkası-
na ait söz, iş veya davranış.
icmalen:
kısaltarak, kısaca,
özetle.
icraat:
işler, yapılan, tatbik edi-
len işler, uygulanan şeyler.
kabile:
topluluk, kavim.
kutb-i şimalî:
Kuzey Kutbu.
minare:
camilerde ezan oku-
mak için yapılmış kule şeklin-
deki yüksek yer, ezan kulesi,
minare, mi’zene.
mukaddesat:
mukaddes olan
şeyler, kutsal şeyler, müba-
rek, aziz, temiz, yüce olarak
kabul edilen şeyler.
mühim:
önemli, ehemmiyet-
li.
müteşabih:
birbirine benze-
yen, aralarında benzerlik olan;
birbirlerinden ayırt edileme-
yecek tarzda nitelik bakımın-
dan birbirine benzeyen.
nispeten:
nispet olarak, nis-
petle, kıyaslayarak, öncekine
göre, bir dereceye kadar.
rivayet:
bir haber, söz veya
olayı nakletme.
rivayet-i hadis:
hadis rivaye-
ti.
tâbi:
boyun eğen, uyan, itaat
eden, itaatte bulunan, bağla-
nan.
tabir:
ifade, söz.
tafsilât:
tafsiller, açıklamalar,
izahlar, etraflı olarak bildirme-
ler.
tevil:
yorumlama, yorum.
Yahudî:
İbranî ve İsrailî de de-
nilen, Samî kavimlerinden bir
ırk.
f
ihriST
| 1226 | Şualar