Üçüncü Kısım
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
967
namazdaki Fatiha’nın manevî emriyle ve
(1)
*G s
’p
G n
¬'
dp
G n
B ’ r
¿
n
G o
ó n
¡r
°Tn
G
hakikatinin feyziyle İkinci kı-
sım yazıldığı gibi, namaz içindeki teşehhütte dahi
(2)
$G o
? o
°Sn
Q Gk
ós
ªn
?o
s
¿
n
G o
ó n
¡r
°Tn
Gn
h
cümlesinin delâletiyle ve
manevî ihtarıyla ve sure-i Fethin ahirinde
(3)
u
?n
?r
G p
øj/
On
h …'
óo
¡r
dÉp
H o
¬n
dƒ o
°Sn
Q n
?n
°Sr
Qn
G …=/
òs
dG n
ƒ o
g
(ilâahir)
olan ve beş mu’cize-i gaybiyeyi gösteren büyük aye-
tin nuruyla üçüncü kısım yazılmıştır. Bu kısmın taf-
silâtı ve senetli hüccetleri
Zülfikar
mecmuasında ve
Arabî
Hizbü’n-Nuriye’
de mevcuttur.
Bu risale dahi, yalnız muhtasar üç işaretle, nev-i
beşerin üstad-ı Azamı (
AsM
) ve en büyük peygam-
beri (
AsM
) ve kâinatın Fahr-i Âlemi (
AsM
)
(4)
n
? n
Ó r
an
’r
G o
âr
?n
?n
N n
Én
Ÿ n
?n
’r
ƒn
d n
?n
’r
ƒn
d
hitabına mazhar ve
hakikat-i Muhammediyesi (
AsM
), sebeb-i hilkat-i
âlem olan peygamberimiz efendimizden (
AsM
) ba-
hisle yazılmıştır.
İKİNCİ MaKaM
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
987
Fatiha’nın ahirinde ehl-i hidayet ve istikamet ve
ehl-i dalâlet ve tuğyanın muvazenesine işaret eden
ve risale-i nur’un bütün muvazenelerinin menbaı
olan ayetin bir hakikatini ve sure-i nur’dan
(5)
¢p
Vr
Qn
’r
Gn
h p
äG n
ƒ'
ª°s
ùdG o
Qƒ o
f *n
G
(ilâahir) ve
Şualar | 1233 |
f
ihriST
Fatiha:
Kur’ân-ı Kerîm’in birinci
suresi.
feyiz:
bolluk, bereket, verimlilik.
hakikat:
gerçek, hayalî olmayan,
görülen, mevcut olan, bir şeyin
aslı ve esası.
hakikat-i Muhammediye:
Hz Pey-
gamberin manevî şahsiyeti, İslâ-
miyetin aslı ve esası.
hitap:
birine söz söyleme.
hüccet:
delil, ispat, bürhan; bir id-
dianın doğruluğunu ispat için gös-
terilen vesika, senet.
ihtar:
hatırlatma, bir konuda ha-
tırlatma yapma.
ilâahir:
sona kadar, sonuna ka-
dar.
istikamet:
doğruluk, dürüstlük,
doğru ve namusluca hareket, iyi
kalplilik.
kâinat:
yaratılmış olan şeylerin
tamamı, bütün âlemler, varlıklar.
mazhar:
sahip olmuş, erişmiş.
mecmua:
kitap.
menba:
kaynak, her hangi bir şe-
yin çıktığı yer.
mu’cize-i gaybiye:
gayba ait mu’ci-
ze; zamanı gelince ortaya çıkan
ve gaybî olarak haber verilen
mu’cize.
muhtasar:
ihtisar edilmiş, hülâsa
edilmiş, kısaltılmış, kısa, özet.
muvazene:
iki şeyin eşit olma hâ-
li, denklik, denge.
nev-i beşer:
insanoğlu, insan so-
yu; insanlar.
peygamber:
Allah’ın elçisi, Allah
tarafından haber getirerek İlâhî
emir ve yasakları insanlara tebliğ
eden elçi, haberci, nebi, resul.
risale:
belli bir konuda yazılmış
küçük kitap, broşür.
sebeb-i hilkat-i âlem:
âlemin ya-
ratılış sebebi.
senet:
dayanılacak şey, üzerine
dayanılan şey.
Sure-i Fetih:
Fetih Suresi; Kur’ân’ın
48. suresi. Medine’de nazil olmuş-
tur. 29 ayettir.
tafsilât:
tafsiller, açıklamalar, izah-
lar, etraflı olarak bildirmeler.
teşehhüt:
namazda her oturuşta
tahiyyat duasını okuma ve bu du-
ayı okuyacak kadar oturma.
ahir:
son; ömrün sonu.
arabî:
Arabca.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümle-
si, Kur’ân’ın surelerini oluştu-
ran İlâhî söz.
bahis:
konu.
delâlet:
alâmet, işaret, iz.
ehl-i dalâlet ve tuğyan:
sa-
pık ve azgın kimseler.
ehl-i hidayet:
hidayette ve
doğru yolda olanlar, hidayete
erişmiş kimseler.
Fahr-i Âlem:
âlemin övüncü,
âlemin kendisiyle övündüğü
Peygamberimiz (a.s.m.).
1.
Şahadet ederim ki, Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur.
2.
Ve şahadet ederim ki, Muhammed (a.s.m.) Allah’ın resulüdür.
3.
Bütün dinlere üstün kılmak üzere Resulünü hidayet ve hak din ile gönderen Odur. (Fetih
Suresi: 28.)
4.
Sen olmasaydın [yâ Muhammed], sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım. (Hadis-i kudsî: Keş-
fü’l-Hafa, 2:164; hadis no: 2123.)
5.
Allah göklerin ve yerin nurudur. (Nur Suresi: 35.)