harika bir surette hakikat tedrisi ve ilim ihdası ve
Muhyî ismine mazhariyetle ölü kalblerin dirilmesi
risale-i nur’un bir kerameti ve bizlere tahdis-i ni-
met olduğunu delilleriyle ispat ve beyan edip, husu-
sî kanaatinden tevellüt eden çok emareler ve kari-
nelerden üçüncü zikirle keramet-i Aleviyeyi tasdik
ve teshir edep, hatime verir.
otuz Birinci Mektubun otuz Birinci lem’asının
otuz bir meselesinden Birinci Meselesi:
(1)
k
án
æ°n
S n
¿ƒ o
K n
Ón
K …/
ór
©n
H n
á n
a n
Óp
ÿr
G s
¿
p
G
hadis-i şerifinin ih-
bar-ı gaybî nev’inden tarihçe musaddak beş lem’a-i
i’caziyesini beyan etmekle, lisanü’l-gayp Habib-i
rabbilâlemîn ve seyyidü’l-Mürselîn ve Fahrülâle-
mîn’in kısacık bir kelâmında beş lem’a-i i’cazı bir
mirsad-ı tefekkür olarak gösterilmekle, sair ceva-
miü’l-kelâm olan hadislere nazarı çeviren mu’ciznü-
ma bir meseledir.
n
?p
Ñ«`/
Ñn
M p
án
er
ôo
ëp
Hn
h , p
º«/
µ`n
ër
dG n
?p
fÉn
br
ôo
a u
?n
ëp
H É s
æp
e r
?s
Ñ`n
?n
Jn
h Én
æ s
`Hn
Q
n
?p
FBÉ n
ªr
°Sn
G p
án
er
ôo
ë
p
H
n
h ,»'
æ°r
ùo
ër
dG n
?p
FBÉ n
ªr
°Sn
G u
?n
ëp
Hn
h , p
?n
ôr
c
n
’r
G
o
?r
YÉn
a Én
æn
?p
dÉn
N Én
j Én
æs
`Hn
Q Én
j Én
æn
¡'
dp
G Én
j p
Qƒt
ædG p
án
dÉn
°Sp
Q u
?n
ë
p
H
n
h ,p
ºn
¶r
Yn
’r
G
n
Ú/
en
ôr
cn
’r
G n
?n
ôr
cn
G Én
j n
?p
en
ôn
µp
H n
?p
ƒr
Øn
©p
H o
?«/
?n
j Én
ªn
c És
æn
Y
(2)
Ú/
e'
G @ n
Ú/
ªp
MGs
ôdG n
ºn
Mr
Qn
G Én
jn
h
Hafız Ali
(rahmetullâhi aleyhi rahmeten vâsiaten)
Şualar | 1243 |
f
ihriST
ihda:
doğru yola götürme, iman
ve İslâmiyet yolunu gösterme, hi-
dayete eriştirme.
ilim:
bilme, biliş, bilgi; bir şeyin
doğrusunu bilme.
ispat:
delil ve şahit göstererek
doğruyu ortaya koyma, doğruyu
delillerle gösterme.
kanaat:
görüş, fikir.
karine:
karışık veya belirsiz bir
şeyin anlaşılmasına, çözülmesine
yarayan hâl, ipucu.
kelâm:
söz, lâfız, lâkırdı.
keramet:
Allah’ın velî kullarında
görülen olağanüstü hâller veya
tabiatüstü hâdiseler.
keramet-i aleviye:
Hz. Ali’ye ait
keramet, olağanüstü, fevkalâde
hâl.
lem’a-i i’caz:
acze düşüren parıltı,
mu’cizelik parıltısı.
mazhariyet:
sahip olma.
mirsad-ı tefekkür:
tefekkür gö-
zetmesi, tefekküre sebep olan gö-
zetme.
mu’ciznüma:
mu’cize derecesin-
de bir iş ortaya koyan.
Muhyî:
ölüleri dirilten, hayat ve-
ren Allah.
musaddak:
tastik edilmiş, tasdik
olunmuş, doğrulanmış, gerçekliği
kabul edilmiş, tasdikle.
nazar:
göz atma, bakma, bakış.
nevi:
türlü, çeşit.
rahmetullâhi aleyh:
Allah’ın rah-
meti onun üzerine olsun.
sair:
diğer, başka, gayri, öteki.
suret:
şekil, biçim.
tahdis-i nimet:
İlâhî nimeti şük-
rederek anlatma, Cenab-ı Hakka
karşı şükrünü eda etme ve teşek-
kür etme maksadıyla nail olduğu
nimeti anma, onunla sevincini ve
şükrünü bildirme, verilen nimeti
izhar etme.
tasdik:
doğruluğunu kabul etme,
doğrulama, gerçekliğini kabul et-
me.
tedris:
okutma, öğretme, ders ver-
me.
teshir:
cezbetme, kendine bağla-
ma.
tevellüt:
doğma, doğum.
zikir:
anma, anılma, adını anma,
hatıra getirme, iyilikle anma.
beyan:
anlatma, açık söyle-
me, bildirme, izah.
cevamiü’l-kelâm:
pek çok ma-
nayı ifade eden sözleri içinde
toplayan söz.
delil:
kanıt.
emare:
alâmet, nişan, eser,
ipucu, belirti, karine.
hadis:
Hz. Muhammed’e (a.s.m.)
ait söz, emir, fiil veya Hz. Pey-
gamberin onayladığı başkası-
na ait söz, iş veya davranış.
hadis-i şerif:
Peygamberimiz-
den aktarılan sözlerin genel
adı.
hakikat:
gerçek.
hatime:
son, nihayet, bitiş.
hususî:
özel, şahsi.
ihbar-ı gaybî:
gayba ait ha-
ber, geçmiş veya gelecek za-
mana ait haber.
1.
Hilâfet benden sonra otuz senedir. (Müsned, 5:220, 221, 273; EbuDavud, Sünnet: 8; Tirmizî,
Fiten: 48.)
2.
Allah’ım! Furkan-ı Hakîm’inin hakkı için ve Habib-i Ekrem’inin hürmetine, Esma-i Hüsnanın
hakkı için ve İsm-i Azamının hürmetine ve Risale-i Nur’un hakkı için kabul buyur. Ey İlâhı-
mız, ey Rabbimiz ve ey Hâlıkımız! Aff-ı şahanene ve lütf-i keremine yakışır şekilde bizleri
bağışla, ey Ekreme’l-Ekremîn ve ey Erhamerrahimîn. Âmin.