Şualar - page 1249

vefat haberini burada aldı. Abdülmecid’i en çok sarsan olayların başında kuşkusuz, Bediüzzaman’ın
ebedî istirahatgâhında bile rahat bırakılmaması gelir. Vefatından birkaç ay geçtikten sonra, kendisine
zorla imzalattırılan bir yazıya dayanılarak Bediüzzaman’ın kabri açıldı ve naaşı bir gece Urfa’daki me-
zarından alındı. Abdülmecid’in, gözleri bağlı bir şekilde içinde bulunduğu bir uçakla taşınan naaş,
bilinmeyen bir yere götürülerek defnedildi. Bediüzzaman’ı hayatta iken rahat bırakmayanlar, vefatın-
dan sonra da rahat bırakmamışlardı. Bediüzzaman son buluşmalarında kardeşine, kendisinden yedi yıl
sonra öleceğini söylemişti. Nitekim de öyle oldu. 11 Haziran 1967 Cuma günü vefat etti.
aBDÜlVEHHaB-ı Şa’raNî (1491-1566):
Şafii mezhebinin ünlü alimlerindendir. Mısır’da yetişmiş ve
burada hizmet etmiştir. Asıl adı Abdülvehhab’tır. Şa’ranî unvanıyla tanınıp meşhur olmuştur. Sünnet-i
seniyyenin yaşanması ve yaşatılması üzerinde titizlikle durmuştur. Risale-i Nur’da, velilerle ilgili anla-
tılan bazı olağanüstü hallerin inkâr edilmemesi üzerinde durulurken, yapılan izahatta ismi
zikredilmektedir. Künyesi Ebül Mevahib Abdülvehhab bin Ahmed bin Ali bin Ahmed bin Muhammed
bin Musa şeklindedir.
Abdülvehhab, 1491 yılında Mısır’ın Kalkaşend kasabasında doğdu. Babası eğitimine önem vererek
küçük yaşlarda ilim tahsiline yolladı. Erken yaşlarda Kur’ân-ı Kerim’i ezberledi ve hafız oldu. Sekiz
yaşından itibaren de düzenli olarak namazlarını kılmaya ve ibadetinin üzerinde titizlikle durmaya
başladı. Aldığı vazifenin üzerinde titizlikle duran, en ince teferruatına kadar inen ve mükemmel
şekilde yapmaya çalışan birisi olarak dikkatleri üzerine çekti. Çalışkanlığı ile hocalarının dikkat ve
ilgisine mazhar oldu. İlim meclislerine devam eden Abdülvehhab muhtelif hocalardan dersler aldı.
Hocalarının ders olarak okuttuğu kitapları ezberledi. Hadis ve Fıkıh dalında edindiği birikim ile
zamanının önemli alimleri arasında yer aldı. Daha sonraki dönemde yazdığı Tabakat adlı eserinin
sonuna, ilminden istifade ettiği büyük şahsiyetlerin tamamının isimlerini ilave etti. Bu hareketiyle bir
bakıma hocalarına karşı vefakârlığını gösterdi. Abdülvehhab, geçimini sağlamak amacıyla dokumacılık
işinde çalıştı. Kendini tam manasıyla yetiştirmek için hoca ve üstadlarına tam bir inançla ve sadakatla
bağlandı. Nefsiyle mücadele ederken, bu duygunun istemediklerini yaparak terbiye etme yolunu
seçti. Yalnız kaldığı zamanlarının büyük ekseriyetini ibadetle geçirdi. Haramlardan kaçındı ve takva
üzere yaşamaya dikkat etti. Yiyecek bir şey bulamadığı zamanlarda bile durumunu hiç kimseye
sezdirmedi ve kimseden bir şey istemedi. İdarecilere karşı mesafeli duran Abdülvehhab, bu konudaki
görüş ve tavrını, “vali konaklarının, sultan ve adamlarının evlerinin gölgesinden dahi geçmem, yolumu
değiştiririm” demek suretiyle net bir şekilde ortaya koydu. Cenab-ı Hakkın emir ve yasaklarına
samimi bir şekilde uyduktan sonra, yaptığı ibadetlerden büyük lezzet almaya başladığını belirtti.
Abdülvehhab, kendisi bizzat örnek bir şekilde davrandığı gibi müntesiplerine de, öğrendiklerini
başkalarına aktarma konusunda büyük gayret sarf etmelerini tembihledi. Sevimliliği, huyunun
güzelliği, doğruluğu, heyecanlı bir karaktere sahip olması, üstün insani özellikleri ve
müsamahakârlığından dolayı çok derin etkiler bıraktı. Şöhreti geniş bir alana yayıldı. Şöhretinin
yayılmasında, önemli sayıda ve herkesin anlayabileceği tarzda yazdığı eserlerinin de büyük etkisi
oldu. Henüz hayatta iken telif ettiği eserleri geniş bir alana yayıldı ve çok sayıda baskısı yapıldı.
Peygamber Efendimizin (
ASM
) sözleri ve sünnetine uymanın ehemmiyeti üzerinde duran Şa’ranî;
sünnet ve hadis-i şeriflerin Kur’ân-ı Kerim’i açıkladığını, mezhep imamlarının sünneti, din alimlerinin
de mezhep imamlarının sözlerini açıkladıklarını belirtti. Sünnetin ehemmiyeti üzerinde dururken;
temizlik, namazın kaç rekat kılınacağı, rükû ve secdenin nasıl olması gerektiği, bayram ve cenaze
namazlarının nasıl kılınacağı, zekâtın ölçüsü gibi konuların en güzel şekilde Peygamber Efendimiz
tarafından icra edildiğini, aksi takdirde tüm bunları hiçbir âlimin sadece Kur’ân-ı Kerim’e bakarak
çıkaramayacağını belirtti. Farzların seferde kaç rekat kılınacağını Kur’ân-ı Kerim’de bulamadıklarını
söyleyenlere, Hazreti Ömer’in (
RA
) şu cevabını hatırlattı: “Cenab-ı Hak, bize Muhammed Aleyhisselâmı
Şualar | 1249 |
Ş
ahıS
B
ilgileri
1...,1239,1240,1241,1242,1243,1244,1245,1246,1247,1248 1250,1251,1252,1253,1254,1255,1256,1257,1258,1259,...1581
Powered by FlippingBook