BuHarî:
Muhammed bin İsmail Buhari (ö. 256/m. 870). Camiü’s-Sahih (Sahih-i Buhari) adlı büyük
eseriyle tanınmış muhaddis İmam-ı Buhari 13 Şevval 194’te (20 Temmuz 810) Buhara’da doğdu. Cu’fi
nisbesiyle de anılan Buhari on yaşına doğru Bikandi, Müsnedi gibi Buharalı muhaddislerden hadis öğ-
renmeye başladı. On altı yaşına kadar İbnü’l-Mübarek ve Veki’ bin Cerrah’ın kitaplarını tamamen
ezberleyen Buhari, annesi ve kardeşiyle gittiği hac yolculuğundan dönmeyerek Mekke’de Hallad bin
Yahya ve Humeydi gibi alimlerden hadis tahsil etti. İlim merkezlerini bir bir dolaşan, Bağdat’a sekiz
kere giden Buhari, orada Ahmed bin Hanbel ile görüşerek ondan istifade etti. Ebu Asım en-Nebil, En-
sari, Mekki bin İbrahim, Kuteybe bin Said gibi değişik yerlerdeki alimlerden hadis dinleyen Buhari, 1080
kadar muhaddisten hadis yazdı. Buhari’nin tanınmış talebeleri arasında İmam Müslim, Tırmizi, Ebu Ha-
tim, Er Razi gibi alimler bulunmaktadır. Eserleri: Camiü’s-Sahih; Tarihü’l-Kebir; Tarihü’l-Evsaf;
Tarihü’s-Sağir; Kitabü’d-Duafai’s-Sağir; Kitabül-Küna; Tevarih ve’l-Ensab; Ebedü’l-Müfred; Halku Ef’ail’l-
İbad; Ref’u’l-Yedeyn-fi’s-Salat; Kitabü’l-Kıraati-Halfe’l-İmam.
BurHaN:
Tam ismi Burhan Çakın’dır. Isparta Nur Talebelerinden olan Burhan yine bir Nur Talebesi
olan Süleyman Rüştü’nün kardeşidir. Burhan Bediüzzaman Hazretleriyle birlikte Afyon hapsinde bera-
ber bulunan talebelerinden bir tanesidir. Bediüzzaman Hazretleri Afyon Mahkemesinden önce zorlu
Afyon hapsinde sıkılan talebelerinden bazılarına işaret ederek onları çıkaracağını söylemiş ve gerçek-
ten de mahkeme sonunda içinde Burhan’ın da bulunduğu bu talebelerin tamamı tahliye edilmiştir.
Bediüzzaman Hazretleri Emirdağ Lâhikasındaki bir mektupta Burhan’ın çocuklarıyla birlikte Risale-i
Nur’un hizmetinde bulunmalarını ve neşrine çalışmalarını tebrik eder ve onların Nurların birer kıymetli
kahramanları olduğunu belirterek, “Allah onları çoluk ve çocuklarıyla birlikte dünyada ve ahirette me-
sut etsin” şeklinde duada bulunur.
- C -
CaFEr-İ SaDıK (669-765):
Risale-i Nur’da, “manevî Mehdî” (Mektubat, s. 100.), “eimme-i âlişan”
(Lem’alar s. 26.) ifadeleriyle kendisinden söz edilen, Hazreti Ali ve Hazreti Ebubekir gibi mübarek bir
nesepten gelen Cafer-i Sadık, “on iki imam” olarak kabul edilen silsilenin altıncısıdır. Babası Muham-
med Bakır olup, Hazreti Ali’nin torunu olan Zeynelabidin’in oğludur. Annesi Ümmü Ferve de Hazreti
Ebubekir’in (ra) torunu Kasım bin Muhammed’in kızıdır. Oğlu İsmail’den ötürü Ebu İsmail künyesi ile
anılmakla beraber, İsmail’in kendisinden evvel vefat etmesinden dolayı daha çok Ebu Abdullah ve Ebu
Musa lakaplarıyla anıldı. Künyesi; Ebu Abdullah Cafer bin Muhammed Bakır bin Ali Zeynelabidin şeklin-
dedir. 669 yılında Medine’de doğan Cafer, ilk eğitimini dedesi Zeynelabidin ile babası Muhammed
Bakır’dan aldı. Büyük bir alim olan Muhammed Bakır 19 yıl gibi uzun süre imamet görevinde bulundu.
İmamet; namaz kıldırmadaki imamlık anlamına geldiği gibi, müminlerin emiri, halife anlamına da gel-
mektedir. Muhammed Bakır ve kendisinden sonra aynı vazifeyi sürdüren Cafer-i Sadık geniş bir kesim
tarafından, müminlerin halifesi olarak kabul görmüşlerdir. Ancak, buradaki mana idari mekanizmadan
farklı ve sadece dini manadaki emirlik mahiyetindedir. Cafer-i Sadık 765 yılında Medine’de Hakkın rah-
metine kavuştu. Şiilerin iddialarına göre Abbasi halifesi Ebu Cafer el-Mansur tarafından zehirletilerek
vefatına sebebiyet verildi. Naaşı Cennetül Baki’de babası ve dedesinin yanına defnedildi. Vehhabiler
tarafından mezarı tahrip edilene kadar ziyaretgâh olarak kullanıldı. Vefatından sonra Şia iki büyük ko-
la ayrıldı. Oğullarından İsmail adına müsteniden “İsmailiye” ve Mûsa Kazım’ı imam olarak kabul eden
“İsnaaşeriyye”. Ayrıca Caferiler de kendilerini ona dayandırırlar.
CEBraİl (CİBrİl) (aS):
Dört büyük melekten, Cibril, Cibril-i Emin, Ruhü’l-Emin, Ruhü’l-Kudüs isimle-
riyle de bilinen vahiy meleği. Allah tarafından peygamberlere vahiy götürmekle vazifeli melek.
Şualar | 1255 |
Ş
ahıS
B
ilgileri