ve gayenin üssülesası, Hâlık-ı zülcemal’i bilmek ve
ona ubudiyet edip, muhabbet etmek olduğunu be-
yanla, yakin-i imanîyi sarsan iki vartayı dört Mese-
le içinde izah eder.
Birinci Vartanın Birinci Meselesi
: nefiy ve ispat
mesailini, ikincisi imanın mahiyeti ile küfrün mahi-
yetini ve itikadat-ı küfriyenin iki kısım olduğunu ve
ikincisinin de iki kısım olduğunu ve bu ikinci kısmın
da nefiy meselesinin iki kısma ayrıldığını, pek ince-
liklerle ve çok güzelliklerle ikna eder bir surette izah
eder.
İkinci Vartanın Birinci Meselesi
: Azamet-i kibriya
ve nihayetsizlik cihetiyle gelen cehil ve gurur içinde-
ki dalâletin gayr-i makuliyetini ve imandaki makuli-
yeti; hem Azamet-i kibriya’nın imanda hadsiz mer-
tebeler bulunmasına sebep, hem bir vesile-i ihticap
olduğunu; ikinci meselesi, imanî mesailin fevkalâde
azametini çok kolay kabul ettiren bürhanları zikre-
der.
BİrİNCİ MaKaM
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
173
(1)
o
™r
Ñ°s
ùdG o
äG n
ƒ'
ª°s
ùdG o
¬n
d o
í` u
Ñ° n
ù o
J
(ilâahir) ayet-i kübranın
Arabca olarak tefsiri olup, İkinci Makamın mertebe-
lerinin nihayetlerine kısmen derç edilmiş olmakla
müstakil yazılmamıştır.
İKİNCİ MaKaM
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
173
İki Bab’a ayrılan otuz üç mertebedir.
Şualar | 1195 |
f
ihriST
imanî:
imana ait olan, imana dair
olan, imanla ilgili.
ispat:
delil ve şahit göstererek
doğruyu ortaya koyma, doğruyu
delillerle gösterme.
izah:
açıkça ortaya koyma, açık-
lama yapma, bir konuyu ayrıntı-
larıyla ortaya koyma, eksiksiz an-
latma.
kısmen:
kısmî olarak, bütün de-
ğil, bir kısım, bir bölüm olarak ve-
ya bazı bakımdan, bazı yönden.
küfür:
Allah’ın varlığına, birliğine
inanmama, Ona yakışmayacak sı-
fatlar yükleme.
mahiyet:
bir şeyin aslı, esası, ha-
kikati, iç yüzü, bir şeyi tayin eden
aslî unsur, neden ibaret olduğu,
nitelik.
makam:
bölüm.
makuliyet:
makullük, akla uygun-
luk, akla uygun olan şeyin hâli.
mertebe:
derece, basamak.
mesail:
meseleler.
muhabbet:
ülfet, sevgi, sevme,
dostluk.
müstakil:
başlı başına, kendi ba-
şına, kendi kendine, ayrıca, ba-
ğımsız.
nefiy:
inkâr etme.
nihayet:
son.
suret:
şekil, biçim.
tefsir:
açıklama, tamamen açıkla-
ma, izah.
ubudiyet:
kulluk, kölelik, itaat,
bağlılık, samimiyet.
varta:
içinden çıkılması güç iş.
yakin-i imaniye:
şüphesiz, sağ-
lam iman; imanın kesin ve sağ-
lam bilgiye dayanması.
zikir:
bildirme, bildirilme.
ayet-i kübra:
en büyük ayet,
en büyük delil.
azamet:
büyüklük, ululuk, yü-
celik.
azamet-i kibriya:
haşmetin,
azametin, celâlin büyüklüğü.
bab:
kısım, bölüm, bahis.
beyan:
anlatma, açık söyle-
me, bildirme, izah.
bürhan:
delil, ispat, tanık, hüc-
cet.
cehil:
bilgisizlik, cehalet, ca-
hillik.
cihet:
yan, yön, taraf.
dalâlet:
iman ve İslâmiyetten
ayrılmak, azmak, doğru yol-
dan ayrılma, azma, batıla yö-
nelme.
derç:
yerleştirme.
fevkalâde:
çok güzel, çok iyi,
çok üstün.
gaye:
maksat, meram, hedef.
gayr-i makul:
akıl işi olma-
yan, aklın kabul etmediği, ak-
la uymayan.
gurur:
kendini yüksek ve de-
ğerli tutma hissi.
had:
sınır, son.
ikna:
bir kanaati, fikri, düşün-
ceyi kabul ettirme, inanması-
nı sağlama, inandırma, inan-
dırılma.
ilâahir:
sona kadar, sonuna
kadar.
iman:
inanma, inanç, itikat,
tasdik.
1.
Yedi gök ve içindekiler Onu tesbih eder… (İsra Suresi: 44.)