YİRMİBİRİNCİAYETVEYAAYETLER:
(2)
m
º«/
?n
à°r
ùo
e m
•Gn
öp
U '
‹p
G o
¬j'
ón
gn
h
(1)
@
m
º«/
?n
à°r
ùo
e m
•Gn
ôp
°U '
‹p
G =
»
u
Hn
Q »/
æj'
ón
g»/
æs
fp
G r
?o
b
sekiz-dokuz ayetlerde
sırat-ı müstakim’
e nazarı çeviriyor-
lar. Ve bu doğru, istikametli yolu bulmak için, daima
kur’ân’ın nurundan, her asırda o asrın zulmetlerini dağı-
tacak ve istikamet yolunu tenvir edecek, kur’ân’dan ge-
len nurlar olmakla ve bu dehşetli ve fırtınalı asırda o doğ-
ru yolu şaşırtmayacak bir surette gösteren başta şimdilik
Risaletü’n-Nur
tezahür ettiğinden, hem bu “
sırat-ı müsta-
kim
” kelimesinin makam-ı cifrîsi –
tenvin
¿
sayılmak cihe-
tiyle– bin eder. Medde olmazsa, dokuz yüz doksan dokuz
ederek, yalnız bir veya iki farkla
(HaşİYe)
Risaletü’n-Nur
ade-
di olan dokuz yüz doksan sekize tevafukla, sekiz dokuz
ayetlerde “sırat-ı müstakim” kelimeleri bu mezkûr iki ayet
gibi risaletü’n-nur’u sırat-ı müstakimin efradına hususî
idhal edip remzen ona baktırır ve istikametine işaret eder.
eğer
m
•Gn
ôp
°U
’daki
tenvin
sayılmazsa,
o
Qƒt
ædn
G
’daki şeddeli
¿
bir
¿
sayılır, yine tevafuk eder.
Hem nasıl ki bu ayet risalei’n-nur’a ismiyle bakıyor;
öyle de, onun istihzarat zamanına da bakar. Çünkü,
(3)
m
º«/
?n
à°r
ùo
e m
•Gn
ôp
°U '
‹p
G y
»
u
`Hn
Q /
Ê'
ón
g
’in makam-ı cifrîsi bin üç yüz
Şualar | 1095 |
B
irinci
Ş
ua
harfi iki defa okutan işaret.
sırat-ı müstakim:
hak yol, Allah’ın
gösterdiği hidayet yolu.
suret:
biçim, şekil, tarz.
tenvin:
Arabca bir kelimenin so-
nunu nun gibi okutmak üzere ko-
nulan işaret; kelimenin sonuna iki
üstün (en), iki esre.
tenvir:
nurlandırma, aydınlatma,
ışıklandırma.
tevafuk:
uygunluk; belli sıra, ölçü
ve münasebetler içerisinde birbi-
rine denk gelme.
tezahür:
zuhur etme, ortaya çık-
ma, meydana çıkma, belirme, gö-
rünme.
zulmet:
karanlık.
asır:
yüzyıl.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümle-
si.
cihet:
yön.
dehşetli:
ürkütücü, korkunç.
efrat:
fertler.
haşiye:
dipnot.
hususî:
özel.
idhal:
dâhil etme, içine alma,
sokma.
istihzarat:
hazırlıklar.
istikamet:
doğruluk; inanç,
düşünce, niyet, tutum ve dav-
ranışta Allah’ın rızasına uygun
olarak doğru yol üzere olma.
makam-ı cifrî:
cifre ait ma-
kam, cifir hesabına göre ulaşı-
lan netice, sayı değeri.
medde:
med işareti, Kur’ân-ı
Kerîm’de üzerine konduğu elifi
uzatarak okutan işaret.
mezkûr:
zikredilen, adı geçen,
anılan.
nazar:
bakış, dikkat.
nur:
aydınlık, parıltı, ışık.
remzen:
remiz ile, işaret ede-
rek, işaretle.
şedde:
Arabca ve Farsçada iki
defa okunması gereken bir
harfin üzerine konulan ve o
1.
De ki: Elbette Rabbim beni dosdoğru bir yola eriştirdi. (En’am Suresi: 161.)
2.
Allah da onu dosdoğru bir yola iletti. (Nahl Suresi: 121.)
3.
Rabbim beni dosdoğru bir yola eriştirdi. (En’am Suresi: 161.)
HaşİYe:
Yani risaleti’n-nur’un mertebesi ikinci ve üçüncüde olduğuna
işarettir. Vahiy değil ve olamaz, belki ilham ve istihraçtır.