risale-i nur Müellifinin tedrisiyle istihzarat-ı nuriyede bu-
lunduğu en hararetli tarihi olan bin üç yüz on altı adedi-
ne tam tamına tevafuk eder.
DOKUZUNCUAYET:Hem el-Bakara suresi’nde,
hem lokman suresi’nde
(1)
?'
? r
Ko
ƒr
dG p
In
hr
ôo
©dr
Ép
H n
?n
°ùr
ªn
à°r
SG p
ón
?n
a
cümlesidir. Yani, “
Allah’a iman eden, hiç kopmayacak
bir zincir-i nuraniye yapışır, temessük eder
.” risale-i nur
ise, iman-ı billâhın kur’ânî bürhanlarından bu zamanda
en nuranîsi ve en kuvvetlisi olduğu tahakkuk ettiğinden,
bu
(2)
»'
? r
Ko
ƒr
dG p
In
hr
ôo
©dr
Ép
H
külliyetinde hususî dâhil olduğuna te-
yiden, makam-ı cifrîsi bin üç yüz kırk yedi ederek risale-
tü’n-nur intişarının fevkalâde parlaması tarihine tam ta-
mına tevafukla bakar. Ve bu on dördüncü asırda
kur’ân’ın i’caz-ı manevîsinden neş’et eden bir urvetü’l-
vüska ve zulümattan nura çıkaracak bir vesile-i nuraniye
risalei’n-nur olduğunu remzen bildirir.
ONUNCUAYET:(3)
o
ABÉ°n
ûn
j r
øn
e n
án
ªr
µ
p
?r
G p
?JrD
ƒo
j
ONBİRİNCİAYET:(4)
r
ºp
¡«
u
cn
õo
jn
h n
án
ªr
µp
?r
Gn
h n
ÜÉn
à`p
µr
dG o
ºo
¡o
ª u
?n
©o
jn
h
ONİKİNCİAYET:(5)
n
án
ªr
µp
?r
Gn
h n
ÜÉn
à`p
µ r
dG o
ºo
µo
ª u
?n
©o
jn
h r
ºo
µ«
u
cn
õo
jn
h
ayetleridir. Meal-i icmalleri der ki: “
Kur’ân hikmet-i kud-
siyeyi size bildiriyor, sizi manevî kirlerden temizlendiri-
yor
.” Bu üç ayetin küllî ve umumî manalarında
Risalei’n-
Nur
kastî bir surette dâhil olduğuna iki kuvvetli emare var.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
bürhan:
delil, ispat, hüccet.
dâhil:
girme, içinde olma.
emare:
alâmet, belirti, nişan.
hararet:
ateşlilik, coşkunluk, he-
yecanlılık.
haşiye:
dipnot.
hikmet:
hakîmlik; yüksek bilgi, kâ-
inattaki ve yaratılıştaki gayeleri
araştırma.
hikmet-i kudsiye:
kusursuz ve
eksiksiz hikmet.
i’caz-ı manevî:
manen mu’cize
oluş.
ilham:
belli bilgi vasıtalarına baş-
vurmadan Allah tarafından insa-
nın kalbine veya zihnine indirilen
mana.
iman-ı billâh:
Allah’a inanma, Al-
lah’ı, onun kâinatta tecelli eden
bütün sıfat ve isimleriyle beraber
kabul ederek Ona inanma.
inkâr:
Allah’ın varlığına, birliğine
inanmama, kabul ve tasdik etme-
me.
intişar:
yayılma, yaygınlaşma,
neşrolunma.
istihraç:
bir şeyden bir şey çıkar-
ma, sonuç çıkarma, mana çıkar-
ma.
istihzarat-ı Nuriye:
Risale-i Nur
hizmetinin başlangıç, hazırlık dev-
resi.
isyan:
başkaldırma, itaatsizlik.
kastî:
kastederek, isteyerek, bile
bile yapılan.
küllî:
umumî, genel, bütün olan.
külliyet:
bütünlük, umumîlik.
Kur’ânî:
Kur’ân’a uygun, Kur’ân’a
ait.
makam-ı cifrî:
cifre ait makam,
cifir hesabına göre ulaşılan netice,
sayı değeri.
manevî:
manaya ait, maddî olma-
yan.
meal-i icmalî:
kısaca anlam, özet
olarak anlam.
mertebe:
derece, basamak.
müellif:
eser telif eden, yazan.
neş’et:
meydana gelme, oluşma,
çıkma.
nuranî:
nurlu, ışıklı, parlak, mü-
nevver.
rab:
besleyen, yetiştiren, verdiği
nimetlerle mahlûkatı ıslah ve ter-
biye eden Allah.
remzen:
remiz ile, işaret ederek,
işaretle.
suret:
biçim, şekil, tarz.
tahakkuk:
gerçekleşme, delil ile
ispat edilme, kesinleşme.
tedris:
okutma, ders verme.
temessük:
yapışma, sarılma,
sıkıca tutunma.
tevafuk:
uygunluk; belli sıra,
ölçü ve münasebetler içerisin-
de birbirine denk gelme.
teyiden:
tasdik ederek, kuv-
vetlendirerek.
urvetü’l-vüska:
kopmaz ve
sağlam kulp; Müslümanlık.
vahiy:
Cenab-ı Hakkın dilediği
hükümleri, sırları ve hakikat-
leri peygamberlere bildirmesi.
vesile-i nuraniye:
nurlu va-
sıta, sebep.
zincir-i nuranî:
nurlu zincir.
zulümat:
karanlıklar.
1.
Bakara Suresi: 256; Lokman Suresi: 22.
2.
Hiç kopmayacak bir zincir-i nuranî. (Bakara Suresi: 256; Lokman Suresi: 22.)
3.
Allah hikmeti dilediğine verir... (Bakara Suresi: 269.)
4.
Onlara Kitabını öğretecek, kâinatın yaratılış sırlarını ve gayesini bildirecek ve onları inkâr
ve isyan kirlerinden temizleyecek. (Bakara Suresi: 129.)
5.
Sizi inkâr ve günah kirlerinden temizler, size Kur’ân’ı, kâinatın gayesini ve sırlarını öğretir.
(Bakara Suresi: 151.)
B
irinci
Ş
ua
| 1086 | Şualar