(1)
r
ºp
¡p
gGn
ƒr
an
Ép
H $G n
Qƒo
f GoD
ƒp
Ør
£o
j r
¿n
G n
¿ho
ój/
ôo
j
gibi ayetlerin bahsin-
de Birinci Şuada yedi sekiz âyâtın ehemmiyetle göster-
dikleri bin üç yüz on altı ve yedi tarihi –ki, kur’ân’a karşı
olan suikastın mebdeidir–
(2)
Gƒo
?n
°T n
øj/
òs
dG És
en
Én
a
cifirce aynı ta-
rihi gösteriyor. eğer şeddeli
?
, iki
?
sayılsa bin üç yüz elli
yedi, eğer şeddeli
?
, iki
?
sayılsa bin üç yüz kırk yedi ki,
bu asrın tağiyâne faaliyet tarihidir. Her iki şeddeli ikişer
sayılsa bin üç yüz seksen yedi ki,
(3)
*G s
’p
G n
Ör
«n
¨r
dG o
ºn
?r
©n
j n
’
deh-
şetli bir cereyanın müntehası tarihi olmak ihtimali var.
(4)
l
?«/
¡n
°Tn
h l
Ò/
an
R Én
¡«/
a r
ºo
¡n
d p
QÉ s
ædG?p
Øn
a
ise bin üç yüz altmış bir,
eğer
p
QÉs
ædG?p
Øn
a
’daki okunmayan
i
sayılmazsa bin üç yüz
elli bir tarihini, eğer şeddeli
¿
, asıl itibarıyla bir
?
, bir
¿
sayılsa yine bin üç yüz otuz bir tarihini ve Harb-i Umumî
afetinin feryadüfizar içindeki yangınını göstererek cehen-
nem ateşinde zefir ve şehık eden ehl-i şekavetin azabını
haber verip, ehl-i imanı fitnelere düşüren şakilerin hem
dünyada, hem ahirette cezalarına işaret eder. Aynen öy-
le de, bu asra da zahiren bakan, esrarlı olan sure-i
(5)
p
êho
ô o
Ñr
dG p
äGn
P p
ABÉ n
ª s
°ùdGn
h
’den şu ayetin
afet:
belâ, musibet, büyük felâ-
ket.
ahiret:
dünya hayatından sonra
başlayıp ebediyen devam edecek
olan ikinci hayat.
asır:
yüzyıl.
asr:
yüzyıl.
âyât:
Kur’ân ayetleri.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
azap:
günahlara karşı kabirde ve
ahirette çekilecek ceza.
cereyan:
akım, fikir, sanat veya
siyaset hareketi.
ceza:
karşılık, azap.
cifir:
harflere verilen sayı kıymeti
ile geleceğe veya geçen hâdisele-
re, ibarelerden tarih veya isme da-
ir işaretler çıkarmak ilmî.
dehşetli:
ürkütücü, korkunç.
ehemmiyet:
önem, değer, kıymet.
ehl-i iman:
inananlar, iman sahip-
leri.
ehl-i şekavet:
İslâmiyetin yasak-
ladığı kötülükleri ve rezaletleri iş-
leyen kimse.
esrar:
sırlar, gizli hakikatler.
feryad ü fizar:
yüksek sesle bağı-
rıp haykırmak, imdat istemek.
fitne:
karışıklık, bozgunculuk, az-
gınlık.
Harb-i umumî:
genel harp, dün-
ya savaşı.
ihtimal:
olabilirlik.
itibar:
değer.
mebde:
başlangıç.
münteha:
bitiş, sona erme.
suikast:
kötü kasıt, kötü ni-
yet; kötü kasıtla iş yapma, tu-
zak kurma.
şaki:
Allah’ın rızasından ve ahi-
ret mutluluğundan yoksun
kimse.
şedde:
Arabca ve Farsçada iki
defa okunması gereken bir
harfin üzerine konulan ve o
harfi iki defa okutan işaret.
şehık:
nefesi çekerken ses
verme, hıçkırık.
tağiyâne:
azgın olan kimse gi-
bi, asi olarak.
zahiren:
görünüşte.
zefir:
nefes verme, soluğu dı-
şarı verme.
1.
Allah’ın nurunu üflemekle söndürmek isterler. (Tevbe Suresi: 32.)
2.
Şakilere gelince… (Hûd Suresi: 106.)
3.
Gaybı Allah’tan başka kimse bilemez.
4.
[Şakilere gelince] Cehennem ateşinde eşeğin anırması gibi nefes alıp verirler. (Hûd Suresi:
106.)
5.
Yemin olsun burçlarla dolu gökyüzüne. (Büruc Suresi: 1.)
B
irinci
Ş
ua
| 1082 | Şualar