•
Üçüncü Nokta:
resaili’n-nur baştan başa ism-i Ha-
kîm ve rahîm’in mazharı olduğundan bu üç ayetin ahir-
leri ism-i Hakîm ile ve gelecek yirmi beşinci dahi rah-
man ve rahîm ile bağlamaları münasebet-i maneviyeyi
cidden kuvvetlendiriyor. İşte bu kuvvetli münasebet-i ma-
neviyeye binaen deriz ki:
(1)
p
ÜÉn
à`p
µ`r
dG o
?j/
õr
æn
J
cümlesinin sa-
rih bir manası Asr-ı saadette vahiy suretiyle kitab-ı Mü-
bin’in nüzulü olduğu gibi, mana-i işarîsiyle de, her asırda
o kitab-ı Mübin’in mertebe-i arşiyesinden ve mu’cize-i
maneviyesinden feyiz ve ilham tarikıyla onun gizli haki-
katleri ve hakikatlerinin bürhanları iniyor, nüzul ediyor
diyerek şu asırda bir şakirdini ve bir lem’asını cenah-ı hi-
mayetine ve daire-i harimine bir hususî iltifat ile alıyor.
•
Dördüncü Nokta:
İşte bu risalede mezkûr otuz üç
ayet-i meşhurenin bilittifak, tekellüfsüz, manaca ve cifir-
ce resaili’n-nur’un başına parmak basmaları ve başta
Ayeti’n-nur on parmakla ona işaret etmesi, eskiden beri
ulema ortasında ve edipler mabeyninde meşhur bir düs-
tur ve hakikatli bir medar-ı istihracat ve hatta hususî ta-
rihlerde ve mezar taşlarında ediplerin istimal ettikleri ma-
ruf bir kanun-i ilmî iledir. eğer o kanuna tasannu karış-
mazsa, işaret-i gaybiye olabilir. eğer sun’î ve kastî yapıl-
sa, yalnız bir letafet, bir zerafet, bir cezalet olur.
evet, edipler hususî ve şahsî tarihlerde onun taklidini
yapmakla kelâmlarını güzelleştirdikleri; hem cifir ilminin
en esaslı bir kaidesi ve mühim bir anahtarı olan makam-ı
ebcedî ile işaret ise, her cihetle ayn-ı şuur ve nefs-i ilim
ahir:
son.
asr-ı Saadet:
saadet, mutluluk as-
rı; Peygamberimiz (a.s.m) ve Dört
Halifenin yaşadığı devire verilen
ad.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
ayet-i meşhure:
meşhur ayet.
ayn-ı şuur:
tam şuurluluk.
bilittifak:
ittifakla, beraberce, el
birliğiyle.
binaen:
-den dolayı, bu sebepten.
bürhan:
delil, ispat, hüccet.
cenah-ı himayet:
koruma yönü,
himayet tarafı.
cezalet:
güzel anlatım.
cidden:
ciddî olarak, gerçek ola-
rak.
cifir:
harflere verilen sayı kıymeti
ile geleceğe veya geçen hâdisele-
re, ibarelerden tarih veya isme da-
ir işaretler çıkarmak ilmî.
cihet:
yön.
daire-i harim:
mahrem, hususî
daire.
düstur:
kanun, kural, esas, pren-
sip.
feyiz:
bolluk, bereket; ihsan, ba-
ğış.
ilham:
belli bilgi vasıtalarına baş-
vurmadan Allah tarafından insa-
nın kalbine veya zihnine indirilen
mana.
iltifat:
ilgi gösterme.
işaret-i gaybiye:
gaypla ilgili işa-
ret; Hz. Peygamber, müçtehit
imamlar tarafından gayba ait ve-
rilen haberler, işaret yolu ile yapı-
lan açıklamalar.
ism-i Hakîm:
Hakîm ismi; Cenab-ı
Hakkın hikmetle, faydaları takip
ederek iş gören manasındaki is-
mi.
ism-i rahîm:
bütün mahlûkatı
sonsuz rahmet ve merhameti ile
kuşatan anlamında Cenab-ı Hak-
kın bir ismi.
istimal:
kullanma.
kaide:
kural, esas, düstur.
kanun:
kaide, kural.
kanun-i ilmî:
ilmî kanun, ilme uy-
gun kaide.
kastî:
bile bile yapılan.
Kitab-ı Mübin:
Kur’ân-ı Kerîm.
lem’a:
parıltı.
letafet:
lâtiflik, hoşluk, incelik.
mabeyn:
ara.
makam-ı ebcedî:
ebcetle ilgili ma-
kam, ebcedî mana, ebcedî hesap.
mana-i işarî:
yazı ve işaretlerle
ifade edilen mana.
maruf:
herkesçe bilinen.
mazhar:
nail olma, şereflenme,
İlahî tecellilerin göründüğü yer ol-
ma.
medar-ı istihracat:
çıkışlar, bir
şeyden bir şeyi çıkarma sebe-
bi.
mertebe-i arşiye:
Kur’ân’ın in-
diği Allah’ın yüce katı.
meşhur:
şöhretli, herkesin bil-
diği, yaygınlık kazanmış.
mezkûr:
zikredilen, adı geçen,
anılan.
mu’cize-i maneviye:
manevi-
yatla ilgili mu’cize.
münasebet-i maneviye:
ma-
nevî münasebet, yakınlık, irti-
bat.
nefs-i ilim:
ilmin tâ kendisi.
nüzul:
Kur’ân’ın vahiy yoluyla
Hz. Muhammed’e indirilmesi.
rahîm:
sonsuz merhamet sa-
hibi olan Allah.
rahman:
sonsuz merhamet
sahibi ve şefkatle bütün var-
lıkları rızıklandıran Allah.
şahsî:
şahsa, kişiye ait.
şakirt:
talebe, öğrenci.
sarih:
açık, âşikar.
sun’î:
yapmacık, uydurma,
sahte.
suret:
biçim, tarz.
tarik:
yol.
tasannu:
yapmacık.
tekellüf:
gösteriş, yapmacık,
sahte tavır.
vahiy:
Cenab-ı Hakkın dilediği
hükümleri, sırları ve hakikat-
leri peygamberlere bildirmesi.
zerafet:
incelik, zariflik.
1.
Bu Kur’ân, indirilmiştir. (Zümer Suresi: 1.)
B
irinci
Ş
ua
| 1102 | Şualar