Sözler - page 569

•
Dördüncüsü
: Nev-i hayvanat›n nebatata derece-i afl-
ka vas›l olan fliddet-i ihtiyac›n› nebatat›n güzel yüzlerine
karfl› mübarek bafllar› üstünde beyan etmektir.
•
Beflincisi
: Malikü’l-Mülk-ü Zülcelâl-i Velcemal-i Velik-
ram’›n bârgâh-› merhametine en lâtif bir tesbihi, en lâtif
bir flevk içinde, gül gibi en lâtif bir yüzde takdim etmek-
tir.
‹flte, flu befl gayeler gibi baflka manalar da vard›r. fiu
manalar ve flu gayeler, bülbülün Hak Sübhanehü ve Te-
âlâ’n›n hesab›na etti¤i amelin gayesidir. Bülbül kendi di-
liyle konuflur. Biz flu manalar› onun hazin sözlerinden
fehmediyoruz. Melâike ve ruhaniyat›n fehmettikleri gibi
kendisi kendi na¤amat›n›n manas›n› tamamen bilmese
de fehmimize zarar vermez. “Dinleyen söyleyenden da-
ha iyi anlar” meflhurdur. Hem, bülbül flu gayeleri tafsilâ-
t›yla bilmemesinden, olmamas›na delâlet etmiyor. Lâ-
akal, saat gibi sana evkat›n› bildirir; kendisi bilmiyor ne
yap›yor. Bilmemesi senin bildi¤ine zarar vermez.
Amma o bülbülün cüz’î maafl› ise, o tebessüm eden ve
gülen güzel gül çiçeklerinin müflahedesiyle ald›¤› zevk ve
onlarla muhavere ve konuflmak ve dertlerini dökmekle
ald›¤› telezzüzdür. Demek onun na¤amat-› hazinesi, hay-
vanî teellümattan gelen teflekkiyat de¤il, belki atâyâ-i
Rahmaniyeden gelen bir teflekküratt›r.
Bülbüle nahli, fahli, ankebut ve nemli; yani ar› ve va-
s›ta-i nesil erkek hayvan ve örümcek ve kar›nca ve he-
vam ve küçük hayvanlar›n bülbüllerini k›yas et. Her biri-
nin amellerinin bülbül gibi çok gayeleri var. Onlar için de
SÖZLER | 569
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
lâakal:
en az.
lâtif:
hofl, güzel.
Malikü’l-Mülk-ü Zülcelâl-i Velik-
ram:
sonsuz büyüklük, haflmet,
güzellik, ikram ve bütün mülkün
gerçek sahibi olan Allah.
mana:
anlam.
melâike:
melekler.
meflhur:
tan›nm›fl.
muhavere:
konuflma.
mübarek:
mutlu, kutlu.
müflahede:
seyretme.
na¤amat:
güzel ses.
na¤amat-› hazine:
üzüntü veren
na¤meler, sesler.
nahl:
bal ar›s›.
nebatat:
bitkiler.
neml:
kar›nca.
nev-i hayvanat:
hayvan çeflitleri.
ruhaniyat:
maddî cisim tafl›ma-
yan varl›klar—melek, cin gibi.
flevk:
keyif, nefle sevinç.
fliddet-i ihtiyaç:
afl›r› derecede
gereksinim duyma.
tafsilât:
aç›klamalar, etrafl› bilgi-
ler.
takdim:
sunma.
tebessüm:
hafifçe gülme; gülüm-
seme.
teellümat:
teellümler, elemler.
telezzüz:
lezzetlenme.
tesbih:
Cenab-› Hakk› flan›na lâ-
y›k ifadelerle anma.
teflekkiyat:
teflekkiler, flikâyetler.
teflekkürat:
memnuniyet ve flü-
kür ifade etmeler.
vas›l:
ulaflan, kavuflan.
vas›ta-i nesil:
üreme arac›.
amel:
fiil, ifl.
ankebut:
örümcek.
atâyâ-i Rahmaniye:
Cenab-›
Hakk›n ba¤›fl ve ihsanlar›, he-
diyeleri.
bârgâh-› merhamet:
yüce di-
van, merhamet dilenecek yü-
ce huzur.
beyan:
anlatma.
cüz’î:
az.
delâlet:
alâmet, iflaret.
derece-i aflk:
aflk derecesi.
evkat:
vakitler.
fahl:
hayvanlar›n erkek cins-
lerinin ortak ad›.
fehim:
anlama.
gaye:
maksat.
Hak Sübhanehü ve Teâlâ:
hakk›n ta kendisi, her türlü
kusur ve eksiklikten uzak ve
yüce olan Allah.
hazin:
hüzün veren, ac›kl›.
hevam:
böcekler, haflereler.
k›yas:
karfl›laflt›rma.
1...,559,560,561,562,563,564,565,566,567,568 570,571,572,573,574,575,576,577,578,579,...1482
Powered by FlippingBook