Dördüncüsü
: Nev-i hayvanatn nebatata derece-i afl-
ka vasl olan fliddet-i ihtiyacn nebatatn güzel yüzlerine
karfl mübarek bafllar üstünde beyan etmektir.
Beflincisi
: Malikül-Mülk-ü Zülcelâl-i Velcemal-i Velik-
ramn bârgâh- merhametine en lâtif bir tesbihi, en lâtif
bir flevk içinde, gül gibi en lâtif bir yüzde takdim etmek-
tir.
flte, flu befl gayeler gibi baflka manalar da vardr. fiu
manalar ve flu gayeler, bülbülün Hak Sübhanehü ve Te-
âlânn hesabna etti¤i amelin gayesidir. Bülbül kendi di-
liyle konuflur. Biz flu manalar onun hazin sözlerinden
fehmediyoruz. Melâike ve ruhaniyatn fehmettikleri gibi
kendisi kendi na¤amatnn manasn tamamen bilmese
de fehmimize zarar vermez. Dinleyen söyleyenden da-
ha iyi anlar meflhurdur. Hem, bülbül flu gayeleri tafsilâ-
tyla bilmemesinden, olmamasna delâlet etmiyor. Lâ-
akal, saat gibi sana evkatn bildirir; kendisi bilmiyor ne
yapyor. Bilmemesi senin bildi¤ine zarar vermez.
Amma o bülbülün cüzî maafl ise, o tebessüm eden ve
gülen güzel gül çiçeklerinin müflahedesiyle ald¤ zevk ve
onlarla muhavere ve konuflmak ve dertlerini dökmekle
ald¤ telezzüzdür. Demek onun na¤amat- hazinesi, hay-
vanî teellümattan gelen teflekkiyat de¤il, belki atâyâ-i
Rahmaniyeden gelen bir teflekkürattr.
Bülbüle nahli, fahli, ankebut ve nemli; yani ar ve va-
sta-i nesil erkek hayvan ve örümcek ve karnca ve he-
vam ve küçük hayvanlarn bülbüllerini kyas et. Her biri-
nin amellerinin bülbül gibi çok gayeleri var. Onlar için de
SÖZLER | 569
Y
RM
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
lâakal:
en az.
lâtif:
hofl, güzel.
Malikül-Mülk-ü Zülcelâl-i Velik-
ram:
sonsuz büyüklük, haflmet,
güzellik, ikram ve bütün mülkün
gerçek sahibi olan Allah.
mana:
anlam.
melâike:
melekler.
meflhur:
tannmfl.
muhavere:
konuflma.
mübarek:
mutlu, kutlu.
müflahede:
seyretme.
na¤amat:
güzel ses.
na¤amat- hazine:
üzüntü veren
na¤meler, sesler.
nahl:
bal ars.
nebatat:
bitkiler.
neml:
karnca.
nev-i hayvanat:
hayvan çeflitleri.
ruhaniyat:
maddî cisim taflma-
yan varlklarmelek, cin gibi.
flevk:
keyif, nefle sevinç.
fliddet-i ihtiyaç:
aflr derecede
gereksinim duyma.
tafsilât:
açklamalar, etrafl bilgi-
ler.
takdim:
sunma.
tebessüm:
hafifçe gülme; gülüm-
seme.
teellümat:
teellümler, elemler.
telezzüz:
lezzetlenme.
tesbih:
Cenab- Hakk flanna lâ-
yk ifadelerle anma.
teflekkiyat:
teflekkiler, flikâyetler.
teflekkürat:
memnuniyet ve flü-
kür ifade etmeler.
vasl:
ulaflan, kavuflan.
vasta-i nesil:
üreme arac.
amel:
fiil, ifl.
ankebut:
örümcek.
atâyâ-i Rahmaniye:
Cenab-
Hakkn ba¤fl ve ihsanlar, he-
diyeleri.
bârgâh- merhamet:
yüce di-
van, merhamet dilenecek yü-
ce huzur.
beyan:
anlatma.
cüzî:
az.
delâlet:
alâmet, iflaret.
derece-i aflk:
aflk derecesi.
evkat:
vakitler.
fahl:
hayvanlarn erkek cins-
lerinin ortak ad.
fehim:
anlama.
gaye:
maksat.
Hak Sübhanehü ve Teâlâ:
hakkn ta kendisi, her türlü
kusur ve eksiklikten uzak ve
yüce olan Allah.
hazin:
hüzün veren, ackl.
hevam:
böcekler, haflereler.
kyas:
karfllafltrma.