Sözler - page 567

Yani, rûy-i zemin umumî bir mezraad›r; içindeki bütün
hayvanat›n taifelerine Hâl›k-› Zülcelâl’in emriyle, izniyle,
hesab›yla, havl ve kudretiyle bir melek-i müekkel nezaret
eder. Ondan daha küçük her bir nevi hayvanata mahsus,
bir nevi çobanl›k edecek bir melâike-i müekkel var.
Hem de, rûy-i zemin bir tarlad›r; umum nebatat onun
içinde ekilir. Umumuna Cenab-› Hakk›n nam›yla, kuvve-
tiyle nezaret edecek müekkel bir melek vard›r. Ondan
daha afla¤›, bir melek bir taife-i mahsusaya nezaret et-
mekle Cenab-› Hakka ibadet ve tesbih eden melekler
var. Rezzak›yet arfl›n›n hamelesinden olan Hazret-i Mi-
kâil Aleyhisselâm flunlar›n en büyük naz›rlar›d›r.
Meleklerin çoban ve çiftçiler mesabesinde olanlar›n›n
insanlara müflabehetleri yoktur. Çünkü, onlar›n nezaret-
leri s›rf Cenab-› Hakk›n hesab›ylad›r ve Onun nam›yla ve
kuvvetiyle ve emriyledir. Belki nezaretleri, yaln›z rububi-
yetin tecelliyat›n›, memur oldu¤u nevide müflahede et-
mek ve kudret ve rahmetin cilvelerini o nevide mütalâa
etmek ve evamir-i ‹lâhiyeyi o nev’e bir nevi ilham etmek
ve o nev’in ef’al-i ihtiyariyesini bir nevi tanzim etmekten
ibarettir. Ve bilhassa zeminin tarlas›ndaki nebatata neza-
retleri, onlar›n tesbihat-› maneviyelerini melek lisan›yla
temsil etmek ve onlar›n hayatlar›yla Fât›r-› Zülcelâl’e kar-
fl› takdim etti¤i tahiyyat-› maneviyelerini melek lisan›yla
ilân etmek; hem onlara verilen cihazat› hüsnüistimal et-
mek ve baz› gayelere tevcih etmek ve bir nevi tanzim et-
mekten ibarettir.
SÖZLER | 567
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
hayvanat:
hayvanlar.
hüsnüistimal:
iyi, güzel ve yerin-
de kullanma.
ibadet:
Allah’a karfl› kulluk vazi-
fesini yapma.
ibaret:
oluflan, müteflekkil.
ilân:
aç›klama, herkese duyurma.
ilham:
kalbe ve zihne gelen ma-
na.
kudret:
güç, kuvvet.
lisan:
dil.
mahsus:
özel, has olan.
melâike-i müekkel:
belirli görev-
leri olan melekler.
melek:
Allah’›n nurdan yaratt›¤›,
emirlerine tam itaat eden mah-
lûk.
melek-i müekkel:
belirli bir vazi-
fesi olan melek.
mesabe:
derece, de¤er, yer.
mezraa:
tarla.
müekkel:
vekil tayin edilmifl.
müflabehet:
benzemek.
müflahede:
görme.
mütalâa:
inceleme, iyice düflün-
me.
nam:
ad, isim.
naz›r:
nezaret eden, gözeten.
nebatat:
bitkiler.
nev(i):
cins, tür; çeflit.
nezaret:
gözetme, bakma.
rahmet:
ac›ma, flefkat gösterme.
rezzak›yet:
her mahlûka müna-
sip r›zk›n› verici olma.
rububiyet:
Cenab-› Hakk›n her-
kesi ve her fleyi içine alan engin
terbiye ve idaresi.
rûy-i zemin:
yeryüzü.
s›rf:
sadece.
tahiyyat-› maneviye:
varl›klar›n
hayatlar›yla Yüce Yarat›c›ya sun-
duklar› manevî selâm ve dualar.
taife:
k›s›m, familya.
taife-i mahsusa:
özel bir taife.
takdim:
arz etme, sunma.
tanzim:
düzenleme, tertipleme.
tecelliyat:
tecelliler, Cenab-› Hak-
k›n farkl› isim ve s›fatlar› ile eflya-
daki icraatlar›.
temsil:
birinin, bir toplulu¤un ad›-
na hareket etme.
tesbih:
Allah’› bütün kusur ve
noksan s›fatlardan uzak tutma.
tesbihat-› maneviye:
manevî
tesbihler, manen Allah’› anmalar.
tevcih:
yönlendirme, çevirme.
umum:
bütün.
umumî:
herkese ait.
zemin:
yeryüzü.
arfl:
gö¤ün en yüksek kat›.
bilhassa:
özellikle.
Cenab-› Hak:
Hakk›n tâ ken-
disi olan, fleref ve azamet sa-
hibi yüce Allah.
cihazat:
cihazlar, maddî ma-
nevî aletler.
cilve:
görülme, belirme, yan-
s›ma.
ef’al-i ihtiyariye:
insan›n ira-
de ve tercihi neticesinde ken-
di iste¤iyle yapt›¤› ifller.
evamir-i ‹lâhiye:
Allah’›n
emirleri.
Fât›r-› Zülcelâl:
sonsuz bü-
yüklük sahibi ve benzeri ol-
mayan fleyleri yaratan Allah.
gaye:
maksat, amaç.
Hâl›k-› Zülcelâl:
“celâl, aza-
met ve kibriya sahibi yarat›c›”
anlam›nda Allah’›n bir s›fât›.
hamele:
tafl›yanlar, yükle-
nenler.
havl:
kuvvet.
1...,557,558,559,560,561,562,563,564,565,566 568,569,570,571,572,573,574,575,576,577,...1482
Powered by FlippingBook