Sözler - page 577

fiimdi, ey nefis! Birkaç sözde kat’î ispat etmifliz ki, as›l
mahiyetin kusur, naks, fakr, aczden yo¤rulmufltur ki, zul-
met karanl›¤›n derecesi nispetinde nurun parlakl›¤›n›
gösterdi¤i gibi, z›ddiyet itibar›yla sen onlarla Fât›r-› Zül-
celâl’in kemal, cemal, kudret ve rahmetine âyinedarl›k
ediyorsun.
Demek ey nefis! Nefsine muhabbet de¤il, belki adavet
etmelisin, veyahut ac›mal›s›n, veyahut mutmainne olduk-
tan sonra flefkat etmelisin. E¤er nefsini seversen—çünkü
senin nefsin lezzet ve menfaatin menfleidir; sen de, lez-
zet ve menfaatin zevkine meftunsun—o zerre hükmün-
de olan lezzet ve menfaat-i nefsiyeyi nihayetsiz lezzet ve
menfaatlere tercih etme. Y›ld›z böce¤i gibi olma. Çünkü
o, bütün ahbab›n› ve sevdi¤i eflyay› karanl›¤›n vahfletine
gark eder, nefsinde bir lem’ac›k ile iktifa eder. Zira, nef-
sî olan lezzet ve menfaatinle beraber bütün alâkadar ol-
du¤un ve bütün menfaatleriyle intifa etti¤in ve saadetle-
riyle mes’ut oldu¤un mevcudat ve bütün kâinat›n menfa-
atleri, nimetleri iltifat›na tâbi bir Mahbub-u Ezelî’yi sev-
mekli¤in lâz›md›r; tâ hem kendinin, hem bütün onlar›n
saadetleriyle mütelezziz olas›n. Hem, Kemal-i Mutlak’›n
muhabbetinden ald›¤›n nihayetsiz bir lezzeti alas›n.
Zaten sana, sende senin nefsine olan fledit muhabbe-
tin, Onun zat›na karfl› muhabbet-i zatiyedir ki, sen suiis-
timal edip kendi zat›na sarf ediyorsun. Öyle ise, nefsin-
deki
ene
’yi y›rt,
hüve
’yi göster. Ve kâinata da¤›n›k bütün
muhabbetlerin, Onun esma ve s›fât›na karfl› verilmifl bir
SÖZLER | 577
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
Kemal-i Mutlak:
her yönüyle
tam mükemmel olan Allah.
kudret:
Allah’›n bütün varl›¤› çev-
releyen ezelî kuvveti.
lem’ac›k:
küçük par›lt›.
lezzet:
zevk, haz.
Mahbub-u Ezelî:
varl›¤›n›n bafl-
lang›c› olmayan ve bütün yarat›k-
lar taraf›ndan sevilen Allah.
mahiyet:
neden ibaret oldu¤u,
nitelik.
meftun:
tutkun.
menfaat:
fayda.
menfaat-i nefsiye:
nefse ait
menfaat.
menfle:
kaynak.
mes’ut:
bahtiyar.
mevcudat:
var olan her fley.
muhabbet:
sevme.
muhabbet-i zatiye:
Allah’›n zat›-
na karfl› duyulan muhabbet, sev-
gi.
mutmainne:
emin, tatmin olmufl.
mütelezziz:
lezzet alan.
naks:
noksanl›k, eksiklik.
nefis:
can, sürekli kötülüklere
sevk eden flehvet ve gadap duy-
gular›n›n kayna¤›.
nihayetsiz:
sonsuz.
nimet:
ihsan, ba¤›fl.
nispet:
ölçü.
nur:
parlakl›k, ›fl›k.
rahmet:
Allah’›n kullar›n› esirge-
mesi.
saadet:
mutluluk.
sarf:
harcama.
suiistimal:
kötüye kullanma.
s›fât:
nitelikler, vas›flar.
fledit:
fliddetli.
flefkat:
ac›yarak ve esirgeyerek
sevme.
tâbi:
uyan, ba¤l›.
tercih:
seçme.
vahflet:
korku, güvensizlik.
zat:
flah›s, kendi flahs›, nefsi.
z›ddiyet:
karfl›tl›k.
acz:
zay›fl›k, âcizlik.
adavet:
düflmanl›k.
ahbap:
dostlar.
alâkadar:
ilgili, münasebetli.
âyinedar:
yans›t›c›, aynal›k.
cemal:
Cenab-› Hakk›n lütuf
ve ihsan› ile tecellisi.
derece:
miktar.
ene:
benlik.
esma:
isimler.
fakr:
fakirlik.
Fât›r-› Zülcelâl:
sonsuz bü-
yüklük sahibi ve benzeri ol-
mayan fleyleri yaratan Allah.
gark:
batma, bo¤ulma.
hüve:
o; Allah‘a izafeten za-
mir.
iktifa:
yetinme.
iltifat:
gönlü hofl etme.
intifa etmek:
faydalanmak.
kâinat:
bütün âlemler.
kat’î:
kesin.
kemal:
olgunluk, mükem-
mellik.
1...,567,568,569,570,571,572,573,574,575,576 578,579,580,581,582,583,584,585,586,587,...1482
Powered by FlippingBook