Nebatat›n tohumlar› ve çekirdekleri, onlar›n niyetleri-
dir. Hem meselâ, kavun, kalbinde nüveler suretinde bin
niyet eder ki, “Yâ Hâl›k’›m! Senin Esma-i Hüsnan›n na-
k›fllar›n› yerin birçok yerlerinde ilân etmek isterim.” Ce-
nab-› Hak, gelecek fleylerin nas›l geleceklerini bildi¤i
için, onlar›n niyetlerini bilfiil ibadet gibi kabul eder.
“
Mü’minin niyeti, amelinden hay›rl›d›r
”
1
flu s›rra iflaret
eder. Hem,
n
?p
°T r
ôn
Y n
án
fp
Rn
h n
?p
°ùr
Øn
f n
ABÉ°n
Vp
Qn
h n
?p
? r
?n
N n
On
ón
Y n
?p
ór
ªn
ëp
Hn
h n
?n
fÉn
ër
Ñ°o
S
p
äÉn
ë«/
Ñ°r
ùn
J p
™«/
ªn
ép
H n
?o
ëu
Ñ°n
ùo
fn
h n
?p
JÉn
ªp
?n
c n
OGn
óp
en
h
2
n
? p
à` n
µ
p
Ä '
= ? n
e n
h n
? p
FBÉ n
« p
d r
hn
G n
h n
? p
FBÉ n
«p
Ñr
fn
G
gibi hadsiz adetle tesbih etmenin hikmeti, flu s›rdan an-
lafl›l›r.
Hem, nas›l bir zabit bütün neferat›n›n yekûn hizmetle-
rini kendi nam›na padiflaha takdim eder; öyle de, mah-
lûkata zabitlik eden ve hayvanat ve nebatata kumandan-
l›k yapan ve mevcudat-› arziyeye halifelik etmeye kabil
olan ve kendi hususî âleminde kendini herkese vekil te-
lâkki eden insan,
3
o
Ú/
© n
à° r
ù n
f n
?É s
j p
G n
h o
ó o
Ñ r
© n
f n
?É s
j p
G
der; bütün hal-
k›n ibadetlerini ve istianelerini, kendi nam›na Ma’bud-u
Zülcelâl’e takdim eder.
Hem
n
?p
JÉn
bƒo
?r
în
e p
™«/
ªn
L p
äÉn
ë«/
Ñ°r
ùn
J p
™«/
ªn
ép
H n
?n
fÉn
ër
Ñ°o
S
4
n
?p
JÉn
Yƒo
æ°r
ün
e p
™«/
ªn
L p
án
æp
°ù r
dn
Ép
Hn
h
der; bütün mevcudat› kendi
hesab›na söylettirir.
SÖZLER | 581
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
adet:
miktar, say›.
âlem:
dünya.
amel:
fiil, ifl.
arfl:
Allah’›n kudret ve saltanat›-
n›n tecelli yeri.
bilfiil:
yap›lm›fl.
Cenab-› Hak:
Allah.
Esma-i Hüsna:
Allah’›n güzel
isimleri.
evliya:
velîler, Allah dostlar›.
hadsiz:
s›n›rs›z.
halifelik:
vekillik.
halk›n ibadetleri:
insanlar›n kul-
luk görevleri.
Hâl›k:
yarat›c›; Allah.
hamd:
Allah’a karfl› olan flükran
ve memnuniyetini onu överek
bildirme.
hayvanat:
hayvanlar.
hikmet:
gizli sebep.
hususî:
bir kifliye has olan, özel.
ibadet:
Allah’›n emrettiklerini ye-
rine getirme.
ilân:
herkese duyurmak.
istiane:
yard›m dileme.
kabil:
mümkün, uygun olma.
kumandan:
komutan.
lây›k:
yak›fl›r, uygun.
Ma’bud-u Zülcelâl:
kendisine
ibadet edilen celâl sahibi olan Al-
lah.
mahlûkat:
Allah taraf›ndan yara-
t›lanlar.
masnuat:
sanatla yap›lm›fl fleyler.
melek:
Allah’›n nurdan yaratt›¤›,
her zaman görülemeyen varl›k-
lar.
mevcudat:
var olan her fley.
mevcudat-› arziye:
dünyadaki
varl›klar.
Mü’min:
iman eden, inanan.
nak›fl:
iflleme.
nam:
ad, isim.
nebatat:
bitkiler.
neferat:
neferler, askerler.
niyet:
kalbin bir fleye karar ver-
mesi.
nüve:
çekirdek.
padiflah:
hükümdar.
peygamber:
Allah’›n elçisi, nebî.
suret:
biçim, görünüfl.
s›r:
gizli hakikat.
takdim:
sunma.
telâkki:
anlay›fl, anlama.
tesbih:
Allah’›n flan›n› yüceltme,
noksan s›fatlardan uzak tutma.
tesbihat:
tesbihler, Allah’› flan›na
uygun anmalar.
vekil:
sözcü.
yekûn:
toplam.
zabit:
komutan, idare eden.
zat:
kendi.
1.
Camiü’s-Sa¤ir
, 6:291, 292;
Ramuzü’l-Ehadis
, s. 453;
Kenzü’l-Ummal
, 3:419, hadis no: 7236.
2.
“Mahlûkat›n›n say›s›nca, Zat›na lây›k flekilde, arfl›n›n a¤›rl›¤›nca, kelimelerinin mürekkebi
miktar›nca hamd ederek Seni her türlü kusur ve noksandan tenzih ederiz.” (
Müslim
, Zikir: 79;
Müsned
, 1:258.) Bütün peygamberlerinin, evliyalar›n›n ve meleklerinin tesbihat›yla Seni tes-
bih ederiz
3.
Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yard›m isteriz. (Fatiha Suresi: 5.)
4.
Bütün mahlûkat›n›n bütün tesbihat›yla ve bütün masnuat›n›n dilleriyle Seni tesbih ederiz.