Sözler - page 572

ve ismiyle ve hesab›yla ve havl ve kuvvetiyledir. Fakat ne-
batat›n gidiflatlar›ndan hissolunuyor ki, onlar›n vezaif-i
telkih ve tevlitte ve meyvelerin terbiyesinde bir çeflit te-
lezzüzatlar› var.
Fakat, hiç teellümata mazhar de¤iller. Hayvan, muh-
tar oldu¤u için, lezzet ile beraber elemi de var. Cemadat
ve nebatat›n amellerinde ihtiyar gelmedi¤i için eserleri
de ihtiyar sahibi olan hayvanlar›n amellerinden daha
mükemmel oluyor. ‹htiyar sahibi olanlar›n içinde, ar› em-
sali gibi vahiy ve ilham ile tenevvür edenlerin amelleri,
cüz-i ihtiyarîsine itimat edenlerin amellerinden daha mü-
kemmeldir.
Yeryüzünün tarlas›nda nebatat›n her bir taifesi, lisan-›
hâl ve istidat diliyle Fât›r-› Hakîm’den sual ediyorlar, dua
ediyorlar ki, “Yâ Rabbena! Bize kuvvet ver ki, yeryüzü-
nün her bir taraf›nda taifemizin bayra¤›n› dikmekle, sal-
tanat-› rububiyetini lisan›m›zla ilân edelim; ve rûy-i arz
mescidinin her bir köflesinde Sana ibadet etmek için bi-
ze tevfik ver ve meflhergâh-› arz›n her bir taraf›nda Se-
nin Esma-i Hüsnan›n nak›fllar›n›, Senin bedî ve antika
sanatlar›n› kendi lisan›m›zla teflhir etmek için bize bir re-
vaç ve seyahate iktidar ver” derler.
Fât›r-› Hakîm onlar›n manevî dualar›n› kabul edip—ki,
bir taifenin tohumlar›na k›ldan kanatç›klar verir—her ta-
rafa uçup gidiyorlar, taifeleri nam›na esma-i ‹lâhiyeyi
okutturuyorlar—ekser dikenli nebatat ve bir k›s›m sar› çi-
çeklerin tohumlar› gibi. Ve bir k›sm›na da, insana lâz›m
amel:
ifl, fiil.
antika:
k›ymetli, de¤erli eser.
bedî:
eflsiz güzel.
cemadat:
cans›zlar.
cüz-i ihtiyarî:
diledi¤i gibi hare-
ket edebilme gücü.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ekser:
daha çok, ço¤unlukla.
elem:
ac›, a¤r›, ›zt›rap.
emsal:
örnekler.
Esma-i Hüsna:
Allah’›n güzel
isimleri.
esma-i ‹lâhiye:
Allah’›n isimleri.
Fât›r-› Hakîm:
her fleyi bir mak-
sada uygun ve hikmetle benzer-
siz bir flekilde yaratan Allah.
gidiflat:
gidifller, hâl.
havl:
güç, kuvvet.
ibadet:
Allah’a karfl› kulluk vazi-
fesini yapma.
ihtiyar:
irade, kendi iste¤iyle seç-
me ve hareket etme.
iktidar:
güç yetirme, kuvvet sahi-
bi olma.
ilân:
aç›klamak, herkese duyur-
mak.
ilham:
kalbe gelme, gönüle do-
¤an fley.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
itimat:
güvenme.
lisan:
dil.
lisan-› hâl:
bir fleyin duruflu ve
görünüflü ile bir mana ifade et-
mesi.
manevî:
maddî olmayan, mana-
ya ait.
mazhar:
zuhur yeri, ortaya ç›k›p
görünme yeri.
mescit:
ibadet edilecek yer.
meflhergâh-› arz:
yeryüzü sergi-
si.
muhtar:
hareketinde serbest
olan.
mükemmel:
kâmil, noksans›z.
nam:
ad, isim.
nebatat:
bitkiler.
revaç:
de¤er, geçerlik, mak-
buliyet.
rûy-i arz:
yeryüzü.
saltanat-› rububiyet:
Allah’›n
kâinat› terbiye ve idare edici-
lik s›fât›n›n saltanat›.
sual:
soru.
taife:
s›n›f, familya.
taraf:
yer, yöre.
teellümat:
s›k›nt›lar, elemler.
telezzüzat:
lezzetlenme.
tenevvür:
nurlanma.
terbiye:
yetifltirme, büyütme.
teflhir:
sergileme, gösterme.
tevfik:
Allah’›n yard›m›.
tevlit:
üretme, do¤urma.
vahiy:
bir fikrin, hakikatin ve-
ya emrin Allah taraf›ndan
peygambere bildirilmesi.
vezaif-i telkih:
afl›lama göre-
vi.
Yâ Rabbena:
Ey Rabbimiz.
572 | SÖZLER
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
1...,562,563,564,565,566,567,568,569,570,571 573,574,575,576,577,578,579,580,581,582,...1482
Powered by FlippingBook