Sözler - page 565

amellerine ne çeflit küllî gayeler, âlî maslahatlar terettüp
ediyor. Hatta baz›lar› tevehhüm ediyorlar ki, onlar›n
amelleri yaln›z kendilerine ait o ücret ve maafl›ndan bafl-
ka gayesi yoktur.
•
Üçüncü k›s›m
: O malikülmülkün bir k›s›m hayvanat›
var; onlar› o flehrin, o saray›n binas›nda baz› ifllerde is-
tihdam ediyor. Onlara yaln›z bir yem veriyor. Onlar›n da
istidatlar›na muvaf›k ifllerde çal›flmalar›, onlara bir telez-
züz veriyor. Çünkü, bilkuvve bir kabiliyet ve bir istidat, fi-
il ve amel suretine girse, inbisat ile teneffüs eder, bir lez-
zet verir; ve bütün faaliyetlerdeki lezzet bu s›rdand›r. fiu
k›s›m hizmetkârlar›n ücret ve maafllar› yaln›z yem ve flu
lezzet-i maneviyedir. Onunla iktifa ederler.
•
Dördüncü k›s›m
: Öyle amelelerdir ki, biliyorlar ne ifl-
liyorlar ve ne için iflliyorlar ve kimin için iflliyorlar ve sa-
ir ameleler ne için iflliyorlar ve o malikülmülkün maksa-
d› nedir, ne için ifllettiriyor. ‹flte bu nevi amelelerin sair
amelelere bir riyaset ve nezaretleri var. Onlar›n derecat
ve rütbelerine göre derece derece maafllar› var.
Aynen bunun gibi, semavat ve arz›n Malik-i Zülcelâl’i
ve dünya ve ahiretin Bani-i Zülcemal’i olan Rabbülâle-
mîn, de¤il ihtiyaç için (Çünkü her fleyin hâl›k› Odur), bel-
ki izzet ve azamet ve rububiyetin fluunat› gibi baz› hik-
metler için, flu kâinat saray›nda, flu daire-i esbap içinde,
hem melâikeyi, hem hayvanat›, hem cemadat ve neba-
tat›, hem insanlar› istihdam ediyor, onlara ibadet ettiri-
yor.
SÖZLER | 565
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
hikmet:
kâinattaki ve yarat›l›flta-
ki ‹lâhî gaye.
hizmetkâr:
hizmetçi.
ibadet:
Allah’a karfl› kulluk vazi-
fesini yapma.
ihtiyaç:
gereklilik, muhtaç olufl.
iktifa:
kanaat, yeterli bulma.
inbisat:
geniflleme, ferahlama.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
istihdam:
hizmet ettirme, çal›flt›r-
ma.
izzet:
fleref, yücelik.
kabiliyet:
anlama, anlay›fl.
kâinat:
yarat›lm›fl bütün âlemler.
küllî:
umumî, genel.
k›s›m:
çeflit, nevi’.
lezzet-i maneviye:
manevî lez-
zet.
maksat:
niyet, meram.
Malik-i Zülcelâl:
sonsuz büyük-
lük ve her fleyin sahibi olan Allah.
malikülmülk:
mülkün, yerin sa-
hibi.
melâike:
melekler.
muvaf›k:
uygun.
nebatat:
bitkiler.
nevi:
çeflit.
nezaret:
gözeticilik, bakanl›k.
Rabbülâlemîn:
âlemlerin Rabbi.
riyaset:
reislik, baflkanl›k.
rububiyet:
Cenab-› Hakk›n her-
kesi ve her fleyi içine alan engin
terbiye ve idaresi.
rütbe:
mertebe.
sair:
di¤er, baflka.
saray:
hükümdarlar›n oturdu¤u
konak, büyük yap›.
semavat:
semalar, gökler.
suret:
biçim, tarz.
s›r:
sebep, neden.
fluunat:
hâl, keyfiyet, kabiliyetler.
telezzüz:
lezzetlenme, hofllanma.
teneffüs:
nefes alma, soluklan-
ma.
terettüp:
s›ralanma, dizilme.
tevehhüm:
kuruntu, varsay›m,
zannetme.
ahiret:
k›yametten sonra ku-
rulacak olan âlem.
âlî maslahat:
yüksek fayda-
lar.
amel:
ifl, eylem, emek.
amele:
iflçi.
arz:
yer, dünya.
azamet:
büyüklük, yücelik.
Bani-i Zülcemal:
güzellik sa-
hibi olan Cenab-› Hakk›n lütuf
ve ihsan› ile varl›klar› yarat-
mas›.
bilkuvve:
kabiliyet ve potan-
siyel hâlinde, fiile geçmemifl.
cemadat:
cans›zlar.
daire-i esbap:
sebepler daire-
si.
derecat:
dereceler.
derece:
kademe.
fiil:
davran›fl, hareket.
gaye:
maksat.
Hâl›k:
her fleyi yoktan yara-
tan.
hayvanat:
hayvanlar.
1...,555,556,557,558,559,560,561,562,563,564 566,567,568,569,570,571,572,573,574,575,...1482
Powered by FlippingBook