Sözler - page 564

fiu büyük ve genifl ayetin hazinesinden yaln›z bir tek
cevherini gösterece¤iz. fiöyle ki:
Kur’ân-› Hakîm tasrih ediyor ki, arfltan ferfle, y›ld›zlar-
dan sineklere, meleklerden semeklere, seyyarattan zer-
relere kadar her fley Cenab-› Hakka secde ve ibadet ve
hamd ve tesbih eder. Fakat ibadetleri, mazhar olduklar›
esmalara ve kabiliyetlerine göre ayr› ayr›d›r, çeflit çeflittir.
Biz onlar›n ibadetlerinin tenevvüünün bir nev’ini bir tem-
sil ile beyan ederiz.
Meselâ,
1
'
¤r
Yn
’r
G o
?n
ãn
Ÿr
G !n
h
, azîm bir malikülmülk, büyük
bir flehri veya muhteflem bir saray› bina etti¤i vakit, o zat
dört nevi ameleyi onun binas›nda istihdam ve istimal
eder:
Birinci nevi
, onun memlûk ve köleleridir. Bu nev’in,
ne maafl› var ve ne de ücreti var. Belki onlar seyyidleri-
nin emriyle iflledikleri her amelde, onlar›n gayet lâtif bir
zevk ve hofl bir flevkleri vard›r. Seyyidlerinin methinden
ve vasf›ndan ne deseler onlar›n zevkini ve flevkini ziyade
eder. Onlar o mukaddes seyyidlerine intisaplar›n› büyük
bir fleref bilerek onunla iktifa ediyorlar. Hem o seyyidin
nam›yla, hesab›yla, nazar›yla ifllere bakmalar›ndan da
manevî lezzet buluyorlar. Ücret ve rütbeye ve maafla
muhtaç olmuyorlar.
‹kinci k›s›m
ki, baz› âmî hizmetkârlard›r. Bilmiyorlar
niçin iflliyorlar. Belki o malik-i zîflan onlar› istimal ediyor,
kendi fikriyle ve ilmiyle onlar› çal›flt›r›yor. Onlara lây›k bir
cüz’î ücret dahi veriyor. O hizmetkârlar bilmiyorlar ki,
amel:
fiil, ifl.
amele:
iflçi.
âmî:
avamca, cahil.
arfl:
gö¤ün en yüksek kat›.
azîm:
büyük, yüce.
beyan:
anlatma.
Cenab-› Hak:
Hakk›n tâ kendisi
olan, fleref ve azamet sahibi yüce
Allah.
cevher:
öz.
cüz’î:
az.
esma:
isimler.
ferfl:
yeryüzü.
fikir:
düflünce.
gayet:
son derece.
hamd:
Allah’a karfl› olan flükran
ve memnuniyetini onu överek
bildirme.
hazine:
k›ymetli fleylerin saklan-
d›¤› sa¤lam yer.
hizmetkâr:
hizmetçi.
ibadet:
Allah’a karfl› kulluk vazi-
fesini yapma.
iktifa:
kanaat, yetinme.
ilim:
bilgi.
intisap:
mensup olma, ba¤lanma.
istihdam:
bir iflte çal›flt›rma.
istimal:
kullanma, çal›flt›rma.
kabiliyet:
istidat, yetenek.
köle:
hür olmayan, birinin emri
alt›nda olan.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
k›s›m:
çeflit, nevi’.
lâtif:
yumuflak, hofl.
lây›k:
uygun, münasip.
maafl:
çal›flanlara verilen para.
Malik-i Zîflan:
flan sahibi ve her
fleyin sahibi olan Allah.
malikülmülk:
mülkün, yerin sa-
hibi.
mazhar:
zuhur yeri, görünme,
nail olma.
melek:
Allah’›n nurdan yaratt›¤›
her zaman görülemeyen, Allah’›n
emirlerine tam itaat eden mah-
lûk.
memlûk:
köle.
methetme:
övme.
muhtaç:
ihtiyaç içinde bulunan.
muhteflem:
ihtiflaml›, görkemli.
mukaddes:
kutsal k›l›nm›fl, kut-
sallaflt›r›lm›fl.
nam:
ad, isim.
nazar:
görüfl.
nev(i):
cins, çeflit, tür.
rütbe:
mertebe, paye.
saray:
büyük yap›, konak.
secde:
Allah’a bafl e¤me.
semek:
bal›k.
seyyarat:
gezegenler.
seyyid:
efendi, reis.
s›fat:
nitelik, vas›f.
fleref:
manevî büyüklük, yü-
celik.
flevk:
fliddetli arzu, afl›r› istek.
tasrih:
aç›kça anlatma.
temsil:
misal getirme.
tenevvü:
çeflitlenme.
tesbih:
Allah’› bütün kusur ve
noksan s›fatlardan uzak tut-
ma.
ücret:
emek karfl›l›¤› al›nan
para.
vas›f:
özellik.
zat:
kifli, flah›s.
zerre:
en küçük parça.
ziyade:
fazla.
1.
En yüce s›fatlar Allah’›nd›r. (Nahl Suresi: 60.)
564 | SÖZLER
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
1...,554,555,556,557,558,559,560,561,562,563 565,566,567,568,569,570,571,572,573,574,...1482
Powered by FlippingBook