mazhar›, nokta-i mihrakiyesi, nihayetsiz faaliyet-i Rabba-
niyenin mahfleri, ma’kesi, hadsiz hallâk›yet-i ‹lâhiyenin
hususan nebatat ve hayvanat›n kesretli enva-› sa¤iresin-
den cevâdâne icad›n medar›, çarfl›s› ve pek genifl ahiret
âlemlerindeki masnuat›n küçük mikyasta numunegâh› ve
mensucat-› ebediyenin sür’atle iflleyen tezgâh› ve mena-
z›r-› sermediyenin çabuk de¤iflen taklitgâh› ve besatin-i
daimenin tohumcuklar›na sür’atle sümbüllenen dar ve
muvakkat mezraas› ve terbiyegâh› olmufltur. ‹flte, arz›n
bu azamet-i maneviyesinden ve ehemmiyet-i sanaviyesin-
dendir ki, Kur’ân-› Hakîm, semavata nispeten büyük bir
a¤ac›n küçük bir meyvesi hükmünde olan arz›, bütün se-
mavata karfl›, küçücük kalbi büyük kal›ba mukabil tutmak
gibi, denk tutuyor. Onu bir kefede, bütün semavat› bir ke-
fede koyuyor, mükerreren,
1
¢p
Vr
Qn
’r
Gn
h p
äGn
ƒ '
ª°s
ùdG t
Ün
Q
diyor.
‹flte sair mesaili buna k›yas et ve anla ki, felsefenin
ruhsuz, sönük hakikatleri Kur’ân’›n parlak, ruhlu haki-
katleriyle müsademe edemez. Nokta-i nazar ayr› ayr› ol-
du¤u için ayr› ayr› görünür.
Dördüncü Dal
¢ o
ù r
ªs
°ûdGn
h ¢p
V r
Qn
’r
G?p
a r
øn
en
h p
äG n
ƒ '
ª° s
ùdG?p
a r
øn
e o
¬ n
d o
óo
ér
°ùn
j %G s
¿n
G n
ôn
J r
n
/n
G
¢ p
SÉ s
ædG n
øp
e l
Ò/
ã`n
c n
h t
ÜBG n
hs
ódGn
h o
ôn
és
°ûdGn
h o
?Én
Ñ p
ér
dGn
h o
?ƒ o
é t
ædGn
h o
ô n
ªn
? r
dGn
h
m
?p
ôr
µ o
e r
øp
e o
¬ n
d Én
ªn
a *G p
øp
¡ o
j r
øn
en
h o
ÜGn
ò n
© r
dG p
¬ r
« n
?n
Y s
?n
M l
Ò/
ã` n
c
n
h
2
o
ABÉ n
°ûn
j Én
e o
?n
©r
Øn
j %G s
¿
p
G
SÖZLER | 563
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
cevâdâne:
cömertçe.
ehemmiyet-i sanavî:
sanatça
önemli olufl.
enva-› sa¤ire:
küçük çeflitler.
faaliyet-i Rabbaniye:
her fleyi
terbiye eden Allah’›n faaliyeti.
felsefe:
sadece akla dayanan, bi-
limselli¤i tek ölçü kabul eden
dünya görüflünün genel ad›.
hadsiz:
s›n›rs›z.
hakikat:
gerçek.
hallâk›yet-i ‹lâhiye:
Allah’›n ken-
di zat›na yaraflan yarat›c›l›¤›.
hayvanat:
hayvanlar.
hor:
de¤ersiz, baya¤›.
hususan:
bilhassa, özellikle.
icat:
yaratma.
kal›p:
örnek, numune, model.
kefe:
terazi gözü.
kesret:
çokluk.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
k›yas:
karfl›laflt›rma, oranlama.
mahfler:
toplan›lacak yer.
ma’kes:
aksetme, yans›ma.
masnuat:
sanatla yap›lm›fl fleyler.
mazhar:
zuhur etti¤i, göründü¤ü
yer.
medar:
dayanak noktas›, sebep.
menaz›r-› sermediye:
ebedî
manzaralar.
mensucat-› ebediye:
ebedî do-
kumalar.
mesail:
meseleler.
mezraa:
tarla, ekilecek yer.
mikyas:
derece, ölçü.
mukabil:
karfl›l›k.
muvakkat:
geçici.
mükerreren:
mükerrer olarak,
tekrar olarak.
müsademe:
çarp›flma, vuruflma.
nebatat:
bitkiler.
nihayetsiz:
sonsuz.
nispet:
k›yas, oran.
nokta-i mihrakiye:
odak noktas›.
nokta-i nazar:
bak›fl aç›s›.
numunegâh:
örneklerin bulun-
du¤u yer.
saadet:
mutluluk.
sair:
di¤er, baflka.
secde:
Allah’a karfl›, zay›f ve
muhtaç oluflunu anlay›p bafl e¤-
me.
semavat:
semalar, gökler.
sür’at:
çabukluk.
taklitgâh:
taklit yap›lan yer.
terbiyegâh:
terbiye yeri.
tezgâh:
dokuma aleti.
ahiret:
k›yametten sonra ku-
rulacak olan âlem.
arz:
yer, dünya.
azamet-i maneviye:
manevî
büyüklük.
azap:
günahlara karfl› ahiret-
te çekilecek ceza.
besatin-i daime:
daimî bah-
çeler.
1.
Göklerin ve yerin Rabbi. (Kehf Suresi: 14; Sad Suresi: 66; Zuhruf Suresi: 82; Nebe Suresi: 37.)
2.
Görmez misin ki, göklerde olanlar ve yerde olanlar, günefl, ay ve y›ld›zlar, da¤lar, a¤açlar
ve hayvanlar ve insanlar›n birço¤u Allah’a secde eder. Birço¤u da vard›r ki, onlar üzerine azap
hak olmufltur. Allah kimi hor k›larsa, onu saadete kavuflturacak hiçbir kimse yoktur. fiüphe-
siz ki Allah diledi¤ini yapar.
[Hac Suresi: 18.
(Bu ayet secde ayetidir.)
]